Geçtiğimiz cuma günü Singapur’da yüz yüze görüşmelerde bulunan Amerikalı ve Çinli yetkililer güvenlik zirvesinde kozlarını paylaştı… Herkesin endişesini dile getirdiği görüşmede Washington, Pekin’in ada üzerinde etkisi için yaptığı hamleleri ve hareketlenmelerin farkında olduklarını açıkladı. Buna karşılık Pekin, Washington’ın Taipei’ye silah desteği ve mühimmat yollamasını bölgedeki istikrarsızlığı pekiştiren bir unsur olarak gördüğünü söyledi.
Shangri-La görüşmelerinde ABD Savunma Bakanı Llyod Austin “Çin’in bütünlüğüne olan desteğimiz devam etmektedir ancak Çin ordusunun bölgedeki agresif ve tehlikeli tutumu bizi endişelendirmektedir” dedi.
Bir Amerikalı yetkiliye göre Halkın Özgürlük Ordusu (People’s Liberation Army, PLA) oluşumu ve aktiviteleri Çin hükümetinin politikalarını ve statükodaki değişimin işaretlerinin geldiği yönünde haber veriyor.
Demokratik bir biçimde idare edilen ada ülkesi Tayvan, Çin’in topraklarına dahil edilmek için an kollandığı ve hak görüldüğü tarihi bir meseleyken şimdi işgal tehlikesi hissedilir oldu…
“24 milyon nüfuslu bir ada nasıl işgal edilir?” diye sormayın…
Kendi halinde yaşayan insanların ülkelerinin yuvalarının bir anda nasıl yerle bir olduğunu gördük…
İnsanoğlu bizi artık şaşırtmıyor…
İhtimaller ve tehlikeler yakınlaşmakta ki herkes diken üstünde…
Shangri-La görüşmelerinin ardından Amerikalı yetkililere cevap veren üst düzey bir Çin ordu mensubu “Huzuru bozan Pekin kesinlikle değildir” dedi. Albay Wu Qian “Statükoyu istikrarsızlaştıran biz değiliz” vurgusunda bulunurken gözler Amerika’ya çevrildi…
Amerika’nın daha son zamanlarda Tayvan’a yaptığı 120 milyon dolarlık silah desteği gizli olmadığı gibi Çinli yetkililerin dikkatini de çekti. Yapılan silah desteğinin içinde savaş gemileri için parçalar ve teknik yapılandırma bulunuyor. Tayvan Savunma Bakanlığı yapılan yardımı doğruladı.
Amerika’nın yeni açıkladığı destek ve silah paketi Çinli yetkililerce tepki topladı. Çin’in ulusal güvenliğini tehlikeye atacak herhangi bir hamlenin karşılıksız kalmayacağını belirtmesi bölgede gerginliğin tırmanmasına sebep oluyor.
Llyod Austin, Çinli yetkililere Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde oynadıkları rol ile alakalı uyarıda bulundu.
Rusya’ya herhangi bir askeri destekte bulunmamaları konusunda uyarılar tekrarlandı. Çin görüşmenin ardından herhangi bir destekte bulunmadıklarını belirtti.
Bu görüşmenin Llyod Austin’in Hint Pasifik Bölgesine yaptığı dördüncü ziyaret olduğunu ve bu görüşmenin Çin ordusunun yetkilileri tarafından talep edildiğini hatırlatmakta fayda var…
Görüşmeler esnasında Çin Savunma Bakanı General Wei Fenghe “Tayvan’ı Çin’den ayırmaya çalışan olur ise Çin ordusu sonuna kadar savaşacaktır” dedi.
Wei aynı görüşmede “Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğunu kabul etmek veya etmemek Çin’in içişleridir ve eninde sonunda birleşmeleri ulusal bir gerçektir” ifadesini kullandı.
Görüşmeyi talep eden Çin’in açıklamaları bunun uyarı amaçlı bir toplantı olduğuna işaret ediyor.
Global Times haberine göre, Wei Fenghe ortamı geren konuşmasında şunları söyledi:
“Tayvan’ın, Çin’e barışçıl bir biçimde katılması Çin halkının gönlünde yatandır. En içten samimiyetimizle iki ulusun birleşmesi için her türlü hamleyi yapmaktayız ve yapacağız. Tayvan meselesi, Çin ulusunun iç savaşında kaos ve zayıflığından faydalanılarak yaratılmıştır. Ama bu mesele Çin ulusunun yeniden yapılanmasıyla beraber hallolacaktır.”
Singapur’daki görüşmelerde bulunan Japon yetkililer Amerikalı müttefikleri gibi Ukrayna Rusya savaşını örnek göstererek Çin’in Tayvan’a olan ‘ilgisinden’ rahatsız ve endişeli olduklarını söylemelerinin ardından Japonya’nın silahlanmaya bütçe ayıracağı açıklamasıyla toplantıda dikkatleri üzerine çekti.
Görüşmelerin ardından uzmanların yaptığı açıklamalar ve yazdığı makaleler Amerika’nın operasyon ve tatbikatlarını kesmesi yönünde… Tayvan’a yapılan askeri yardımın ve orduların ortak çalışmalarının Çin’in yakın takibinde ve gerginliği tırmandıran sebeplerin de başında.
Çin Savunma Bakanlığı Sözcülerinden Albay Wu Qian’ın açıklamalarına göre; uzun olmayan fakat ‘yapıcı’ görüşme tarafların istihbarat, diplomatik ve askeri ortak çalışmalarının tartışmaya artık açılabileceği yönünde…
Ellerinde silahları ve arkalarında orduları olan bu ülkeler barış ve istikrar demiyor mu?
İnsan çaresizce izliyor…
Kıyamet ne zaman kopacak ve ilk kurşun kimden çıkacak diye…