Komşu

Dr. Elif ULUĞ Köşe Yazısı
22 Haziran 2022 Çarşamba

Çok ilginç gelişmeler yaşanıyor komşumuz Yunanistan’da,  ki bunların en başında ABD’nin Yunanistan’da açmayı düşündüğü askeri üsler geliyor. Yunanistan'da iktidar ile muhalefet arasında tartışmalara neden olan anlaşmayla ilgili yapılan değişiklikler 12 Mayıs’ta parlamentonun oylamasına sunulmuştu. 119 hayır’a karşılık 181 evet ile; sağcı hükümetin çoğunluk oylarıyla parlamentoda onaylanan anlaşma, ABD'nin Yunanistan'da biri deniz üssü olmak üzere toplam dört askeri üs açmasına izin verildi. 1990’da ABD ile imzaladıkları karşılıklı savunma işbirliği anlaşması çerçevesinde sesini yükseltse daha beter bir baskıya maruz kalacağını düşünen Yunanistan politikası, gittikçe daha da Amerikan çıkarlarına hizmet ederek, maalesef kontrolü kaptırmış durumda. Bu gelişmeleri Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne tahdit olarak gören ciddi bir kesim var başta askeri kanat olmak üzere burnumuzun dibinde sayıca bu kadar çok artan ABD askeri üs sayısının hiç de iyiye alamet olmadığının farkında olmamız gerekiyor. ABD’nin Yunanistan’da halihazırda varlık gösterdiği Girit’teki Suda Üssü’ne ek olarak üç üste daha konuşlanmasına olanak tanıyan bu anlaşma Yunanistan halkı ve bölgedeki diğer ülkeler nezdinde de kaygıyla karşılanıyor. Volos'ta Georgula Kışlası, Litohoru'daki atış alanı ve Dedeağaç'taki Yannuli Kışlası ABD'nin kullanma yetkisine sahip olduğu yeni askeri alanlar olarak konuya dahil edildiler. ABD’nin Yunanistan’daki askeri varlığı bu alanlarla sınırlı değil. Yunanistan’da bulunan büyük NATO üslerinde de önemli ölçüde ABD güçleri konuşlanmış durumda. Selanik, Kılkış, Araksos, Preveze, Salamis ve Girit kentlerinde bulunan NATO’nun hava, kara, deniz üsleri kenar kuşağın stratejik öneme sahip askeri bölgeleri olarak sayılabilir.

