Sevgi ve katlanma

Avram VENTURA Köşe Yazısı
24 Ağustos 2022 Çarşamba

Düşünürsek, bugüne değin hayatımızdan kimler geldi, kimler geçti: Tanışlar, arkadaşlar, dostlar… Bu süre içerisinde, arkadaşlıkların kurulması kadar, korunmasının da kolay olmadığını yaşadıkça gördük. Bunun için kimi zaman katlanmayı bilmemiz, her tür olumsuzluğa karşı hoşgörülü olmamız gerektiğini de öğrendik.

Yıllardır arkadaş olup da fırsat bulduklarında birbirlerini çekiştiren insanları çevremizde sıkça görüyoruz. Birlikteyken sırtlarını sıvazlayanlar, ayrı olduklarında onların kusurlarını ortaya çıkardıklarında, sanki bundan gizli bir zevk alıyorlar. Elbette ki hiçbirimiz mükemmel değiliz, başkalarından da bunu beklememiz gerçekçi olmayacaktır; ama birbirimizin eksikliklerini bilerek, çoğu kez de görmezden gelerek, arkadaşlığı sürdürüyoruz. Bu söylediklerimi zaten birçoğumuz biliyor, yaşıyoruz.

Benim yakındığım nokta şu: İlişkide olduğumuz insanları, başkalarıyla birlikteyken birer dedikodu malzemesi yapıyor olmamız! Bunlara tanık olduğumda, başkaları da kim bilir benim hakkımda neler üretiyordur diye aklıma takılıyor. Bunun aksini nasıl düşüneyim? Nitekim bulunduğum bir söyleşi ortamında, bir başkasıyla ilgili kusurları bana anlatmak isteyenlere şunu söylüyorum: Çekiştirdikleri kişiyi beğenmiyorlarsa ya daha seyrek görüşsünler ya da onlarla hiç arkadaşlık yapmasınlar!

Filozof diye anılan, ünlü Roma İmparatoru Marcus Aurelius, Düşünceler kitabında yer alan bir denemesinde şöyle diyor:

“Hıyar acı mı? At onu. Yolunda böğürtlen çalıları mı var? Çevresinden dolan. Bu kadarı yeter ‘Yeryüzünde bunlar niçin var?’ diye sorma, yoksa doğabilimciyi güldürürsün kendine, tıpkı bir marangozu ya da bir kunduracıyı işliklerinde, yongalar, talaşlar gördüğün için kınayacak olsan sana gülecekleri gibi.”

Yine bu düşünür imparator, bir başka yazısında, insanların yalnızca birbirleri için bu dünyaya geldiklerini, bu nedenle ya eğitmemiz ya da onlara katlanmamız gerektiğini söyler.

Sanırım birçok olay ve insan için katlanma sözcüğü anahtar işlevini görüyor. Başta ailemiz olmak üzere, tüm ilişkilerimizin sağlıklı sürebilmesi için sığındığımız hoşgörü kavramı, bana göre katlanmanın bir başka adı oluyor. İnsanları değiştirmeye çalışmadan, oldukları gibi kabul ederek, farklılıklarından dolayı yargılamadan birlikte yaşamak! Bu ilişkiyi gerçekleştirmenin kolay olmadığını biliyorum, ama bunu yapmak elimizden gelmiyorsa, başkalarını gücendirmeden ayrılıp, kendi yolumuzu seçebiliriz.

Kimse bizi, bir başkasıyla arkadaş olmak için zorlamıyor. Onlarla bir ortak paydada buluşamıyor, belirli bir amaca yönelemiyor, birlikte olmaktan keyif alamıyor, bazı değerleri paylaşamıyorsak, arkadaş olmanın da bir anlamı kalmıyor. Kuşkusuz bir çıkarı olanları bu konunun dışında bırakmak istiyorum. Bu çıkar ilişkisi bittiğinde zaten doğal olarak yolları ayrılmış oluyorlar. Oysaki gerçek arkadaşlığın, her şeyden önce güven ve hoşgörüyle sürebileceğini biliyoruz.

Aynı zamanda: yalnızca birbirimizi severek değil, birbirimize katlanarak, ilişkimizi daha anlamlı kılıyoruz!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün