Dünya dönüyor sen ne dersen de!

Selin BARLAS Köşe Yazısı
21 Eylül 2022 Çarşamba

Bugün Ukrayna işgalinin altıncı ayı…

Kremlin komşusuna saldırarak II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’nın en kanlı savaşını sürdürmeye devam ediyor…

Sadece Avrupa’yı değil tüm dünyayı tesiri altına alan bu savaş küresel ölçekli faciaları da beraberinde getirdi.

Üçüncü dünya ülkelerinin gıda tedariki ve sallantıda olan ekonomilerini yerle yeksan eden etkileriyle herkesin canını yakan bir faciaya hem şahit oluyoruz hem de yaşıyoruz…

Enflasyon, geçim sorunu ve gıda kıtlığı gibi çözümü kolay olmayan sorunların, istikrarsız ülkelerin sinsi düşmanı olarak her an toplumsal bir gerginliğe dönüşebileceği ve bunun bir dalga etkisiyle başka coğrafyalara da yayılma ihtimalini beraberinde getiriyor.

Ortadoğu, Ukrayna Savaşı sebebiyle gıda krizinden en sert etkilenmiş bölgelerin başında geliyor.

Neden? Nasıl?

İzah etmekte fayda var.

Son 14 yılın en yüksek benzin fiyatlarıyla karşı karşıyayız. Petrol zengini Körfez ülkeleri için yakıtın ucuz fiyatlara satılması ve başımıza geleceğini tahayyül dahi edemediğimiz COVID krizi nedeniyle talebin de az olması sebebiyle son sekiz yıldır yavaşlamış ticareti vardı. Ancak bu savaşın durumu değiştirdiği görülüyor…

IMF’nin tahminlerine göre Ortadoğu’nun petrol zengini ülkeleri önümüzdeki dört yıl içinde 1,3 trilyon dolarlık ihracat yapacak…

Ukrayna’daki savaş Avrupa’daki arz ve talep dengelerini allak bullak etti. Çok uzun zamandır Avrupa, Rusya üzerinden inşa edilen boru hatlarından gazı temin ediyordu. Ama mevcut vaziyet bunu bugün mümkün kılmıyor. Bu sebeple gözler Ortadoğu’ya çevrildi.

Katar, gaz rezervlerinin kapasitesinin yarısını Avrupa’ya temin edeceğinin vaadini verdi. Avrupa, İsrail ve Mısır ile gaz tedarikine dair anlaşmalara imza attı.

Tabiatıyla Ortadoğu’daki bu gelişmeler körfez ülkelerinin ekonomilerini de etkiliyor. CNN’e göre Amerikan ekonomisi yüzde 1,5 küçülmüşken, petrol zengini Suudi Arabistan son 4 ay içinde yüzde 9,9 büyüdü…

Ortadoğu’daki diğer ülkeler gibi Türkiye de savaşta önem kazanan ülkeler arasında… Recep Tayyip Erdoğan’ın kendini konumlandırdığı rol ‘küresel bir gücü olan lider’ olsa dahi bunun ülkenin jeopolitik konumundan da kaynaklı olduğunu da hatırlamamız şart.

Çöken bir ekonomi, zirve yapmaya doymamış bir enflasyon ve ufuktaki seçimler derken Türkiye’nin konumu üzerinden sağladığı küresel kozlar Erdoğan için yine şahsi bir başarıymış gibi bize sunuluyor…

Ukrayna Savaşına karşı olduğunu ifade eden Erdoğan, Putin ile medenî münasebetleri sürdürürken bir yandan savaşın son bulması için aracılık yapan bir barış(!) sevdalısına dönüştü…

Algı sahi her şeydir….

Sizi gördüğünüze değil onların görmenizi istedikleri biçimde hayata bakmanızı sağlarlar… En azından çalışırlar…

Düzen, yollar ve ittifaklar bile revize edilmek zorunda kalındığı vakit tüm tablo başka bir hâl alır…

Birleşik Arap Emirlikleri üst düzey yöneticilerinden Anwar Gargash nisan ayında, “Ukrayna Savaşının sonrasında karşılaştığımız tablo artık Amerikan iradesi altında işleyen bir dünya düzeni değil” derken “Abu Dabi’nin Batı’daki müttefikleriyle münasebetlerini gözden geçirerek yeni dünya düzeninde Avrupa ve Amerika’nın eski gücünü kaybedeceği” konularına da değindi.

Çin tüm bu kaostan kazanan olarak çıkacak… O gayet açık!

Ortadoğu’daki en güçlü ülkelerden biri olan BAE, Çin ile olan yakınlıklarını gözden geçiriyor…

Biden’ın geçtiğimiz ay Suudi Arabistan’a gitmesi Amerikan kamuoyu tarafından çok eleştirildi. Gitmeden önce yaptığı açıklamaların sert ve yaptırımcı olması nedeniyle sürprizlere çok açık değildi… Ama işte sürprizsiz olmaz tabii…

Biden’ın ziyareti güçsüzlüğünden başka çaresizliğini de gösterdi…

Amerika bu enerji krizini tabii temel iki faktör için çözmek istiyor. Enerji akışının devamı ve küresel enflasyonun düşmesi için çabalıyor.

Görünen o ki; ipler artık bir ülkenin elinde değil…

Birçok dinamik ve denge değişiyor.

Suudi Arabistan ve Çin aralarındaki ilişkileri yakınlaştırdı.

Savaş bazılarını ayrıştırsa bile mevkii ve itibar sahipleri bundan istifade ediyor.

Yeryüzünde Rusya ve Ukrayna’da üretilen buğdayın üçte biri ihraç ediliyor…

Onları ihtiyacı olanlara yetiştirmek mümkün değilse bile birilerinin yararına düzen bozulmuyor ama şekil değiştiriyor… Bizi de buna alıştırıyor…

Birileri facialardan doğan kargaşadan yeni doğan ittifaklarla mecbur bırakılıyor…

Sonra aklıma geliyor…

Dünya dönüyor sen ne dersen de!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün