Yarı Açık Cumhuriyet'in F Tipi Vatandaşı: Avni

Ferhat ATİK Köşe Yazısı
8 Haziran 2022 Çarşamba

“İnsan ve toplumla ilgili her çeşit olayı konu olarak alıp, abartılı bir biçimde belirten düşündürücü ve güldürücü resim” diye tanımlar Türk Dil Kurumu karikatürü. Elbette tanımını aşan bir değer, karikatür ve onu çizen karikatürist.

Daha küçük bir çocukken hep sevmiştim karikatürleri, bir çoğumuz gibi.

Renkleri, kullanılan aklı, şakaları çok eğlenceli gelirdi. Tabii anlamadığım çok karikatür olurdu ama giderek daha çok anladım. Eskiden karikatürlerde bu kadar küfür de yoktu. Ancak küfrün bile yakıştığı bir alan olduğunu da itiraf etmem lâzım.

Aynı anda bir çok şeye akıl yürütme kabiliyeti isteyen, harika bir sanat bence.

Düşünsenize; toplumsal olayların ayırdına varacaksınız, onları kinayeli bir şekilde hicvedeceksiniz, bunu yapmak için diyaloglar kuracaksınız, bu diyaloglar eğlendirici nitelik taşıyacak ve bir de tutup bunu çizme, hatta karakter yaratma yeteneğine sahip olacaksınız.

Hakikaten değerli bir sanat. Zor bir iş. Ancak bildiğim bir çok işten daha güzel.

***

O kadar ki, bazı karikatürlerde yaratılmış kahramanlar, toplumun kabul ettiği ve hatta yaşayan bireyler gibi geliyor okuyucusuna, bir süre sonra. Onlar üzerinden eğlenirken, sadece eğlendirerek değil, eleştirel bakarak da fayda sağlıyor karikatürler topluma. Hatta bazen büyük bir eylemin en etkili gücü durumuna geliyorlar.

Bu kadar değerli bir şey. Şimdi konuyu ülkemizdeki karikatürcüler şu durumda, ülke karikatürü bu durumda diye yine daracık bir mecraya çekmeyeceğim. Çünkü karikatür çizebilsem, her şeyi politikaya bağlayarak daraltan çizerleri çizerdim, eğlenceli ve eleştirel bir şekilde. Şahsen bu tür ifadelerden sıkıldım. Yarı Açık Cumhuriyet’in F Tipi Vatandaşı olmaktan usandım çünkü.

Neyse. Karikatürden bahsetme nedenim, hem bir ustayı, hem de ustanın içselleştirdiğimiz karakterlerini anmak.

Hayk Mammer, Köstebek Hüsnü, Utanmaz Adam, Vites Mahmut ve en akılda kalan Avanak Avni karakterlerinin yaratıcısı ve bir dönem, hafta boyunca yeni sayısını beklediğim Gırgır Dergisi’nin kurucusu Oğuz Aral’ı anmak ve hatırlatmak istedim. Rahmet içinde olsun.

Kendisini ölümsüzleştiren eserleri onu yaşatıyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün