Son zamanlarda Netflix’te ilgi çeken belgesellerden biri olan İsrail’in 9. Cumhurbaşkanı Nobel Barış Ödülü sahibi Shimon Peres’in yaşam öyküsü. Adı, ‘Never Stop Dreaming: The Life and Legacy of Shimon Peres.’
Belgeselin içeriği kadar, Peres’in hayat felsefesi haline getirdiği bazı cümlelerden de etkilendim. ‘Rüyalar birer fantezi değildir.’ ‘Her zaman iyimser olun ama asla yetinmeyin.’
↔↔↔
Deniz otobüslerinin seferden kalkması, motor saatlerinin yetersiz oluşu hergün işe giden Adalıları haklı olarak zorlamakta.
Farklı şekilde zorlananların sayısı ise giderek artıyor. Yıllardır tanıdığımız, artık emekli olan küçük esnaf, fiyatı daha uygun olan Halk Ekmek’ten bir liraya ekmek almak için gün aşırı -ücretsiz ulaşımla- Kartal’a gidip dönüyor… İleri teknikle yeni ekmek fabrikaları açan İBB’nin Adalara da bu hizmeti taşıması uygun olmaz mıydı?
↔↔↔
Perşembe günleri Büyükada’da kurulan pazarda Maden, Nizam, Tepeköy, Şemsi Molla sakinleri bir araya gelir. Kimileri tezgahlar henüz kurulurken erken saatte gelip, ‘sıcağa kalmadan’ alışveriş yapar. Kimileri ise, fiyatların ucuzladığı öğle saatlerinde gelmeyi tercih eder. Her iki şekilde amaç kaliteli malı uygun fiyata almaktır.
Pazarlar alışverişin yan ısıra aynı zamanda sosyalleşme ortamıdır. Yazlıkçılar, kışlıkçılar, birbirinden uzak oturup her zaman görüşemeyenler, eski tanışlar tezgah önlerinde karşılaşıp ayaküstü sohbet ederler.
Pazarcıların günün koşullarına göre uyarladıkları tekerlemeler, hiçbir kültürde rastlanmayan bir ‘halk edebiyatı’ oluşturur. Gerçekten eşsizdir. Sıkıntılı yüzlerde aniden bir gülümsemeye tanık olursunuz.
Kavun/karpuzların özenle dizildiği tezgahın önünde duraksadığımı gören pazarcı, ‘Abla rahat ol, bizde zam yok, sadece fiyat ayarlaması var’ deyip koca karpuzu tartarak elime tutuşturdu.
Bisiklet ve tekerlekli pazar arabası yapılan alışverişi taşımakta hala en geçerli yöntem.
Aldıklarınız fazla veya yolunuz uzaksa, o konuda da evrim yaşanıyor. Önceleri sırtında küfe ile taşıyıcılar, sonradan market arabalarını itip bahşiş alan çocuklar, şimdilerde ise arkasında yüklüğü olan akülü arabalar… Bunların tarifesi gidilecek semte göre değişiyor. Üstelik alışveriş yapan da sürücünün yanındaki koltuğa oturup mallarıyla aynı anda evine varıyor.
Çareler tükenmiyor ama küfeyle taşınan mallar daha bereketliydi sanki.
↔↔↔
Evden çıkarken çantama kitap koymak eski bir alışkanlığımdır. Her tür ulaşımda eşlik eder, çoğu kez de can kurtarıcıdır. Tek rahatsız eden, giderek büyüyen çantalarda, poşet içine koysam da, kitabın hasar görmesidir. Sabah gazeteyi ilk okuyan kişinin aynı düzende katlamadan bırakması kadar huzursuzluk verir.
Everest Yayınları çok pratik bir seçenek sunarak bir ‘açıkhava’ dizisi çıkarmaya başladı. Klasiklerden günümüz yazararına kadar her tür güzergahta kolaylıkla taşınan küçük ebatlı kitaplar. Şu anda çantamda Ayşe Kulin’in ‘Doğdum. Kızdım’ adlı yapıtı var. Daha da anlamlısı, yazar kitabın telif gelirini Mor Çatı’ya bağışlamış. İyi okumalar.
Sağlıkla kalın.