Yaz kendini ufak ufak sonbahara bırakmışken içimde hem ufak bir burukluk hem de bir heyecan yaratıyor. Ekim ayının gelmesiyle basketbol sezonunun hem kıta Avrupa’sında hem de Amerika’da başlaması bu tatlı heyecanın temel sebebi. NBA’in başlamasına sayılı gün kalmışken diyeceğim odur ki zaman, her sene olduğu gibi bir lig panoraması yazısını paylaşma zamanıdır.
Doğu yakasında Atlantik Grubunu ön plana çıkarmak isterim çünkü kanımca ligin en eğlenceli (kaotik de diyebiliriz) grubu. Brooklyn Nets yıldızlarının bu yaz çıkardığı olaylarla şimdiden drama dolu bir sezon vaat ettiğini söylemek zor değil. Kevin Durant’in koçu Steve Nash’i, genel menajerine şikayet edip kovdurmaya çalışmasından tutun, geçen sene binbir (kimilerinin bahane diyebileceği) sebeple oynayamayan Ben Simmons’ın geri dönüşüne ve tabii ki sınırları her anlamda zorlayan Kyrie Irving’in varlığına kadar her şey bu takımın ilgiyi sürekli olarak üzerine çekmesine yol açacak.
Drama demişken Nets’in bu gruptaki en önemli rakiplerinden Boston Celtics’i es geçemeyiz. Geçen sene NBA finallerine kadar ulaşan Celtics de koçunun takım içindeki “uygunsuz” ilişkileri sebebiyle çalkantılı bir yaz geçirdi. Nüvesini korumaya başaran ekibin bu senenin de favorilerinden olması beklenirken yaşanan bu gelişmenin nasıl bir etki yaratacağını göreceğiz. Play-off performansıyla hayal kırıklığı yaşasa da iyi bir normal sezon takımı olan Philadelphia 76ers, kendini yeniden basketbola adamış görünen bir James Harden’la çok daha iddialı bir hale gelmiş durumda. Geçen sene süper yıldızı Joel Embiid’e fazlasıyla yük bindirmek zorunda kalan ekip bu sene daha da tehlikeli olacak. Bu üç takımın yanı sıra savaşkan yapısıyla Toronto Raptors ve akıllı eklemeler yapan New York Knicks (evet Knicks ve akıllı eklemelerin aynı cümlede olması garip geliyor bana da) de takipte bulundurulması gereken takımlar.
Merkez grubunda iki sene öncenin şampiyonu Milwaukee Bucks’ın favori olduğunu, hemen arkalarında da geçen sezona hızla başlayıp sonradan düşüşe geçen Chicago Bulls’un geldiğini söyleyebilirim. Güneydoğu grubunda ise Atlanta ve doğunun doğal favorilerinden Miami’nin zirve için yarışacağını ön görebiliriz
Batı yakasına geldiğimizde ise eğlencenin ve dramanın yine kıyıda, yani Pasifik’te gerçekleşeceği aşikar. Los Angeles Lakers bu yazı Russell Westbrook’un takas dedikoduları ile geçirirken, Lebron James 20. sezonuna hazırlık videoları paylaşıyordu. Bu sezonda takıma önderlik etmesi beklenen James’e destek vermesi gereken arkadaşlarının ise iddialı bir sezon için yeterli olduğu söylenemez. Aynı şehrin diğer takımı Clippers ise geçen sezon hiç faydalanamadığı yıldızı Kawhi Leonard’ın geri dönüşü için sabırsızlanıyor. Sakatlıklar sebebiyle bir türlü belini doğrultamayan Clippers için o sene bu sene olabilir mi acaba?
Ve tabii ki son şampiyon Golden State Warriors’tan bahsetmeden olmaz. Ligin en ‘haşarı’ oyuncularından Draymond Green’in ateşi bu sefer kendi takım arkadaşını yaktı. Jordan Poole’a antrenman sırasında attığı yumrukla gündeme düşen Green ile nasıl ilerleneceği merak konusu. Hele ki Poole’a daha yeni bir kontrat sunulduğu düşünülürse, yönetimin kime daha fazla yatırım yapmak istediği görülüyor.
Kuzeybatı grubunda son MVP ödülünün sahibi Jokic’in önderliğinde Denver Nuggets kendini öne atarken, güneybatının favorisi kanımca bu senenin en önemli MVP adayı Luka Doncic’in liderliğini yaptığı Dallas Mavericks olacak.
Genel olarak öngörülerim bunlar. Ancak her sene olduğu gibi geriye dönüp “bunu da hiç tutturamamışım” dediğim bir tatlı sürprizlerle dolu bir sezon olmasını diliyorum. Hepimize iyi seyirler!