Glütensiz ekmek, organik ıspanak

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
14 Eylül 2022 Çarşamba

Geçtiğimiz Pazar adada çokça  “Hayırlı kışlar... Seneye sağlıkla nasip olsun inşallah…” temennileri edildi. Gök masmavi, güneş ışınları etkili, denizin çarşaf gibi, yazlıkçıların sayfiye yerlerini bırakmaya hazırlandıkları bir gündü.

Sahiller tıklım tıklım, suya girenler bir daha deniz görmeyecekmişçesine “Ohh!” diyerek hem yüzüyor, hem de sohbet ediyorlardı. Bir gün öncesinde berbere gidip saçını ıslatmak istemeyen hanımlar, mahalle baskısına dayanamayıp; “Daldır kafayı, nerede bulacaksın bu denizi” komutuna uydular.

Yaz tam bitmedi ama çocuklar için yaz tatili sona erdi.

Okullar açıldı, küçükler nihayet biraz dinlenebilecek. Genç ebeveynler artık yaz tatillerini dinlence, eğlence olarak algılamıyor. Program üstüne program. Çalışan anneler uzaktan kumandayla, diğerleri farklı yöntemlerle çocukların uymaları gereken günlük etkinlik saatleri düzenliyor. Yaş gruplarına göre küçükler hem yüzmeye, hem baskete, hem resim kursuna, hem yaratıcı dans veya jimnastiğe, bazıları da ilaveten satranç öğrenmeye gitmek durumunda. Çocuklar koşma sporunu bir dersten ötekine yetişmek için yapıyor. Şehirde olan kimileri ise yaz okuluna gitmek için sabah erkenden servise yetişmek üzere koşturuyor, akşam da yorgunluktan bitmiş halde eve dönüyor. Bir duş ve yatak. Ebeveynler haklı, her çocuğun peşinden koşacak bir büyükanne olmayınca, en akıllı çözüm bu.

Geriye kalan tek sorun, çocukların yoğun etkinlik sürecinde, yarım gün evde kalıp oynamaya vakitlerinin kalmayışı.

Tenkit etmiyorum. Her dönem kendi doğrularını içinde taşır. Yine de çocuklar bir nebze çocukluklarını yaşamalı.

Gerçi kış ayları program daha yoğun, hafta içi okul sonrası ve hafta sonu etkinlikleri ‘hızlandırılmış kurslar’ misali benzer bir tempoda devam ediyor. Öyle ki çocuklar için gerçek ara tatil, yazdan kışa geçiş döneminde yaşanıyor. Sonbahar harika bir mevsim. Kış çizelgeleri ancak bu aylarda yerine oturuyor.

↔↔↔

Hayatın toz pembe olmadığı bir ortamda küçücük bir haber bile insanı mutlu ediyor. Yakın zamanda tanıdığımız üç ailenin çocuklarının nişan haberini aldık, sevindik. Üç anne, güzel haberi farklı şekilde dile getirdi. Biri, “yüzük taktılar”, ikincisi “söz kestiler”, diğeri de “nişanlandılar” dedi. Sonuçta hepsi aynı yere varıyor. Bu yeni bir ifade şekli midir, yoksa karma evliliklerin çoğalmasıyla mı çeşitlilik gösterdi, bilemedim. Gençler ‘hafif’ olayım derken sanki daha ‘ağır’laştılar. Hangi aşamada eve çiçek yollanır, ilk dünür ziyaretini beklemek gerekir mi gibi adetler yol yordam şaşırdı. Bir dönem nişanlar aile arasında yapıldı; nikah/düğün makul sayıda davetli ile oldu. Sonraları gençler ailelerine haber vermeden, yurt dışında kendi kendilerine evlendiler. Şimdilerde ise kalabalık düğünleri yeğleyip telli duvaklı gecelere akmaya başladılar.

↔↔↔

Aile büyükleri, bayram sofralarında geleneksel yemekleri hazırlamak için özen gösterir. Bu yıl da Roş Aşana’da geleneği bozmadan, kaşeruta uyarken, ekmeği glütensiz, ıspanağı organik, pırasa köftesi vegan (nasıl olacaksa) bir menü düşünmek gençlerimizi mutlu edecek.

Sağlıkla kalın.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün