“Beni öldürdüklerinde fikirlerim daha etkili olacak.”
1958 ila 1987 yılları arasında Mısır ordusunda general olan Fuad Allam, Seyyid Kutup’un infazında orada bulunanlardan. Tarihe tanıklık etmiş ve Kutup’un bu son sözlerini aktarmış biri…
Seyyid Kutup kimdir? Bilmeyenler için kısaca anlatmaya çalışayım…
Geçtiğimiz günlerde Afganistan’da bir CIA operasyonu ile öldürülen El Kaide liderlerinden Ayman Al Zawahiri’nin hayatını etkileyen ve İslamcı hareketin ‘Lenin’i olarak tanınan yazar, şair, eğitimci ve düşünür…
Zawahiri gibi Mısırlı olan Kutup 1948 yılında eğitim teknikleri öğrenmek için Colorado’ya yollanıyor… Avukatı ve arkadaşı olan Mahfuz Allam, Kutup’un mektuplarına dair verdiği röportajlarda “Amerikan kültüründen ve batılı yaşam tarzına dair duyduğu olumsuz hislerin” hızla tırmandığını anlattığını belirtiyor…
Batı kültürünü “bencil benmerkezci hali, sahteliği ve sığlığı” ile reddeden Kutup, Mısır’a döndüğünde Abdul Nasır iktidarının laik yapısını yıkmak için fikren ve fiilen uğraşmış hatta hapis ve ardından infaza varan bir hayat sürdürmüştü…
Drone saldırısı sonucu öldürülen Zawahiri kendi gibi Mısırlı olan İslamcı düşünür Kutup’un infazıyla sadece kendi kaderini değil dünyada yaşanan birçok korkunç terör olaylarıyla hepimizin hayatında ve tarihte derin yaralar bıraktı…
Mısırlı General Fuad Allam’a göre Zawahiri’nin cihat yoluna girmesi Kutup’un infazıyla ve Nasır ve laisizm ile olan mücadeleyi devir almasıyla başlar…
Ve Zawahiri…
1951’de Kahire’de güzel bir semtte, müreffeh bir ailenin evladı olarak dünyaya geldi.
Siyasi hayatı, ülkesindeki laik sisteme savaş açmış figürlere duyduğu sempati ile teşekkül etti.
Cerrah oldu.
Nasır karşıtlığı idolü Kutup gibi Zawahiri’nin de hapse girmesine neden oldu.
Üç yıl sonra serbest kaldıktan sonra Peşavar’a giden Zawahiri radikalleşmeye devam etti…
Müslüman Kardeşlere dahi itibar etmeyen Zawahiri bunu “İslamcı elitin başarısız bir devrim girişimi” olduğunu hayatı boyunca söyledi…
11 Eylül 2001’de New York’taki saldırının sorumlularından biri olan ‘cerrah’ binlerce kişinin ve sayısız saldırının da bizzat ‘beyni’ olarak yıllarca arandı… Kabil’de saklandığı hücre(!) evinin balkonunda dışarıyı izlerken atılan iki füze ile öldü.
Tabii bu infaz Amerika Afganistan’dan çekildikten sonra meydana geldiği için oradaki varlığının veya istihbaratın devam ettiğini de bir bakıma gösterdi…
Aynı zamanda operasyonun Kabil’de yer alması Taliban ile El Kaide’nin organik bağının sürmekte olduğunun da bir kanıtı…
Zawahiri’nin yerine kim gelecek ve neler olacak şimdi?
El Kaide’nin son 20 yıldır gücü ve yönetimi eskisi gibi değilken gelecek kişi tüm her şeyi değiştirebilir…
Şüphesiz en çok konuşulan isim Seyf el Adil…
Yani ‘adaletin kılıcı’…
Adil eski bir Mısırlı komando.
El Kaide kuran ekipte yer alan belki de son isim. Son yirmi yılını İran’da geçirmiş olan Adil, Usame bin Ladin’in en güvendiği insanlardan biriydi... 2011’de Bin Laden’in öldürülmesinin arkasından bir süreliğine örgüte geçici liderlik yaptı.
Bin Ladin’in isteğine sadık kalarak halefiyet hususunda Zawahiri’yi destekledi…
Seyf el Adil’e dair fotoğraflar az ve eski…
20li yaşlarında kendi ölümünü tertip(!) etmiş biri…
İran’daki varlığı ideolojik farklılıklara rağmen orada bulunmasına dair Adil hakkında pragmatist biri olduğunu gösteriyor. CNN’de çıkan bir habere göre eski FBI ajanı ve ‘Author of Anatomy of Terror’ kitabının yazarı Ali Sufan “Adil tam içeriden biri, dünyada çok sağlam bağlantıları olan, kurnaz askeri taktikleri olan biri” dedi.
Adil’in yürüttüğü operasyonlardan belki de en meşhuru Somali’de yaşanan ve ardından filmi dahi çekilmiş olan ‘Black Hawk Down’. Amerikan askerlerini bir operasyon için taşıyan helikopterlerin Mogadişu’da düşürülmesi, Batı Afrika’da Amerikan büyükelçiliklerine düzenlenen saldırıların hemen ardından yine Amerikan donanmasına ait USS Cole isimli destroyere yapılan intihar saldırılarını planlayan kişinin ta kendisi Adil.
Eski FBI ajanı Ali Sufan’a göre “acımasız ve etkili” biri…
Adil, Irak’ta El Kaide’nin şefi olan Ebu Musab el Zarkawi’nin de mentoruydu. El Kaide’nin o kolu zaman içinde IŞİD’e evrildi.
Seyf El Adil’in IŞİD’den eski adamlarını geri çağırması da olası.
Adil’in yanı sıra Somali’deki El Şabab örgütü lideri Ahmed Diriye de liderlik koltuğuna oturabilecek isimlerden. Abdel Rahman El Magrabi de adı geçenlerden… Magrabi, Zawahiri’nin damadı…
Ağırlıklı olarak Suudilerden ve Mısırlılardan oluşan El Kaide’nin adayları arasında görüyoruz ki Afrikalı ve Faslılar da var…
El Kaide’nin derdi kendini yeniden yaratmak mı? Yoksa eski ekiple gücünü toparlamak mı?
BM güvenlik raporuna göre “uluslararası bir lider seçimi mümkün olmakla beraber El Kaide’nin asıl hedefi dünyadaki cihat hareketini alevlendirmek”.
Gelecek olan liderin ajandasını oluşturacak en mühim mesele Afrika, Asya ve Ortadoğu’da bağımsız işleyen tüm hücreleri ve organizasyonları bir çatı altında toplamak. Avrupa ve Amerika’da gerçekleşebilecek saldırıların dahi olduğu endişelerin arasında…
Afganistan’da El Kaide’nin gücü daima güney ve doğu bölgelerinde yoğundu… Fakat uluslararası istihbarat verilerine göre İran sınırındaki yani batıdaki vilayetlere doğru yayılma ihtimalleri yüksek.
Bir suikast sonucu hayatını kaybetmiş ABD Başkanı Abraham Lincoln’ın “hepimiz tehlikelerin üzerinden gelebilmeyi ümit ederiz ancak hiçbir tehlikenin teşekkül etmeyeceğini ve hayat bulmayacağını düşünmek tehlikenin ta kendisidir” sözlerini burada çok yerinde kılıyor…
Önümüzdeki günlerde kimin El Kaide lideri olacağını göreceğiz fakat gelecek kişinin gündemi ve planları bizi huzursuz günlerin beklediğine dair endişelere teslim ediyor…