Kipur Orucu günü kendimizin en iyi versiyonunu bulup, hatırlamak, hayata dair güncellemelerimizi yapıp, duruşumuzu belirlemek için en iyi fırsattır. Kişinin senede bir kere de olsa “Nereden geldim? Nereye gidiyorum?” sorusunu en derinden kendisine sorduğu gündür. Senenin diğer günlerinde sinagogda duaya katılma fırsatı bulamayan veya çemberin dışında kalmış kardeşlerimiz bile Kipur gününün son saatlerini genellikle sinagoglarımızda geçirir. Bu nedenledir ki, şüphesiz sinagoglarımızın en yoğun olduğu gündür.
Göktürk’e taşındığımızdan beri her Kipur ben de Şaar Aşamayim Sinagogunda şofar’ı dinlemeye alıştım. Göktürk semti bana her ne kadar halen şehrin dışında kalmış bir uydukent gibi gelse de değerli hocam Rav İzak Alaluf’un varlığı ve genç toplum üyelerinden oluşan bir sinagog olması Göktürk cemaatini semtten bağımsız çok önemli kılmakta. Bu yıl yine Neila duaları okunurken, şofar sesini duymamıza dakikalar kala Şaar Aşamayim Sinagogunda hissettiğim duygular, eşimin bir kez daha neden Göktürk konusunda ısrarcı olduğunu haklı çıkardı.
Bu yıl, Rav İzak Alaluf’un davetiyle şofar çalınmadan az evvel sinagogun içinde anne babaları ile gelmiş onlarca çocuk Kutsalın kutsalının önüne toplandı. Onlarca kez ‘Türkiye’de Yahudi nüfusu tükeniyor!’ makaleleri yazan ve umutsuz bir tablo çizen kendim bile, bu tabloyu gördüğümde gözyaşlarımı tutmakta zorlandım. Sinagogun bir diğer güzelliği ise çoğu birlikte yaş almış dostların çocuklarının büyüdüklerine şahit olmaktı. Uzun zaman sonra bir sinagogda dua esnasında yoğunluktan dolayı iki kez yer değiştirmek durumunda kaldım. Sinagog görevlileri oruç bitimine gelen dindaşlarımıza sandalye yetiştirmekte zorlandı.
Sinagog Vakfı Başkanı İzi Hekimoğlu, Neila öncesi yaptığı konuşmada ‘İstanbul’un en minimalist sinagogu’ sıfatını kullanırken, geçtiğimiz dönem sinagogdaki restorasyon giderlerinin tümünün dindaşlarımızın katkılarıyla gerçekleştiğini hatırlattı. Yıldızı yükselen bir sinagog sözleriyle orada bulunan herkese diğer bayram ve Şabat günleri de, faaliyetlerde de sinagogu doldurmaları yönünde ricada bulundu. Başkan Hekimoğlu ile bugüne kadar bir kez COVID öncesi Başkan’ın konuşmasını okumam vesilesi ile tanışmıştım. Hatta değerli Kuzguncuk Cemaati Başkanı Beto Ağabey’in sıcak karşılamaları, sarılmalarımızın alışmış olan ben, İzi Bey’den duyduğum “Siz cemaatte ne görev yapıyorsunuz?” sözlerine o dönem hafif de içerlemiştim. Demek ki Şalom’da 13 yıldır görev almam tanışıyor olmamıza yetmemişti. Göktürk’e taşındıktan sonra da Rav Alaluf’un her daim desteğini, sıcaklığını hissederken, İzi Bey’den tek bir telefon, tanışma talebi bile almamıştım. Tabii bu konu bir sinagog vakfının görevi midir, yoksa ben iyi bir müşteri değil miyim bunları da zamana bıraktım. Bir yandan vakıflarımızda gençleşmenin elzem olduğunu savunurken, yeni yöneticilerimizin evvelki nesillerden öğrenebilecekleri ne kadar çok bilgi, geleneğe dair kazanım olduğunda da hem fikirim.
Her konuda hemfikir olamasam da, sinagogun yeni dekorunu beğenemesem de Rav İzak Alaluf’un ve vakıf yönetiminin başarısını ayakta alkışlıyorum. Kemikleşmiş kadroların hüküm sürdüğü, yeniliğe çok sıcak bakamayan vakıf yönetimlerinin yanında kendi imkanlarıyla zoru başarmışlar. Dilerim sadece WhatsApp grupları üzerinden değil, Göktürk’e taşınan tüm genç dindaşlarla da yüzyüze tanışıp gittikçe gençleşen ve kuvvetlenen bir yapı yaratırlar. Eminim, genç üyeleriyle sayıları gittikçe artan Kemerburgaz toplumumuzun ihtiyaçlarına da toplum yönetimimiz elindeki tüm imkanlarla ivedilikle gerekenleri yapacaktır.
Kipur günü, sinagog vakıflarımızdan birinin kapasite üzerinde talep alması nedeniyle Kipur duasını bir otel salonunda organize etme durumunda kalması, bazı genç arkadaşlarımdan bana “Zaten senede bir kez sinagoga gelen kardeşlerimiz, o sinagogun içinde de dua edemiyorsa, neden bu binaları elde tutmak yerine toplum yararına değerlendirmiyoruz?” sorusunu yöneltti. Bir yandan öğrencilerimin tam da arzu ettiğim gibi bu konulara kafa yormasından memnuniyet duyarken, öte yandan cevabın sorunun içinde olduğunu, sinagoglarımızı senede bir kez yerine, Beth Knesset toplanma mekanlarımız olduğunu unutmadan daha sık ziyaret etmemiz gerektiğini anlatmaya çalıştım. Nitekim, bazı sinagoglarımız artık fiziken bulunmadığımız mahallelerde yer alsa da, toplumumuzun vitrini, bu topraklardaki kültürel aidiyetimizin birer delilidir. Dilerim, bu soruyu soracağımız zamanlar geldiğinde önceliklerimizi unutmadan en doğru kararları alabiliriz.
Hepimize iyi haberler alacağımız, verimli bir yıl ve mutlu bayramlar dilerim. Hag Sukot Sameah!