Geçmiş dönemlerde yayınlanan ‘Haftanın Peraşası’ broşürlerinden birini okursanız ilginç bir nokta gözümüze çarpar. Devarim 24/1’de yer alan “Bir adam bir kadınla evlenirse” cümlesine getirilen açıklamada Erets Yisrael’de evlenen adama sorulan soru şu şekilde veriliyor: “Matsa mı motse mi?” açıklamaların devamını okuduğumuzda ise bu iki sözcüğün kaynağını TaNaH içinde bulabileceğimizi öğreniyoruz. ‘Matsa’ yani buldu sözcüğünün kaynağını Mişle 18/22’de “Matsa işa matsa tov / Kadın bulduysa iyiyi bulmuş demektir” cümlesinde buluruz. ‘Motse’ yani buluyorum sözcüğünün kaynağı ise Kohelet 7/26’da yer alır: “Umotse ani mar mimavet et aişa / Ve ben kadını ölümden daha acı buluyorum.” İşte evlenecek kişiye sorulan soruda evleneceği kişiyi nasıl bulduğu sorulmaktadır.
Günümüzdeki evliliklerde bu soru elbette sorulmamaktadır. Ancak Vilna Gaon, açıklamasında sanki bu günkü evliliklere veya evlenecek olanlara da seslenmektedir. Kişi iyi bir şey bulduğunda onu sürekli geçmişinde yaşamaktadır. Zaman geldiğinde heyecan sönmekte geçmiş, geçmişte kalmakta ve ‘iyi şey’ geçmiş zamanda kalmaktadır. Bu yüzden de Mişle’de kullanılan ‘bulmak’ fiilinin kullanımı geçmiş zamanda olmuştur. Hâlbuki işler kötü gittiği zamanlarda kişiler yakınmaktan hiç vazgeçmezler. Sanki işler sürekli olarak kötü gitmektedir. Yakınmalar ve başa gelen sıkıntı her zaman gündemde tutulmaktadır. Bu yüzden de Kohelet’te kullanılan ‘bulmak’ fiilinin zamanı şimdiki zamandır.
Günümüzde hiç yaşanmamış kadar ‘boşanma’ olaylarına tanıklık etmekteyiz. Bu boşanmaların bazıları elbette ki haklı nedenlere dayanmaktadır. Belli bir süre birlikte yaşamış olan çiftler artık anlaşamayacaklarını düşünerek yollarını ayırmaktadırlar. Yahudilik evlenmenin de boşanmanın da kurallarını getirmiş ve ikisini de normal bulmuştur. Ancak bazı çok erken boşanmaların nedeni hakkında yüzeysel bir araştırma yapılacak olursa bu boşanmaların kökeninde ‘eşlerin birbirlerine karşı duydukları saygı, sevgi ve heyecanın bittiği’ gözlenmektedir. Bu olanak dışı değildir ancak boşanmak amacı ile başvuran çiftlerin bir yıldan daha kısa bir süre evli olmaları sorunu başka boyutlara taşımaktadır. Çiftler bir süre ‘beraber’ yaşamakta arkasından ‘evlenmekte’, nedense bu evlilik yürümemekte ve sonuç ‘boşanma’ olmaktadır. Ekonomik şartların günden güne daha zorlaşması, kişilerin birbirlerine tahammüllerinin olmaması, sevgi faktörünün çabuk sonlanması ve saygının eşler arasında yerleşmemiş olması bu ayrılmaları hızlandırmaktadır.
Rabi Levent Sevilla’dan dinlediğim bir öykü günümüz gençlerinin ne beklediklerini ortaya koymaktadır. Bir çift evlenmeden önce bir Rabi’nin yanına gelir. Rabi erkeğe kızda ne bulduğunu sorar. Delikanlı kızın çok güzel, çalışkan, saygın, iyi bir işi olan, kültürlü, eğitimli her yerde gururla yanında bulunacağı kadın olarak gördüğünü ve çok sevdiğini söyler. Rabi aynı soruyu genç kıza yöneltir. Genç kız nişanlısının kültürlü, ekonomik olarak refahı yerinde, yakışıklı, güçlü, karizmatik olduğunu, onu çok sevdiğini söyler. Rabi ne zaman evleneceklerini sorar. Yanıt bir hafta sonra olarak verilince Rabi üzülerek şunu söyler. Bir hafta sonra evlenecekler ve karşımda iki ‘bencil’ insan duruyor.
“Matsa işa matsa tov / Kadın bulan iyiyi bulmuş olur” diyen Mişle aslında hayatımızı paylaşacak bir eşin yaşamımızı çok olumlu etkileyeceğinden söz etmektedir. Ancak bunun için de eşlerin öncelikle birbirlerine saygı duymaları, sorumluluk almaları ve Tora’nın emrettiği değerleri korumaları ve yaşamaları gerekir. Bu özelliklerin ‘sevgi’ temeline oturtulması o evliliğin sağlam bir yuvaya dönüşmesini ve yıkılmamasını sağlar. Bu temellerden birinin eksikliği ise o evliliğin sallanmasının en önemli nedenlerinden birini oluşturur. Sıkıntıların sürekli dile getirilmesinden ziyade onların çözümünün birlikte bulunması eşler arasındaki güven, saygı ve sevgiyi daha da perçinleyecektir.
Aile toplumun temelidir. Ailemizin sağlam temellere oturtulmasının en temel şartı küçük yaşlardan itibaren verilecek Tora eğitimi ve evde hissedilecek sağlıklı bir ilişkidir.