Kel Hayim´den Bergamalı Nesim Navaro´ya…
3 Eylül Ödemiş, 4 Eylül Tire, 7 Eylül Aydın ve 9 Eylül İzmir… Eylül başında değerli dostlarım ile Sacred7 Travel organizasyonunda rehberliğini gerçekleştirdiğim rotada Tire, Ödemiş, Birgi ve Sardes’teyiz. Bir yandan Batı Anadolu’nun az bilinen kasaba ve beldelerinde tarihimizden izleri yerinde araştırırken, öte yandan da Ege’nin cıvıl cıvıl pazarlarında birbirinden lezzetli yeşillikleri, sebze ve meyveleri tadıp, bu güzel beldelerimizin kurtuluş günlerini yaşıyoruz.
Programımızın öğleden sonraki kısmında Sefarad Yahudilerinin İspanya’dan göçünde ilk yerleştikleri kentlerden biri olan Tire Yahudilerine ait izleri Tire Kent Müzesinde keşfediyoruz. Asırladır burada yaşamış, kentin sosyal ve kültürel yaşamına bugün dahi varılan değerler katmış Tire Yahudilerinin yaşamlarına dair izlerin müzenin ufak bir köşesinde bulunduğunu görmek içimizde buruk bir sevinç yaratıyor. Murat Sanus Bey’in belediye danışmanlığı yaptığı dönemde hazırlanan kitap ve belgesel projesi, bir yandan Tire Yahudilerine dair izleri kayıt altına alırken, taşınmalar ile çoğu kaybolmuş mezar taşları, eski bir Yahudi mahallesi olan Ertuğrul Mahallesindeki evlerin hali içimizi burkuyor. Sefarad Yahudilerinin mirası olan ‘Karambola’ oyunu ise Alay Parkındaki son açık hava sahasında devam ettirilmeye çalışılıyor.
Günün sonunda tarihi Tire’nin merkezinde koruk şerbeti eşliğinde soluklanırken, bizler için ekibiyle özel olarak gelen Selim Özyol Hocamızdan Zeybek tarihi ve kültürü hakkında bilgileniyoruz. O keyifli sohbette ‘İzmir’in Kavakları’ türküsüyle de tanıdığımız efelerin en meşhurlarından Çakırcalı Mehmet’in yatağı ve kadim dostu Tire Yahudi’si ‘Kel Hayim’ ile de tanışıyorum. Yaklaşık 150 yıl evvel yaşamış Kel Hayim’in, haksızlıklara karşı bir Robin Hood gibi direnen Çakırcalı Mehmet’in en has adamı olduğunu, İzmir’deki Frenk tüccarlarıyla silah alışverişinde yahut baskınlar sonucunda elde edilen altınların nakde dönüşmesinde Çakırcalı’ya yardım ettiğini öğrenmek o an gururumu okşuyor.
Hepimizin ilgisini çeken efelerin yaşamları, tarihleri hakkında sohbete devam ediyoruz... Ege Bölgesi'nde efe kültürünün geçmişinin 17. yüzyıla kadar gittiğini, yatakların en önemli görevinin efelerin pek faaliyet göstermediği kış aylarında efeleri saklamak olduğunu da bu vesileyle öğreniyoruz. Osmanlı İmparatorluğu'nun yapısında meydana gelen askeri ve sosyal değişikliklerin süvari ve kervancı olarak geçimini sağlayan eski akıncıları işsiz bırakması, hükümetler tarafından vergi tahsilatında kullanılan ayanların derebeyi eğilimleri, bitmeyen savaşlar, sonu gelmeyen asker istekleri ve giyim kuşam yasağı zeybeklerin daha o dönemlerden birer ikişer dağa çıkmasına sebep olmuş. Osmanlı’nın Kırım, Cezayir, Rus savaşları gibi zor dönemlerde zeybekler yüze indirilir ve kahramanca savaşa giderlermiş. Zeybeklerin gayrimüslimlerle olan iyi ilişkileri de yeri geldiğinde Rumlar, Levantenler gibi azınlıkların da haksızlık karşısında mücadele eden zeybeklere yataklık etmelerine vesile olmuş. Yakalanan ve işkence gören Kel Hayim ölüm pahasına Çakırcalı’nın yerini söylememiş. Küçük Menderes Havzasına bu kısa ziyaretimiz bizlere unutulmaz anılar bırakıyor. Kısaca özü ve sözü bir bu sosyal eşkıyaların gerek Zeybeği gerekse de kahramanlık hikayeleri ile toplumsal hafızada çok özel bir yeri olduğunu öğreniyoruz.
Batı Anadolu’dan dönüşümüzden bir hafta sonra bu kez ekranlarda 350 metrelik dev Türk bayrağı, ışık gösterileri ve Tarkan konseri ile İzmir’in kurtuluş günü coşkusunu yaşıyoruz. Bir yandan içim umut dolu paylaşımları izlerken, Bergamalı Nesim’in İzmir İşgalindeki cesaret dolu anısını hatırlıyorum.
Tarihler 15 Mayıs 1919. Yunan ordusunun İzmir’i işgal ettiği gün. İşgal komutanı Albay Zafiryu ile askeri Vali Steryadis üst düzey Rum, Levanten, Yahudi ve kimi Müslüman ahaliyi Kramer Palas’ta baloya davet eder. Otele girdiğinde Nesim’in gözüne ilk çarpan salona asılmış dev Yunan bayrağı olur. Bu sırada Albay Zafiriu işgal bildirisini okumaktadır. İşgal kuvvetleri komutanının söyledikleri üzerine Nesim öfkesine hâkim olamaz. Yunan bayrağını asılı olduğu yerden çeker düşürür ve üstüne basarken de bağırır: “Burası Türk toprağıdır, burada ancak Türk bayrağı dalgalanır. Türkler geri gelecek!” Ertesi gün Vali Nurettin Paşa ona bir tebrik mektubu yazar. “Azizim Nesim Navaro” ile başlayan mektup, “Gözlerinizden öperim” diye bitmektedir. Nesim Navaro bu eylemi sonunda işgal kuvvetlerince cezalandırılır…
Bir tarafta haksızlıklar karşısında dağa çıkan Zeybek’e yataklık eden Kel Hayim, diğer yanda işgal güçlerine korkusuzca cevap veren Bergamalı Nesim… Biz Türk Yahudileri için bu topraklarda mutluluğun resmi her daim kırmızı beyazdı. Dileriz, cahilce önyargılarla Türk Yahudileri ‘öteki’ görmeye çalışanlar geçmişten biraz olsun ders alabilirler…