Nefret suçu bir kişi veya bir grup insana karşı dininden, ülkesinden, ırkından veya cinsel yöneliminden dolayı genellikle şiddet içeren suçlardır. Peki şiddet kabul ettiğimiz eylemler nedir? Doğrudan şiddet; dövme, fiziksel saldırı, aile içi şiddet vb… Bir de şiddet gibi görünmeyen ama psikolojik şiddet olan eylemler vardır; işyeri mobbingleri, psikolojik tacizler, ayrımcılık, sözle kabadayılık… Bunlar ‘uyarı’ görünümlü, belli bir grup insana kendini kötü hissettirmeye yönelik psikolojik şiddetlerdir. Ayrımcılıktır. Herhangi bir insan grubuna yapılan ayırımcılık kişilerin bir zaman sonra kendilerini ait olduğu topraklarda güvende hissetmemesine sebep olur. Güvende hissetmemek ise özgürlüğün sonudur.
***
Geçtiğimiz pazar günü Saraçhane Meydanında LGBT+ karşıtı birçok tarikat ve cemaat üyesi, LBGT+ karşıtı bir yürüyüş düzenledi. Dünyanın çoğu ülkesinde neşeyle kutlanan Onur Haftasına izin vermeyen valilik, bir grup insana karşı bir yürüyüş yapılmasına izin verdi. 2022 yılında İstanbul LGBT+ karşıtı bir yürüyüşe ev sahipliği yaparak, bu çağa yakışmayacak bir ayırımcılığa, belli bir kitleyi hedef alan nefret suçuna alet oldu. Mitingde “aile kurumuna saldırı olduğu” iddia edildi. LGBT+ karşıtı kişilerin hala anlayamadığı ve neden anlayamadıklarını da anlamadığım konu; kimse kimseyi LGBT bireyi yapmaya kalkmaz, LGBT bireyler ve destekleyicileri onların da herkes gibi eşit haklara sahip, özgür bireyler olarak korkusuzca yaşaması için mücadele eder. Onur Haftasının yürüyüşlerinde kutlanan da budur. Sadece cinsellik ve yatak odasını düşünenler, olayın ayrımcılık, eşitlik, özgürlük kısımlarını görmezden gelir. LGBT+ nefretinde ve ayrımcılığında dünyadaki bütün savaşların sebebi yatar; kendinden farklı olandan korkmak. Aile kurumuna saldırı bahanedir, çünkü kimse bir lobi tarafından cinsel eğilim konusunda özendirilemez, olmadığı bir şey yapılamaz. Dijital platformlardaki dizilerin insanları gayliğe özendirdiğinden, nüfusun azalmasını hedeflediklerine kadar mantık dışı konuşmalar yapıldı, yazılar yazıldı. Dijital platformdaki bir dizi sizi rahatsız mı ediyor, seyretmemeyi seçersiniz. Tüm dizileri mi sizi rahatsız ediyor, o platformdaki üyeliğinizi iptal edersiniz. Ben de kadınlara kötü davranan, töre cinayetli dizilere karşıyım, bu tarz dizilerin çocukları kötü yönlendirebileceğini, bir kadının cinselliğini özgürce yaşadığı zaman veya sadece tek bir kere yaşadığı zaman bile bir erkeğin onu ‘töre cinayeti’ adı altında öldürebileceğinin ekranlarda gösterilmesi, iki aynı cinsten insanın yaşadığı aşkı gösteren bir filmden çok daha tehlikeli buluyorum.
***
Aile çok güzel bir şey. Çocuk sahibi olmak da… Ancak bugün heteroseksüel evli çiftlerde bile çocuğu olamayan, maddi sebeplerden dolayı çocuk yapmayı geciktiren veya hiç çocuk sahibi olmamayı seçen çiftler var. Dünya çok kalabalık ve 13 milyar kapasitenin 8 milyardan fazlası zaten 2022 yılı itibariye dolu ve kişi sayısı hızla yükseliyor. Çok çocuklu bir aile isteyen kadar, çocuk istemeyenlere de saygım sonsuz. Ekonominin kötüye gittiği, kadın cinayetlerinin, çocuk tacizlerinin, töre cinayetlerinin olduğu bir ülkede, yürüyüşün LGBT+ karşıtı olmasının sadece bir sebebi olabilir; farklı olandan korkmak. Farklı olandan korkmak da dünyadaki bütün kötülüklerin başlangıcıdır tarihte. Herkes, dini, dili, cinsel eğilimi ne olursa olsun, yaşadığı topraklarda özgür hissedebilmelidir…