Biraz da ister istemez görev gereği ülkemizdeki televizyonları izlediğimde, özel zamanlarımda izlemek beni yorar. Elbette televizyonlarımızı hiç ayırmadan içerikleri açısından satır satır eleştirebilirim. Ama bu yazının amacı o değil.
Buraya bir parantez açıp radyolarımızın gelişimini de vurgulamakta fayda görüyorum. Takip edin göreceksiniz, özellikle bazı radyo kanallarımızı dünya işe boy ölçüşür duruödalar.
Bu parantezden sonra televizyonlarda eleştirecek çok şey olmasının yanında güzel şeyler de görmenin mutluluğunu paylaşalım.
Ülkemizde hem karasal hem sayısal hem de uydu yayını yapan gerek devlet, gerek akademi ve gerekse özel sektör olarak bir çok kanal var. Bir çok da içerikten bahsetmek mümkün elbette. Bunlardan birini izlerken, karşımda bir de ne göreyim, tatlı mı tatlı ilkokul çocukları Nazım Hikmet şiirleri ile anışmışlar, heyecanla bu şiirleri kameralar karşısında hepimizle paylaşıyorlar!
Küçücük yaşlarına rağmen Nazım okumaları hiç de amatörce ve rastgele değildi. Hemen hepsi de ağızlarından tane tane dökülen kelimelerin her birini tamamen biliyorlar. Bunu izlerken izleyiciye hissettiriyorlar.
Güzel çalışmışlar. Tertemiz akıllarının aklığına Nazım’ın ak mürekkebini de katmışlar.
İzlerken ekranın karşısına kilitlendim.
Umudumu pırıl pırıl parlattılar. Nazım’ı anlatan çocuklar...
Gelelim Nazım’a. Televizyonda dnlediğim ve küçücük çocukların ağzından ilk defa da dökülse Nazım’ın satırları, o coşkun dünya sevgisi, memleket sevgisi ve insan sevgisi, çok güzel yakışmış ağızlarına.
Nazım ise onları da unutmamış Çocuklarımıza Nasihat şiirinde...
*
Hakkındır yaramazlık.
Dik duvarlara tırman
yüksek ağaçlara çık.
Usta bir kaplan gibi kullansın elin
yerde yıldırım gibi giden bisikletini.
Ve din dersleri hocasının resmini yapan
kurşun kaleminle yık
Mızraklı ilmihalin yeşil sarıklı iskeletini.
Sen kendi cennetini kara toprağın üstünde kur.
Coğrafya kitabıyla sustur, seni “Hilkati Adem”le aldatanı.
Sen sade toprağı tanı toprağa inan.
Ayırdetme öz anandan toprak ananı.
Toprağı sev anan kadar.
*
Bu umudumu ve heyecanımı paylaşmak için ve bir de, bir süredir kaleme almadığım Nazım’dan bahsederek ruhlarınızı beslemek içinizi gülümsetmek, inanlara sevgiyle bakmanızı sağlamak için hafta başını Nazım makalesine ayırdım yine.