Tanıdığım köşe yazarlarının hepsi yazı yazmayı çok sever. Zaten sevmeden yazılan bir yazı kendini belli eder; rastgele seçilmiş bir konu, fazla araştırılmadan hızlıca yazılan şişirme bir içerik, okuyucu meraklandırmadan veya tatmin etmeden biten bir sonuçtan oluşur yazı. Pandemi süresince ben de yazılarımla ilgili bazı sıkıntılar çektim. Karantina aylarında gezmeden, görmeden, dolaşmadan, dinlemeden, seyahat etmeden klavyemin tuşlarının otomatik olarak herkes gibi pandemi hakkında yazması içimi sıktı. Yaşamadan yazmak çok zor. Okumak ve araştırmak kadar yaşamak da şart, zira yaşamadan gözlemlemek, gözlemlemeden tasvir etmek çok zor.
***
Pandemi tam anlamıyla bitmedi ama, pandemi konulu yazılardan sıkıldığım için farklı konularda yazmaya özen gösterdim. Çok tekrar olmasın diye daha farklı ve neşeli konular bulmaya çalıştım ama bazen öyle bir hafta oluyor ki, başka yazarın da yazma ihtimali olan bir konuya elim gidebiliyor. Yazın bittiği bu haftaki gibi… Bu hafta gazeteler yaz sonu yazılarıyla, sosyal medya “yaz bitti” ve “yazlığa veda” postlarıyla dolu. Yaza veda postlarında bana en çok dokunan hâlâ bu yaşımda Büyükada’ya veda postlarıdır. Artık çocukluğumdaki Büyükada’dan eser kalmasa da adada okulların açılmasından bir gün öncesine kadar kalan ve sonra ada vapurlarıyla İstanbul’a dönen çocukların resimleri hep içimi acıtır. Halbuki hayat böyle bir şeydir; kaç yaşında olursanız olun her tatilin bir sonu ve bir sonraki tatile kavuşmak için gereken bir çalışma zamanı vardır.
***
Bu hafta hem yerel hem de yabancı gazetelerde bir sürü yaz sonu yazıları var. Çoğu yaz sonu depresyonuna eğiliyor. Hayatın normal akışında yer alan havaların değişmesi, okulların açılması, deniz mevsiminin bitmesini olduğundan da fazla hüzünlü gösteren yazılar… Depresyon yazılarının çoğu konunun uzmanı olan bir psikolog veya psikiyatr tarafından yazılmış değil, ancak bol bol tavsiye var. Tavsiyelerden çoğu günlerinizi doldurun, açık havada yürüyüşe çıkın, dinlenin, yaz kilolarınızı verin kıvamında. Arada “sosyal medya zamanınızı kısıtlayın” gibi faydalı tavsiyeler de var. Sosyal medyayı kısıtlama kendimde de saat kurup uygulamaya çalıştığım, her sıkıldığımda elimin telefona gitmesini önlemeye çalıştığım bir uygulama. Konunun uzmanı olmayan depresyon uzmanlarının verdiği tavsiyelerden diğer bir sevdiğim de açık havada yürüyüş olayı. Hem sağlık hem de kafayı boşaltmak anlamında mevsimlerden bağımsız olarak çok faydalı.
***
Depresyon kelimesini rahatça savurmayı sevmiyorum. Pazar gecesi ve yaz sonu sıkıntılarından kurtulmak için kendi denediğim bir metot ise yapılacak işlerin önem sıralamasını yapmak. Ne yapacağımı bilmek, mantıklı bir sırayla halletmeye çalışmak. Pratiklik kazanmak. Ne de olsa işleri hallettiğimizde beynimiz dopamin salgılayarak bizim iyi hissetmemize yardımcı oluyor. Belki hepimiz sandığımız kadar meşgul değil, biraz da sistemsizizdir. Liste mevsimi başlasın o zaman…