13 Kasım 2022 Pazar günü… Neve Şalom Sinagogu… Yılda bir kez gerçekleşen, her yıl katılımcı sayısı artarak katlanan Yahudi Kültürü Avrupa Günü’nün son programı “Temsili Düğün” çıkışındayız. Birazdan kapının önünde orkestra günün kapanışını Sefarad Ezgileri eşliğinde gerçekleştirecek. Uzun zamandır görüşemediğimiz birçok dostumla karşılaşma fırsatı buluyoruz. Balat’tan Galata’ya uzun bir Yahudi mirası turu sonrasında bizlere eşlik eden 60 misafirimle vedalaşıp ben de konseri izlemek üzere dışarı çıkıyorum.
Etraf hıncahınç kalabalık. Galata sokaklarında İsrailli turistlerin İbranice konuşmaları kulaklarıma çalınıyor. Bu esnada konser başlıyor. Önce ‘Los Bilbilikos’ ardından da coşkulu şarkılar, kalabalık eşliğinde keyifli dakikalar devam ediyor. Konserin ortalarına doğru eşimden telefon geliyor.
“Mois iyi misin? Beyoğlu’nda patlama olmuş, çok yaralı olduğu söyleniyor! Oralarda durmayın…” Ne olduğunu anlamaya fırsat kalmadan konser sona eriyor, sokaktaki halk ve sinagog hızlıca tahliye ediliyor. 15 Kasım 2003 Neve Şalom ve Şişli Beth İsrael Sinagoglarında yaşanan eş zamanlı terör saldırılarında hayatını kaybeden kardeşlerimizin dini anmalarını yapmaya hazırlandığımız dakikalarda aynı bölgede yine terörün o alçak yüzü maalesef bizler gibi burada olduğunu ve onunla yaşamayı öğrenmemiz gerektiğini hatırlatıyor…
Her şeyin yolunda gittiğini zannederken ani bir sessizlik. Ardından kızıl bir gökyüzü ve kaos. Terörün bana ilk hatırlattıkları hep bunlar, geçmeyen geçemeyen travmamız. Susmayan telefonlara “Ben iyiyim, turdan sonra Beyoğlu’na çıkmadım, merak etmeyin. Birazdan ayrılırım buradan!” dememe rağmen içimdeki ben durmuş filmi geri sarıp 19 yıl evveline götürüyor. Cam kırıklarıyla dolu cadde, susmayan ambülans sirenleri, feryatlar, amonyak kokusu… Geride kalan acı, korku, öfke, umutsuzluk, özgür olamama hali, güvensizlik ve daha fazlası…
“Terörle yaşamak” bir yandan tehdide karşı etkin önlemleri almak ve sürekli teyakkuzda olmak, diğer yandan da günlük yaşamı mümkün olduğu kadar aksatmadan sürdürmek demektir. Kuşkusuz bu da özel bir çaba ve cesaret gerektirir. Biz Yahudiler, hafızamızı her daim taze tuttuğumuz için maalesef toplumsal tarihimizde ‘terör’ kelimesi bizlere hiç uzak bir kavram değil. 6 Eylül 1986 günü Neve Şalom Sinagogumuzun uğradığı ilk hain saldırıyla ibadethanelerimizde tanıştığımız bu olguyla birlikte bir şekilde yaşamayı öğrendik, öğretildik. Dua etmeye giderken, sinagoga girerken veya çıkarken tetikte olmak, hızlı hareket etmek bizim gerçeklerimizden sadece birkaçı…
Aradan geçen 19 yıla rağmen acımız halen taze. Pazar günkü saldırıda vefat edenlerin hepsinin 40 yaşın altında genç kardeşlerimiz olması ve maalesef gencecik bir canın da ölenler arasında bulunması bana yine 2003’ü hatırlattı. 15 Kasım 2003’te bir melek olan arkadaşım İsrael Yoel Kohen Ülçer’i, yine anneannesi Anna ile sinagoga dua etmeye gelen sevgili Annette’i, Yona’yı, Avram’ı, Berta’yı ve tüm terör şehidi kardeşlerimizi hatırladım.
Saldırı sonrası sosyal medyanın bir süreliğine yavaşlatılması, insanları panik ve belirsizliğe sürükleyecek bilgi dezenformasyonlara engel olunabilmesi ve faillerin hızlıca yakalanabilmesi için anlaşılabilir bir durumdur. Ancak bunlar yapılırken toplumun her daim güvenlik ile özgürlükler arasındaki hassas dengeleri de iyi kollamalı, demokratik değerlerin kökünden sarsılmamasına dikkat edilmelidir. Nitekim maalesef her terör vakasında olduğu gibi maalesef geçmiş yıllardan kalan videoları sosyal medyaya sürenleri, asılsız haberler yayanları da yine üzülerek izledim. Maalesef bazı Twitter hesaplarında gördüğümüz tuhaf antisemit yorumlar gibi umarım kimse bu yaşanan acıdan bir şahsi hesap çıkarma gayretinde olmaz…
Karanlıklardan çıkabilmenin, ışığı en hızlı bulabilmenin yolu birbirimizin elini tutup beraber yürümektir. Terör şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar ve hepimizi de bolca sabır diliyorum. Bir sosyal medya hesabında okuduğum gibi “Meşrutiyet Caddesi’nden Cumhuriyet Caddesi’ne yürümek için önce İstiklal ’den geçmek gerekir. Daha önce geçtik, yine geçeceğiz!” Terörün bizden uzak olduğu, barış dolu bir gelecek dileğiyle.