Marvel’ı satın alan Disney, çocukluğumuzun ne kadar çizgi roman kahramanı varsa bunların hemen hepsini beyaz perdeye yansıtmak için var gücüyle çalışıyor. Film sektöründeki teknolojinin de gelişmesi ile birlikte artık yapılamayacak hiçbir özel efekt yok. Artık filmleri izleyen bizler, bu sefer filmler arası kıyaslama yapmaya, “Orada kullanılan teknik bundan daha iyi” demeye başlar olduk. Amatör düzeyde her süper kahramanın ‘fan’ları bile internet ortamından indirdikleri özel efekt uygulamaları ile kendi filmlerini çekip, sosyal paylaşım ortamına yüklemeye başladılar.
Bu kahramanlar arasında bana göre Moonknight ayrı bir yere sahip. Geçtiğimiz aylarda ekranlarımıza gelen ve benim de abonesi olduğum dijital platformdan izlediğim süper kahraman, tam bir Ortadoğulu. Moonknight, aslında Doug Moench ve Don Perlin adında iki Yahudi kökenli çizer tarafından 1975 yılında, ‘Kurt Adam’ adında başka bir çizgi roman içerisinde ‘iyi karakter’ olarak çizilmeye başlanmış. Kahramanımızda kişilik bozukluğu var. Marc Spector adında eski bir CIA görevlisi ve bir hahamın oğlu, Steven Grant ve Jake Lockley aslında aynı kişiler. Kurgu içerisinde bir de Mısır mitolojisinde ismi bilinen Khonshu adında bir tanrı var. Bu tanrı, ezilenlerin intikamını alıyor.
Öncelikle çizerlerin; mesela Perlin’in geçmişine biraz bakmamız lazım ki, ürettikleri kurguyu daha iyi anlayalım. Sonra, çekilen dizi üzerine birkaç şey söyleriz... Don Perlin, Yahudi kökenli bir aileden geliyor. Ebeveynleri ev içerisinde Yidiş dilini kullanıyor; II. Dünya Savaşı’nda da bazı akrabalarını kaybetmişler. Belirli bir yaşa kadar Perlin, klasik Yahudi eğitimi alıyor. Ancak daha sonra seküler bir bakış açısını tercih etse de Yahudilerin büyük ıstırap çekmeleri ve mücadele etmeleri aklının bir köşesinde kalıyor. 1929 doğumlu çizer halen hayatta ve New York’ta yaşıyor. Doug Moench’in Yahudi kökenli olup olmadığı konusunda kesin bir bilgi yok. Çizer halen hayatta ve yine bir ünlü çizgi film karakteri Batman’ın yaratıcısı olarak biliniyor.
Diziye gelirsek: Khonsu adında Murray Abraham’ın karizmatik sesiyle hayat verdiği bir Mısır tanrısı var. Bu tanrı, fiziki dünyada ‘intikam’ almak için veya işlerini halletmek için bir ‘avatar’ veya ‘suret’ arayışı içerisindedir. Bu noktada Mısır çöllerinde hayatını kaybederken, eski bir CIA çalışanı Marc Spector (dizide bu nokta çok işlenmemiş) Khonshu’ya bağlılık yemini ediyor ve böylece hikâye başlıyor. Spector’un bedeninde ise aynı zamanda Antik Mısır’ı çok iyi bilen, Spector’un aksine daha iyi huylu ve İngiliz aksanı ile İngilizce konuşan daha naif Steven Grant kişiliği de var. İlerleyen bölümlerde bu iki karaktere bir de tamamıyla mafyatik bir kişilik gösteren Jake Lockley de ekleniyor. Bütün bu karakterler de bence günümüzün en önemli oyuncularından Oscar Isaac tarafından canlandırılıyor. Isaac, Spector’dan Grant’a geçişleri, konuşulan aksan (Spector, Amerikan aksanı ile konuşuyor), mimikler, el ve vücut hareketleri de dâhil çok başarılı bir şekilde canlandırmış. Bu arada çok kısa bir bilgi vermek de de fayda var: Isaac’ın tam adı Oscar Isaac Fernandez Estrada. Guetemala kökenli yani ana dili İspanyolca olan bir karakter oyuncusu. Antonio Banderas veya Penelope Cruz gibi İngilizceyi sonradan değil beş yaşında ailesi ile göç ettiği Amerika’da öğrenmiş. Sanıyorum küçük yaşta bu dili öğrenmesinin semeresini bu dizide toplamış. Isaac, başta Yıldız Savaşları olmak üzere birçok ses getiren bilim kurgu filmlerinde de ve kendi siyasi tercihi doğrultusunda bazı politik filmlerde de oynadı (1915 olaylarını anlatan Promise filmi gibi).
Dizide ayrıca Ethan Hawke’un canlandırdığı Khonshu’nun eski ‘avatar’ı, Arthur Harrow karakteri var. Harrow, dünyayı kendine göre ‘cennete’ çevirmek için Ammit adındaki yine Antik Mısır mitolojisinde yer alan bir tanrıçayı arıyor. Ammit yeniden dünyaya gelirse eski hesaplar kapanacak ve Khonshu yenilenecek. Ammit’in diğer tanrılar tarafından cezalandırılması da olaylı olduğu için ve mezarının yeri bilinmediği için Harrow’un da liderliğini yaptığı bir tarikat var. Hawke’un yine dizide 1915 olaylarına atfen sarf ettiği bir replik doğal olarak Türk izleyicilerden de ciddi bir eleştiri ve tenkit aldı, bu ara notu da belirtmek de fayda var.
Dizide bir de Spector’ın eski eşi ve Grant’in yeni aşkı ve sonradan Mısır’ın ilk ‘süper kahramanı’ olarak takdim edilecek ve istihbarat örgütleriyle yakın ilişkisi olan May Calamaway’in canlandırdığı, Layla El-Faouly karakteri var. Steven Spielberg’ün sahibi olduğu Amblin Entertainment, dizinin efektlerini yapmış. Yine Spielberg’ün yıllardan beri iş ortağı olan Kathleen Kennedy de prodüktör olarak görev almış. Bu ikili aynı zamanda, Indiana Jones serisini de çektiler. Benim gibi Indiana Jones’la büyüyenler için bu tür tarih-arkeoloji eksenli fantastik filmler birer kült niteliğinde. Tabii burada Jones’un yapımcıları arasında olan George Lucas’a da bir selam gönderip, Indiana Jones 5’in de çekimlerinin Harrison Ford tarafından devam ettirildiği bilgisini de verelim.
Dizinin yapım ekibinde Marvel Sihirbazı Kevin Feigel yanında Muhammed Diab yer alıyor. Sanıyorum Diab’dan kaynaklanan bir nokta olsa gerek; ilk defa bir Marvel yapımında Ortadoğu Mısır ezgileri Arap Rap şeklinde jenerik müziği olarak kullanılmış. Yine dizinin oyuncu kadrosunda Karim El Hakim, Saba Mubarak, Khalik Abdalla gibi Arap kökenli oyuncular da müthiş performans çıkarmış. Özellikle Saba Mubarak, Ammit’e yakışmış.
Bana göre Yahudilik kültürü ve tarihinde önemli bir yeri olan Eski Mısır’ın, fantastik bir öyküde günümüzün ileri film teknikleri kullanarak Hollywood dünyasına kazandırılması ilgi çekici. Severek birinci sezonunu izlediğim bu İbrani Süper Kahraman’ın diğer bölümlerini ve Oscar Isaac’in inanılmaz performansını heyecan içerisinde bekleyeceğim.