Defalarca olmuştur. Heyecanla, sevinçle ve sinirle, o günün gündeminin beni soktuğu ruh haline göre bir şeyler anlatırken birinin “Lafını kestim ama” diye cümlemi şlak diye ortadan bölüp kendi kafasındakileri söylemeye başlaması. Kişinin ve konunun önemine göre anında müdahale edip kendi konuşmama devam ettiğim çok olmuştur, özellikle iş veya sağlıkla ilgili bir konuysa “Benim bitirmemi bekle” diyebilmişimdir kibar bir versiyonda. Ancak lafımı jilet gibi kesen kişinin kim olduğuna bağlı olarak, sosyal bir ortamdaysam, lafı kesen kişinin yaşı veya tanışıklık seviyemin elvermemesi nedeniyle lafımı kesen kişiyi kesemediğim ve kendi konuşacağım şeyi de unuttuğum çok olmuştur. Pandemi dolayısıyla nispeten daha fazla evlerimize kapandığımız iki yıl ve bir nebze ‘normalleştiğimiz’ bu senenin ardından, insanlardaki laf kesme oranının daha da arttığını gözlemledim. Bunun karantina süreçlerimizin yan etkisi olduğunu ve geçici olduğunu umuyorum.
***
Benim hayatımdaki “Lafını kestim ama”cıların bazıları şaşırtıcı derecede iyi eğitimli, kibar ve iş insanı. Herkesin iş insanı olması şart değil tabii, ama iş hayatında oldukları için doğal olarak pandemi öncesi birçok yüz yüze toplantı, pandemi sırasında da birçok video konferans formatında toplantı yapmış kişiler. Dolayısıyla karşısındaki insanın anlattıklarıyla hemfikir olmasalar da, kendileri o konuda daha bilgili veya tecrübeli olsalar da toplantı kültürleri olduğu için söylemek istediklerini aklında tutup, veya not alıp sıra kendilerine geldiğinde konuştuklarını varsayabiliriz. Ancak çoğu kişide toplantı tecrübeleri maalesef sosyal hayata gelince unutuluyor ve “lafını kestim ama”larla kişi bölünüyor.
Ben lafım bölündüğünde rahatsız olduğum ve anlatacağım konuyu da bölününce bazen unuttuğum için, karşımdakini bölmemeye özen gösteriyorum. Tabii ki benim de farkında olmadan böldüğüm olmuştur ama karşılaştığım çoğu insana göre daha iyi bir dinleyici olduğumu düşünüyorum, bunda da üniversitedeki bir profesörümün katkısı büyüktür. Üniversitede aldığım bir insan kaynakları dersinde profesörümüz kendi mesleğinde başarılı olmuş ve takdir ettiğimiz biriyle bir röportaj yapıp onu kaydetmemizi istemişti. Sonra kayıtları dinleyeceğini söylemişti. Sayfalarca yazı yazmaya alışık biri olarak ses kaydından bize not verileceğini duymak tuhafıma gitmişti. Röportajlar tamamlandıktan sonra profesör, bu ödevin asıl amacının karşımızdaki bir insanı konuşurken kaç defa kestiğimizi bize göstermek olduğunu söyleyip, herkesin kaydını sınıfta dinletmişti. Sınıfın kötülerinden olduğumu söyleyemem ama ben de farkına varmadan karşımdakini kestiğimi ilk defa o gün anladım.
***
Şu anda bir kayıt cihazı alıp karşınızdakini ne kadar kestiğinize bakın demiyorum tabii ama, size biri iş, eğlence, sağlık herhangi bir konuda bir şey anlattığında ona cevap vermek için değil, onu duymak için ve anlamak için dinlemeye gayret edin. Kötü dinleme, karşınızdakini hiç dinlememe kadar rahatsız edebilir. Hemfikir olmamak veya konuşulan konuda bilgili olmak “Lafını kestim ama” diye devam etme hakkı vermiyor. Lafını kestimciler, aslında suratını tablete gömen sizi pek de dinlemeyen çocuklar gibi. Bir daha “Lafını kestim ama” demeden, siz konuşurken suratını tablete gömmüş, göz kontağı yapmayan bir çocuğun sizi ne yoğunlukta dinlediğini düşünün…