Büyükada Anadolu Kulübü, Su Sporları Kulübü ve öğlenden sonraları Maden’deki futbol sahasının karşısında konuşlanmış el arabasında her daim bembeyaz önlüğüyle ayakta bekleyen Dondurmacı Yunus… Çocukların vazgeçilmezi, yetişkinlerin de tercihi. İçinde katkı maddesi bulunmayan, taze meyvenin ezilerek yapıldığı dondurma başta vişne olmak üzere altı çeşitle sınırlı.
Baba Ali Osman’la başlayan aile mesleği, ardından Yunus, şimdilerde ise oğlu Haşim ve yeğenleriyle birlikte dört nesilden beri devam ediyor. Anadolu Kulübünün önünde duran Haşim dondurma almaya gelen her çocuğun ismini ezbere bilir.
Yunus zincirinin diğer bir özelliği, ‘top’ kavramı olmayışı… Dondurmayı külahın büyüklüğüne göre, gül şekli vererek sunarlar.
Okullar tatile girdiğinde, Büyükada’daki evlerinde tüm aile bireyleriyle birlikte hazırladıkları dondurmayla işe başlarlar. Okullar açıldıktan iki hafta sonra da bitirirler.
Kastamonu kökenli aile kış aylarında toptan kestane işini sürdürür.
↔↔↔
İzel Rozental’in son kitabı, ‘Ergenlik Sivilceleri’, Yunus’un vişneli dondurması gibi bir tat bıraktı damağımda. Okuması o kadar keyifliydi ki son öyküye geldiğimde, ‘keşke bitmeseydi’ diye içimden geçirdim.
Kitabın yazarını tanıyınca farklı bir merakla sayfaları çeviriyorum; ne yazmış, nasıl yazmış, kimi yazmış, gibi. Hal böyle olunca kitap bir solukta bitiyor. Merak hem iyi hem de kötü. Bir an evvel bitireyim derken, satır aralarını kaçırmamak mümkün değil. Araya biraz zaman girdikten sonra tekrar okudum. Bir fotoğraf albümünün sayfalarını çevirmek gibiydi. Belki de bir erkek kardeşle büyüdüğüm ergenlik çağında arkadaşlarıyla paylaştığı zihinsel/ fiziksel farklılıkları tümüyle algılamamış olsam da kitabın kahramanları Miju ile Jojo’yu önceden tanıyormuş gibi hissettim.
‘Ergenlik Sivilceleri’ Rozental’in diğer kitaplarından farklı bir üslupta yazılmış. Çocuklar küçük yaşta etraftan duyup anlamını dahi bilmedikleri küfürleri tekrarlamayı marifet sanırlar ama öylesine naiftirler ki kızamazsınız bile…
Bana göre, ‘İlk Deneme’ kitabın en başarılı öyküsü. Öylesi naif bir anlatış ki… Karmaşanın içinde doğallığı ortaya çıkarabilmek iyi bir kalem gerektirmiş. Küfür değilse de ‘yiyişmek’ ve Tommiks, Teksaslar en çok aklımda kalanlar…
Öykülerinde yer yer Kishonvari mizahını da yansıtan İzel Rozental’in içindeki çocuğu hep canlı tutmasını temenni ederim.
↔↔↔
İKSV’nin düzenlediği 17. İstanbul Bienali 17 Eylül-20 Kasım arasında gerçekleşiyor. On iki ayrı mekânda izlenebilecek yapıtlar şehri güncel sanatın merkezine taşıyacak.
Bienal süresince Pera Müzesinde, Gazhane’de ve Barın Han’da farklı disiplinlerde uzman rehberler ücretsiz olarak ortalama bir saat süren turlar düzenleyecek. İstanbul trafiği yoğun ama sanat soluklanmak için iyi bir araç.
Bu arada en çok merak ettiğim etkinliklerden biri Zeytinburnu’ndaki Tıbbi Bitkiler Bahçesi. Türkiye’de türünün ilk örneği olan mekânda on dört dönüme yayılmış yedi yüzü aşkın tıbbi bitki bulunuyor.
Sanatçı Mariah Lookman’in eseri de söz konusu alanda yer alıyor. İlginç bir deneyim olsa gerek.
Sağlıkla kalın. Shana Tova.