Sonsuz geceler

Avram VENTURA Köşe Yazısı
6 Temmuz 2022 Çarşamba

Zaman zaman bizi üzen duygu ve düşüncelerle başımızı yastığa koymuş olsak da, yeni güne yeni umutlarla uyanmaya çalışıyoruz. Önceki günlerden sarkan olumsuzlukları, kötüye giden ilişkileri, giderek çoğalan ekonomik sorunları, tümüyle geride bırakmış olmayı umarak… Hayat kitabımızda açılan yeni bir sayfa, yeni bir başlangıç, olumlu bir farklılıkla güne uyanarak…

Bir an durup düşündüğümüzde, geceler her zaman birbirinin aynıdır sanki. Gün boyu süren bir tekdüzeliğin, ağır ağır biriken yorgunluğun, geç saatlere doğru uykuyla boğuşmanın yinelenmesidir, diyerek... Ayrıca geceleri, gündüzün dağdağasından sıyrılarak, onun dinlendirici karanlığına sığındığımızı da söyleyebiliriz. Açık denizlerin çılgın dalgalarına karşı, güvenli bir limana sığınan gemiler gibi… Gecelerin, kimileri için kendi içlerine dönmenin, yoğunlaşmanın, yeni düşünceler üretmenin ortamını sağladığını da eklemek isterim.

Biliyorum, bir genelleme yaparak benzer sözleri her birimiz için söylemek hiç de doğru olmayacaktır. Kimileri ömür boyu sürekli bir gece içinde yaşamını sürdürürken, kimileri de en koyu karanlıkta olsun, içindeki ışıkla aydınlanabiliyor. Nitekim ünlü İngiliz şair William Blake, bir şiirinde şöyle diyor:

“Kimi güzelliklere doğar

Kimi sonsuz geceye”

Geceden söz ederken, Auschwitz Ölüm Kampından kurtulmuş olan ünlü yazar Elie Wiesel’i anımsamamak olası mıdır? Onun bu kampla ilgili gözlemlerini anlattığı Gece kitabının ön sözünde şöyle diyor:

“Hayatımı yedi kez sürgülenmiş uzun bir gece haline sokan kamptaki bu ilk geceyi hiçbir zaman unutmayacağım. Bu dumanı hiçbir zaman unutmayacağım. Sessiz mavi gök kubbe altında vücutlarının kıvrımlar haline geldiğini gördüğüm çocukların küçücük yüzlerini hiçbir zaman unutmayacağım. İmanımı ebediyen yok eden bu alevleri hiçbir zaman unutmayacağım. Tanrımı ve ruhumu katleden, rüyalarımın çöle dönüşmesine yol açan bu anları hiçbir zaman unutmayacağım. Tanrı’nın yaşadığı süre kadar yaşamaya mahkûm edilsem bile hiçbir zaman bunları unutmayacağım. Hiçbir zaman.”

Wiesel, değinmiş olduğum bu birkaç satırla bile, ömür boyu nasıl bir sonsuz gecede yaşamış olduğunu ortaya koyuyor.

Ne denli sıyrılmak istesek de, anılardan kopmamızın olanağı olmuyor. Nitekim Melih Cevdet Anday, Şaşırtıcı Karşılaşma şiirinde “Yaşamak anımsamak mıdır yoksa?” diye soruyordu. Bu anımsadıklarımız içimizi aydınlatabildiği gibi, kimi zaman sonsuz bir gecenin karanlığında kalmamıza neden olabiliyor.

Gece sözcüğünü bir imge olarak ele aldığımızda neleri çağrıştırmıyor ki… Yazarlar metinlerinde, şairler dizelerinde bu sözcüğe sığınarak çok farklı anlamlar yüklemişlerdir. Blake’in sonsuz bir geceden söz ettiği gibi…

Düşündüğümüzde, doğa hiç aksatmadan kendi devinimini sürdürüyor. Ne yazık ki biz, her zaman onun düzenine ayak uyduramıyoruz.

Umalım ki her gecenin sabahında, yeni güzelliklere uyanalım!

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün