“Talihsizlikler meziyetleri imtihan eder” dermiş Araplar…
Amerika ve Suudi Arabistan ilişkilerine bakınca talihsizlikten çok beceriksizlik dışında bir şey göremiyor insan… Dolaysıyla bu atasözü daha ilk kelimesinde arıza veriyor.
Geçtiğimiz hafta Suudi Arabistan ve Amerika sayesinde hepimiz bu kadar olumsuzluğun olduğu bir dünyada hiç ihtiyaç duymadığımız bir ‘ağız dalaşına’ şahit olduk…
Başta Suudi Arabistan olmak üzere petrol ihraç eden 24 ülkenin oluşturduğu OPEC Plus oluşumu, ABD’ye tedariklerinde anlaşılanın aksine üretimde kesintiler olacağını belirtti…
Biden “ilişkilerin askıya alınıp gözden geçirileceğini” söyleyince gözler Suudilere çevrildi…
Suudi Arabistan Dışişleri ise ABD’yi gerçekleri çarpıtmakla suçladı… Suudilerin açıklaması “ABD üretim kesintisini bir ay ertelememizi istedi” diyerek Biden Hükümetinin uzun vadeli değil kısa vadeli bir politikasının olduğunu ifşa etti…
Kasımda gerçekleşecek ara seçimlerin Amerikan seçmenini kazanmak konusunda kaygısı olan Biden’ın ucuz enerji tedarikiyle alakalı endişesinin onu dış politikada ciddi bir hataya sürüklemişe benziyor…
Amerika’nın Putin’in savaşını besleyen enerji krizini yok etmektense, ara seçimleri kazanma hırsı insan haklarını yok sayan Suudi Arabistan ile el sıkışmaya kadar götürüyor…
Suudiler ise Amerika’nın üretim kesinti talebinin bir ay ertelenmesi halinde ekonomilerinin ‘yara alacağını’ söylemeleri ile tartışma havada kaldı. Bir süreliğine tabii…
ABD’nin Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby
“Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı haksız savaşta bütün dünya birlik olurken, Suudi Arabistan Dışişleri istediği kadar gerçekleri çarpıtsın, biz onların bu savaşta nerede durduklarına bakıp ilişkilerimizi gözden geçireceğiz” dedi.
Bu ‘ağız dalaşı’ gündemi yoran kötü haberlerin yanında yerini aldı…
Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşa, enerji krizine yeni bir boyut ve yeni bir cephe daha eklendi…
Tabii meselenin bu kadar basit ve taze oluşmuş bir sorun olmaması göz ardı edilmiş bir gerginlik diyebiliriz…
Suudi Arabistan’ın insan hakları ihlallerini duymayan, Amerika’nın ise Suudilerin masum(!) hislerini yok sayıp İran ile nükleer anlaşmak için görüşmeler yaptığını bilmeyen sanırsam kalmadı…
Amerikalılar her ne kadar bunu ihanet olarak yorumlasa dahi Araplar, OPEC Plus oluşumunda kararı tek başına vermediklerini ve bir mutabakat sağlanmadan bu hamlenin yapılmadığını hatırlattılar.
Putin ve Muhammed Bin Salman’ın çıkarlarının örtüştüğü yerlerin en başında petrol fiyatlarının küresel olarak belirlenmesinde paylarının olduğu açık.
Putin’in petrolden gelen ‘yüklü’ paraya Ukrayna ile sürmekte olan savaşını desteklemesi için ihtiyacı var… Muhammed Bin Salman’ın ise çölde kurulacak olan ‘yeni nesil’ bir şehri inşa etmekte kullanacağı petrol geliri Suudiler için elzem.
İstikrar yerini yine menfaat için kargaşaya teslim ediyor…
Suudilerin üretim kesintisi, Avrupa Birliği’nin Rusya’dan gelecek olan yakıta koyduğu yaptırımların üzerine belirlenmesi manidar değilse ne?
Yaptırımların etkisini azaltmak veya Putin’e savaşı devam ettirmesi için kaynak sağlamaktan başka nedeni olmayan bu kesinti Amerikalıların ‘saf’ hislerini ve ‘insancıl’ politikalarını ‘hayal kırıklığına’ uğratmış olsa bile RealPolitik savunması yapan Washington’ın ‘dersini’ almışa benziyor…
Biden ve Bin Salman sürekli birbirlerine salladıkları uyarılar ve tehditleri açık açık belirtmese bile ilişkilerin ciddi bir hasar aldığı muhakkak!
Daha geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler toplantısında Rusya’nın Ukrayna’nın doğusundaki dört bölgeyi ilhak etmesini oy birliği ile kınayan Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri “Rusya’nın geri adım atması” için mutabık olduklarını açıklamışlardı.
“Hızla tırmanan enflasyonun zirve yapmasını beklemek mümkün” diyen Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) “zamlanacak benzin fiyatlarının küresel bir krize gebe” olduğunu belirtmesi beklenen bir açıklama oldu.
Görünen köy kılavuz istemez…
Putin’in Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamad Al Thani ve BAE’den Şeyh Muhammed Bin Zayed al Nahyan ile görüşmeleri kısacası ve açıkçası şu: Bu ülkelerin Amerika ile yakın ilişkileri olan fakat Rusya’ya yapılan boykot çağrılarında sessiz kalmış ülkeler olmaları… Yani ortak ekonomik çıkarlar ve arabulucu rollerine açıklar…
Tanıdık geldi mi?
Türkiye ile benzer duruşa sahipler…
Katar, Rusya ile medenî münasebetlerini sürdürmek zorunda… Hem Suriye’de devam eden diplomatik ilişkiler hem İran’da sürmekte olan nükleer anlaşmaların takibi için bağları hiçbir taraf ile kesmemek önem kazanıyor.
Amerika’nın Suudi Arabistan için eskisi gibi bir önem teşkil etmediğini görmek için müneccim olmaya gerek yok.
Yıllardır kısa vadeli kâr için insan hakları ihlallerini, Yemen’in mütemadiyen bombalanmasını, muhaliflerin kaçırılıp infaz edilmelerini görmezden gelen Amerika sözünü tutmasını beklediği ‘tarafın’ golünü yemiş oturuyor.
Yemen’de aç çocukların ölümü veya bir gazetecinin paramparça edilmesi ciddiye alınmadıysa bu hayatta neye isyan edilir ve ne ciddiye alınır?
Şüphesiz ki; Amerika-Suudi Arabistan ilişkileri ortaklıktan çok çıkar örtüşmesi için devam etti. Şimdiye dek…
Herkes kendi çıkarlarını öncelik yapınca bütün hesap şaştı tabii…
Bir Arap atasözü der ki; “Bir şey yapmak isteyen yolunu bulur, bir şey yapmak istemeyen nedenini bulur.”
Yolunu ve nedenini bulanlar diyarında menfaatlerin karanlığında boğulan bizlere ziyan eden bu çıkarlar diyarı… Sonumuz senden…