Yunanistan’ın bu kararları almasında en önemli etkenin ABD’nin, Rusya ve Ukrayna Savaşı ile ilgili gelişmelerin yattığına kesin gözüyle bakılabilir. Ama her gerilimin ardında yatan en temel neden her zamanki para ve enerji kaynaklarına erişim, enerji kaynaklarının kontrolünü elinde tutma çabası aslında. Ciddi bir küresel bölüşüm savaşıyla karşı karşıyayız. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşta Nato ve ABD’nin her alanda ne denli başarısız olduğu gerçeğini gözden kaçırmaksızın, yeni bir gerilim ortamında ABD için hiç değilse Ege ve Akdeniz kontrollerini elde tutmanın en kolay yolunun Yunanistan ile 1990’da başlamış savunma işbirliği anlaşmasının çapını genişletmek olduğu gerçeği tam da orta yerde duruyor. Yunanistan ticaret filosu ise dünyanın bir numarası olarak dünya tanker filosunun yüzde 30,25’ini, kimyasal tankerlerinin yüzde 14,64’ünü, LNG/LPG taşıyıcı gemilerin yüzde 15,58’ini, dökme yük gemilerinin yüzde 20,04’ünü ve dünya konteyner gemilerinin yüzde 9,53’ünü elinde bulunduruyor. Avrupa’nın en büyük doğalgaz tedarikçisi olan Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından, halihazırda yüksek olan enerji fiyatları rekor seviyeye çıkmıştı. AB ülkeleri, Rusya’ya enerji bağımlılığını azaltmak için alternatif yollara aramaya başladı. 25 Mart’ta Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, "ABD, uluslararası ortaklarla birlikte çalışacak ve 2022'de AB pazarı için, daha sonra miktarı daha da artması beklenen en az 15 milyar metreküplük ilave LNG sağlamak için çaba gösterecektir” denildi. ABD’nin 2030 yılına kadar ise bu miktarı yıllık 50 milyar metreküpe çıkarması hedefleniyor. Ayrıca yukarıda da değindiğim Dedeağaç’ta kurulan ABD askeri üssünün 3 Mayıs’ta yine Dedeağaç’ta açılışı yapılan yüzer LNG depolama ve gazlaştırma projesi ile de yakından ilişkisi var. Ne kadar senkronize gelişmeler değil mi… Yetmezmiş gibi bu dev tesisin açılışına Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in ev sahipliği yaparken  düzenlenen açılış törenine, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, Bulgaristan Başbakanı Kiril Petkov, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ve Kuzey Makedonya Başbakanı Dimitar Kovaçevski katılmışlerdı. Rusya’nın muslukları kapattığı yerde ABD- Nato ekseni yeni musluklar açacak. Bu arada Türkiye ile ilişkiler bir felaket sarmalına sürüklenmiş, Türkiye bölünmez bütünlüğüne tehdit olarak gördüğü 12 Mil meselesi, Kıbrıs’ta iki devletli yönetim, Lozan ile belirlenmiş ve Ege Denizi’ndeki adaların askersizleştirilmesi ile ilgili tüm anlaşmalar Yunanistan tarafından neredeyse hiçe sayılmış ve daha bu yazının konusu olmayacak kadar tonla sorun düğüm haline gelmiş ne gam… Varsa yoksa Avrupa Birliği’nin kuruluş amacı olan enerji meselesinin çözümünü bulmak. Nefis bir mantığı var emperyalizmin. Önce Yunanistan’ı kurdur, yetmedi bir de bunu Avrupa’dan gelen bir kralla taçlandır. Bavyera Kralı Ludwig’in ikinci oğlu Otto, bağımsız Yunanistan’ın kralı oluversin. Ama maalesef Kral Otto Avrupalı dostlarının kaprislerini yerine getiremeyince 1862’den 67’ye kadar Münih’te sürgün hayatı yaşatıldı. O gidince yerine 1. Georgios adıyla Danimarka Kopenhaglı Prens William geldi. 1913’te öldürülene kadar 50 yıl tahtta kaldı. Danimarka Kopenhag nere, Yunanistan Atina nere… Birinci Dünya Savaşı’na giren Avrupa’nın ve ne tesadüfdür ki Rusya’nın hükümdarları kardeş çocukları yani kuzendiler. Rus Çarı Nikolay ile İngiltere Kralı George kardeş çocuklarıydı, yetmedi öteki kuzenleri Wilhelm’de Alman İmparatoruydu. Yunanistan’ın genişlemesine ciddi hizmetler veren 1. Georgios’un da belli ki görevini tamamladığına inanılarak bir suikastle derdest edildi.

Komplo teorisyeni değilim ama tarih ipuçlarıyla, gerçeklerle dopdolu görmek isteyene. Yunanistan’ın ikinci kralının da yok edilişinden sonra ciddi bir ekonomik ve siyasal çatışmaya giren Yunan ekonomisinin uluslararası denetim altına alınması ise 1910’dur. Ardından gelen Venizelos ile ortak tarihimiz ayrı bir yazı konusu olsun.

Durup durup Yunanistan’ı, elmanın öteki yarısı kadar benzeştiği Türkiye ile politik, askeri, kültürel açmazlara itmek emperyallerin pek sevdiği bir oyundur. Yazmakla değiştiremeyiz belki ama en azından oyunun taşlarının nasıl kurgulandığını anlayarak stratejiler geliştirebiliriz. Eski dünya düzeninin, eski hesapların, eski düşünce kalıplarının yerine yenilerini kurgulayamazsak kıyametin yaklaştığını anlayamayacağız. Anlamadığımız yerde ise gelecek kuşaklar için gelecek olamayacak.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün