“Atsur tamim paolo...E.l emuna veen avel tsadik veyaşar U /kayanın yaptığı eksiksizdir, Tanrı inancımın Tanrı’sıdır ve adaletsizlik onda yoktur. O dürüst ve doğrudur.” (Devarim 32/4)
Yahudi halkının tarihinde defalarca birbiri ardına gelen sıkıntıların iniş ve çıkışların devamlılığını anlayabilmek asla mümkün olamamıştır. Bu olayların mantıklı bilimsel bir açıklaması zaten yoktur. Bizler Tanrı’nın dürüst ve adaletli olduğuna inanırız. Bizim başımıza gelenler anlayışımızın çok üzerindedir.
Moşe Rabenu Tanrısal yargının bilimsel anlayışın çok üzerinde olduğunun ilk kanıtıdır. Moşe Erets Yisrael’e girebilmek için 515 tefila düzenlemiştir. Bunlar kusursuz tefilalar olmasına karşın Tanrı tarafından kabul görmemiştir. Hatta sonunda Tanrı Moşe’ye “Yeter Bana artık bu konuda konuşma” demiştir. Moşe bütün çabaları boşa gitmesine karşın, bütün tefilaları geri çevrilmesine karşın yine de yukarıdaki cümle ile Tanrı’nın kesinlikle adaletli ve dürüst olduğunu haykırabilmiş ve bunu bizlere ebedi final şarkısında öğretebilmiştir.
Birinci Dünya Savaşı sırasında insanlar büyük bir umutsuzluk içinde yaşamlarından endişe ederlerken Hafets Hayim ‘insanların endişe etmelerine gerek olmadığı’ görüşünü savunmuştur.
Adam Arişon ilk kez gece olup karanlık çöktüğünde günahlarından dolayı dünyanın karanlığa gömüldüğünü zanneder ve Hava ile bütün gece ağlarlar. Çünkü yaptığı yanlıştan dolayı dünyanın sonunun geldiğini sanırlar. Hâlbuki gün tekrar ağarıp güneş doğduğunda karanlığın her şeyin sonu olmadığını aksine dünyanın doğal akışının bir parçası olduğunu söyler.
Hafets Hayim Adam’ın ilk kez karanlığı tecrübe ettiğinde düştüğü umutsuzluğun doğal olduğunu ve ancak bunun sonunda ışık gördüğü zaman bunun doğallığını anlayabildiğini izah eder. Karanlık ve ışık her zaman birbiri ardına gelmiştir. Benzer şekilde Yahudi toplumunun tarihinde bazen karanlığa gömülü olduğumuz zamanlar elbette ki vardır. Fakat bu zamanları eninde sonunda aydınlık izlemiştir.
Dr. Twerski’ye göre inancımız bilim ve anlayışın çok üzerinde olmalıdır. Tanrı’nın gizemi derinlerin de derinindedir. Hafets Hayim’e göre inancı olan biri için sorulara yer yoktur. İnancı olmayan için ise hiçbir zaman yanıtlar yoktur.