Bilmem fark ettiniz mi?
Şalom Gazetesi’nin zengin ve kapsamlı içeriği dahilinde, toplum, dünya, spor, perspektif, sanat, kavram, ekonomi, sinema-tiyatro hatta Judeo-Espanyol sayfaları var ama “Kadın Sayfası” yok. Haberler hariç, ara sıra yaşam sayfasında bir iki yazı çıkıyor. O kadar.
Halbuki Tora’mızdan başlayarak, devamla, Melahim (Krallar 1 ve 2.) kitabına kadar ve daha sonrakilerde kadınlara sık sık önemli, hatta çok önemli yerler verilir1.
Modern çağlarda kadınlarımızın oynadıkları hayatî diyebileceğimiz rolleri hepimiz biliyoruz…
Çok geriye gitmeden Kral Süleyman’dan başlamak isterim. Kadınlar hakkında yazdığı şiirleri bir okursanız hayran olursunuz… Kadın erkek ilişkilerine değinen mısraları da bugün bile sansürden zor geçer…2
Vurguladığı görüş açısı, kitabında açıkça belirtildiği gibi, ilişkide bulunduğu kadınların güzellikleridir3. Kralımızın yazdıklarına bakarsak kadınlar da onun gözüne girmek için makyaja çok önem vermektedir. Hatta kullandıkları çiçek ve bazı bitkilerin adları dahi zikredilmektedir.
Anlaşılacağı üzere makyaj -genelde kabul edildiği üzere- kadınlarımızın yakın zamanlarda başvurdukları bir güzellik tekniği değildir. Çok gerilere gitmemiz lazım.
Eski Mısır kadınlarının ilgi çekmek maksadıyla ve bilhassa yüzlerini daha da çekici hale getirmek için bazı malzemelere başvurdukları görüyoruz. Kullandıkları çok ince elenmiş kurşun tozu veya is, her ne kadar gözleri kuvvetli güneş ışınlarına karşı korumaktaysa da ilaveten -o zamanda moda olan- badem şekillerini de vurgulamaktaydı.
Göz kapakları için tercih edilen renk koyu yeşildi. Bunu da öğütülmüş bakır taşından elde etmekteydiler.
Dudakların kırmızılığı için ise gelincik tozları veya okra tercih edilirdi. Tırnaklar, tahmin edebileceğiniz gibi kına ile boyanırdı.
Yine bu dönemde yüzlerin beyaza boyanması modası yaygınlaşmaya başlar. Bu yönde Mısırlı hanımlar alçı, tebeşir tozu, hatta çok tehlikeli bir madde olan üstübeci (kurşun karbonat) kullanırlardı. (Beyaz yüz modası neredeyse 18. asrın sonuna kadar sürmüştü.)
Nihayet ciltlerindeki aşırı tüyleri yok etmek uğruna bal sürünmekten başka çare yoktu. (Çekilen acıları bir düşünün.)
Tüm bu yöntemlerin bizim kadınlarımız tarafından benimsendiği şüphe götürmez. Nitekim Mısır çıkışından sonra yazılan tüm kitaplarda kadınlarımızın makyajlarından bahsedilmekte, bazen de şikâyet edilmektedir4…
Daha ileri gitmeden burada bir parantez açmam lazım. Modern kozmetik sanayinde ihtilal yaptıkları belirlenen kadınlar arasında ve en başta Estée Lauder ve Helena Rubinstein’ın sayılması herhalde tesadüf değil. Binlerce yıllık bir geleneği bence genlerinde de taşıyorlardı.
Burada parantezi kapatıp daha ileri tarihlere gidelim...
Yunanlılarda makyaj sadece fahişelere mahsustu. Ancak beyaz ten çok makbul görüldüğünden bayanlar yine yüzlerine hafifçe tebeşir tozu sürerlerdi.
Orta Çağlarda -15. asra kadar diyelim- makyaj şeytanî bir yöntem kabul edilirdi. Dolayısıyla Katolik Kilisesi tarafından kesinlikle yasaklanmıştı. Ancak yine beyaz ten çekiciliğini muhafaza etmekte olduğundan belli belirsiz şekilde un sürülmesi hoş karşılanırdı.
15. asırdan sonra makyaj tekrar güç kazandı. Yoğun beyaz yüz moda olmuştu. Kraliçe 1.Elizabeth’le ilgili filmleri hatırlayın. Veya İskoç kraliçesi Mary5… Beyaz yüzün üzerine bilhassa sivilcelerin izlerini kapatmak için siyah ölü sinekler yapıştırılmaya başlandı. Görüntü hoşa gitmekteydi.
Göz ve kirpikler siyah antimuan (süper zehirli bir madde) ile süslenirdi. Tırnaklar da kırmızı renk verebilecek her türlü madde ile boyanırdı.
Gariptir ama 1789 Fransız İhtilalinden sonra makyaj yine gözden düştü. Sadece fahişeler ve kadın oyuncular boyanabilirlerdi. Ancak ufak tefek kaçamaklar dedikodu sütunlarından düşmüyordu.
Bu dönem uzun sürmedi… 19. asrın ikinci yarısından itibaren ve sentetik boyaların keşfiyle patlama yaşandı. En önemli unsur malzemelerin ciddî bir şekilde ucuzlamasıydı. Buna paralel olarak çeşitlerin çoğalması ile hanımların yaratıcılığı adeta tahrik edilmişti…
1920’lerden sonra sinemanın yaygınlaşmasına ilaveten inanılması güç ve yoğun reklam kampanyalarıyla makyajsız bir kadın düşünülemez hale geldi…
Size güzelliğin tarihçesini özetlemeye çalıştım… Değişik konu ve bakış açılarını kadın sayfasını hazırlayacaklar düşünsün.
---
1 Sadece birkaçını saymak istersek: Rahab, Deborah, Betshsabee, Jezabel, Ester…
2 Sırf bu yüzden, bazı kiliseler değişik dönemlerde Tanah’ın okutulmasını yasaklamışlardı.
3 Süleyman’ın kadınlara merakı dillere destandır. Evlendiği Mısırlı prensesten başka birçok yakın veya uzak ülkelerden (Afrika dahil) cariyeler getirtmiştir.
4 Bethsabenin banyoları ve Jezabel’in dillere destan güzelliği birçok klasik ressamların tablolarına konu olmuştur.
5 Kraliçe Mary, kurşundan yapılan beyaz boyayı bolca kullanması sonucu yüzünü feci şekilde yaralamış ve maskeyle dolaşmak zorunda kalmıştı.