Yıllarca hayranlıkla izlediğim ve kişiliği bende rol modeli haline gelen Şimon Peres’in ‘Hayallerinden Asla Vazgeçme’ belgeseli geçtiğimiz günlerde Netflix’te yayınlanmaya başladı. 2 Ağustos 1923’te Vişneva’da dünyaya gelen Peres yaşasaydı haftaya 99 yaşını kutlayacaktı.
Siyasette çoğu insan gücün peşindedir. O ise, barışın peşindeydi. İsrail'in kurulmasında, korunmasında, bugünkü yüksek teknolojisinin gelişmesinde Peres’in kişiliği ve rolü tartışılamaz. Ona hayalperest derlerdi, hâlbuki o bir efsaneydi. Peres'in vizyonu barıştı. Bununla beraber Peres tüm yaşamında yarının daha iyi olmasını düşünen, ‘daha iyi bir gelecek nasıl yaratılır’ı sorgulayan bir insan ve liderdi.
Yaşamına bakacak olursak, Szymon Perski ismi ile dünyaya gelen Peres, iki kez başbakanlık, bir defa geçiş dönemi başbakanlığı yaptı. 66 yılı aşan siyaset kariyeri boyunca, 12 kabinede görev aldı. Son olarak 2007 yılında, 84 yaşında devlet başkanı seçildi.
Belarus’taki çocukluk dönemlerini anarken Peres, hayatında büyük bir etkisi olan büyükbabası için “Büyükbabamın evinde büyüdüm; o beni eğitti, bana Talmud öğretti. Ailem çok dindar değildi fakat ben aşırı muhafazakârdım” diyordu.
1941 yılında doğduğu yerden ayrılarak İsrail’e göç etmek zorunda kalan Peres’in Wiszniewo’da kalan bütün akrabaları Yahudi Soykırımı’nda öldürüldü. Birçoğu (Büyükbabası Haham Meltzer dâhil) kasabanın sinagogunda diri diri yakıldılar.
İsrail’deki yaşamıyla, İngiliz Mandası sırasındaki gençlik yıllarında yeni bir sayfa açan Peres, İsrail’i tarımla ve kibutz kurma arzusuyla inşa etmek istedi. Daha sonra gençlik aşkı Sonya ile evlenip üç çocuk sahibi olan Peres, İsrail Bağımsızlık Savaşı esnasında birçok diplomatik ve askeri görevlerde bulundu. Ben Gurion’a yakınlığı ve bağlılığıyla bilinen Peres, siyasi kariyeri boyunca Knesset’te farklı partilerde görev aldı. İşçi Partisi için liderlik yaptı. 1994 yılında Filistin Lideri Arafat ve İsrail Başbakanı Rabin ile birlikte barış anlaşması girişimine, dışişleri bakanı olarak katılmasından dolayı, Nobel Barış Ödülüne layık görüldü.
2007 yılı başlarında, Peres devlet başkanlığı seçimlerinde aday gösterildi ve 13 Haziran’da devlet başkanı seçildi.
Belgeselde incelenen, Peres'in kariyerindeki önemli anlardan biri 1976'da, zihinlerden silinmeyen Entebbe Havalimanında rehinelerin kurtarılmasıdır. Başbakan Rabin’i ikna ederek neredeyse mucizevî bir şekilde Entebbe rehinelerinin kurtarılması operasyonu başlı başına büyük bir karar ve cesaret işiydi. Yıllar sonra Peres “İnsanlar şansa inanır. Şans aslında risk almak ve cesarettir. Şans önemlidir ve riskin yaver gitmesi de şanstır ama yine de şansa bel bağlamayın” demişti.
Yine aynı belgeselde, Peres’in ülkesi için hayal ettiği vizyonuyla İsrail'in nükleer savunma programı için gerekli uranyumu ve diğer malzemeleri nasıl elde edebildiğini, görevi biten bir Fransız siyasi liderin bu anlaşmayı onaylayan belgeyi, pratik zeka ve diplomatik kabiliyetleri ile nasıl imzaladığını da öğreniyoruz.
Simon Wiesenthal Merkezi tarafından hazırlanan belgeselin Oscarlı yönetmeni Richard Trank, “Peres, Bay Savunma'ydı ve sonra Bay Barış oldu. Onun için hayat her zaman kolay olmadı, ama o asla vazgeçmedi. Birçok insanın 'kahretsin’, diyebileceği muazzam mücadeleler ve zorluklarla karşı karşıya kaldı, ancak Peres için her şey İsrail ile ilgiliydi. Hiç yılmadı. Şu anda İbrahim Anlaşmalarında gördüğümüz ilişkilerin temeli Peres tarafından atıldı. Peres, onlarca yıl önce İsrail'in komşularıyla bu tür bir ilişkiden bahsediyordu ve herkes onun deli olduğunu düşünüyordu. İyimserliği hayatı boyunca hiç değişmedi” ifadelerini kullandı.
2013’te Peres 90 yaşını kutlamıştı. Kendisini yakından tanıyan Barbara Streisand kutlama töreninde onun şerefine konser vermek için Tel Aviv’e gitmişti. Peres’le daha önce birkaç kez karşılaşmıştım fakat onu, bu konserde olduğu gibi hiç mutlu gördüğümü hatırlamıyorum. En nihayet tüm yaşamındaki hayal ve yürek kırgınlıklarından uzak, layık olduğu sevgi ile dostları ve sevenleri tarafından selamlanmıştı.
28 Eylül 2016’da hayata veda eden Peres’in cenazesine aralarında Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Fransa’dan Hollande ve Sarkozy, Kanada Başbakanı Trudeau, İspanya Kralı Filipe, İngiltere’den Prens Charles, Dışişleri Bakanı Boris Johson eski Başbakanlardan David Cameron, Tony Blair ve daha birçok dünya liderinin bulunduğu 75 ülkeden yaklaşık 4.000 kişi katıldı.
Törene katılan Obama, Nelson Mandela'nın cenazesinden sonra, ilk kez başka yabancı bir liderin cenazesine katıldı ve “Peres, içindeki asil iyimserliğini, yaş aldıkça kaybedeceğine bunun tam tersine insanlara ve bilhassa gençlere daha çok enerji vermeyi seçti. İyimser olmayı hiç kaybetmedi. Sevgi ve merhamet dolu bir kişiydi” dedi.
Cenazeye katılanlar arasından ABD eski Başkanı Clinton ise “Yaşlansa bile zihnen kendini genç tutmasını başardı, yüreği de genç kaldığı için amaçlarına devam etmeyi başardı. Akıl almaz hayal kırıklıklarına rağmen o, hep iyimser kaldı” dedi.
Sabır ve azimle, hayallerinden vazgeçmeden yol alan Peres’in 1996’da kurduğu Peres Peace and Innovation Center, barış amaçlı benzersiz ve en son teknoloji programları geliştirmeye odaklanıyor. Kâr amacı gütmeyen bu kuruluş, her yaştan, dinden ve kökenden binlerce katılımcıya hizmet vermeye devam ediyor.
“Olayları oturup izleyecek sabrım yok. Düşünüp harekete geçmeyi tercih ederim. Her zaman iyimser ol ama durma, hayal kur ve yoluna devam et.” Shimon Perski.