Behukotay peraşasının açılışında Tanrı’nın Bene Yisrael’e Tora’ya uymaları halinde vermeyi vaat ettiği büyük ödüller anlatılmaktadır. Bu ödüller alfabenin ilk harfi olan ‘alef’ harfi ile başlar. Son harfi olan ‘tav’ harfi ile sona erer. Bunun anlamı bilgelerimize göre Tora’ya uymamız halinde bütün bereketler bizler için hazır edilmiş durumda olacaktır. Bu ödüllerden biri askeri bir zaferden söz eder. Pasuk şöyle demektedir: "Beş kişi, yüz kişinin peşine düşecek, yüz kişi de on bin kişinin peşine düşecektir." Raşi bu noktada pasukta yer alan matematiksel ilişkinin biraz garip seyrettiğini öğretir. Eğer beş kişi yüz kişiyi izleyebiliyorsa buradaki oran yirmide birdir. Buna göre yüz kişinin izleyeceği düşman kişi sayısının iki bin olması gerekirken verilen sayın on bin gibi abartılı bir değerdir. Çünkü buradaki oran yüzde bire kadar yükselmiştir.
Pasuk her ne kadar askeri bir durumdan söz etse de Raşi durumun daha farklı açıklanması gerektiği sinyalini verir. Raşi’ye göre bir kişinin Tora’yı uygulaması ile birkaç kişinin Tora’yı uygulaması aynı etkiyi yaratmaz. Çok sayıda insan Tora uygulamak için bir araya geldiğinde potansiyelleri orantılı olarak değil katlanarak artacaktır. Sözgelimi bir arada Tora öğrenen on kişi tek başına öğrenenin on katını değil kat kat fazlasını başaracaktır.
Hafets Haim adı ile bilinen Rabi Yisrael Meir Kagan, Biur Alaha adlı çalışmasında bu kavramı Tora çalışmasıyla ilgili olarak detaylandırır. Şulhan Aruh, Orah Hayim bölümünde, kişinin Tora çalışması için zaman belirleme zorunluluğu olduğunu yazar. Kişi tek başına zaman belirleyerek Tora öğrendiğinde bu mitsvayı yerine getirmiş olur. Ancak daha da güzel olan bir grup içinde öğrenilerek kişinin kendisini mümkün olduğu kadar geliştirmesini temin etmektir. Böylelikle bir arada olan birçok kişi Tora öğrenmek suretiyle Tanrı’yı onurlandırabilmektedir. Bilge kişinin Tora'yı bir grup içinde ve diğer insanlarla birlikte öğrenmenin, tek başına öğrenerek elde ettiğinden daha büyük bir ödül kazandığını öğreten açıklayıcılardan sayısız ifadeye atıfta bulunur. Bu öğretilerden birine göre bir kişi Tora'yı öğrendiğinde, Şehina mevcut olmasına rağmen, bir grup öğrenmek için bir araya geldiğinde, Şehina onları selamlamak için önce gelir.
Rabiler burada Tora öğrenmenin çok önemli bir yolunu bizlerle paylaşırlar. Kişi eğer iyi bir Tora bilgisine sahip olmak istiyorsa bunu tek başına değil bir grupla birlikte öğrenerek gerçekleştirebilir. Kişi tek başına öğrendiğinde konuyu paylaşacak, tartışacak kimse olmadığından yanlış öğrenme ihtimali de vardır. Gruplarda ise yanlış anlamalara meydan vermemek için konu tekrar tekrar öğrenilir ve tartışılır. Bu tartışmalar hem daha fazla bilginin açığa çıkmasına hem de yanlış anlama ihtimallerinin bertaraf edilmesine neden olur. Bu yüzden yeşiva dediğimiz Tora öğrenilen yerlerde ‘hevruta’ dediğimiz bir sistem yaygındır. Bu sisteme göre Tora iki kişinin birlikteliği ile öğrenilir. Derslere katılım sağlandıktan sonra dersin tekrarı ve içselleştirilmesi yine ‘hevruta’ şeklinde birlikte yapılır.
Günümüzde teknolojinin nimetleri, her insanın nerede olursa olsun her zaman öğrenmesini mümkün kılmıştır. Bu gerçekten değerli bir kaynaktır. Herkes seyahat ederken, işte molada veya evde vakit varken Tora derslerini dinleme fırsatından tam olarak yararlanabilir, yararlanmalıdır. Bununla birlikte, bu öğrenme ne kadar değerli olsa da Tora'yı birlikte öğrenmek için bir araya gelen bir grubun gücüyle hiçbir şey kıyaslanamaz. Sözgelimi 50 kişinin birlikte öğrenmesinin etkisi, tek başına öğrenen bir kişinin 50 katından çok daha fazladır; katlanarak daha güçlüdür. Sadece teknolojinin bireysel çalışma için sunduğu sayısız fırsatlardan değil, aynı zamanda Tora'yı öğrenmek ve Tanrı’yı yüceltmek için başkalarıyla bir araya gelmek için topluluğumuzda sahip olduğumuz sayısız fırsatlardan da yararlanalım.