Ve dört senenin sultanı geldi çattı. 2022 Dünya Kupası’nın başlamasına bir haftadan az bir süre kaldı. Bütün futbolseverlerin heyecanla beklediği maçlara, unutulmaz gollere ulaşmamıza gerçekten çok çok az kaldı. Tabii bizler Dünya Kupasını yazın, işten veya okuldan eve döndüğün zaman karpuzunu yiyip, salonun camı açık bir şekilde izlemeye alışığız. Yazılı olmayan kuraldır: Dünya Kupası Kuzey Yarımküre için yaz sezonuna denk gelen zamanda oynanır. Bu sene FIFA’nın -para fazla tatlı gelmiş olacak ki- kararıyla Dünya Kupası, kasım-aralık aylarında, Katar’da ilk defa Kuzey Yarımküre için kış mevsiminde oynanacak. Tabii ki bu da beraberinde dünyadaki bütün liglerin araya girmesine sebebiyet veriyor.
Tabii eski kupalarda, yani tabir caizse normal Dünya Kupalarına sezon biter, şampiyonlar belli olur ve oyuncular milli takımlarına giderdi. Fakat bu yıl kupa arası sezonların ortasında verildiği için, ne şampiyon belli ne de oyuncuların gelecek durumları. En somut örneği kendi ligimizden verebiliriz; Süper Lig. Bildiğiniz gibi Fenerbahçe, Dünya Kupası arasına, son maçında Giresunspor’a sürpriz bir şekilde yenilse dahi Galatasaray’ın iki puan önünde lider girdi. Jorge Jesus ve öğrencileri, ilk yarının en iyi press futbolunu oynasalar da, sezona kötü başlayan fakat sonra peşi sıra galibiyetlerle toparlayan Galatasaray’dan çok da kaçamadı. Fakat bu henüz fragman. Zira Dünya Kupası dönüşü, hocaların takımlarını nasıl hazırlayacakları, sakat oyuncuların olup olmaması gibi etmenler ligi inanılmaz etkileyecek. Bu sebepten diyebilirim ki, henüz biz şampiyonuz demek, iki takım için de çok erken. Peki az buçuk şu anki tablo nedir?
Bir kere, her şeyden önce çok uzun zaman, sonra Fenerbahçe-Galatasaray çekişmesi izlemekten gerçekten inanılmaz keyif duyuyorum. Uzun zamandır bu rekabeti unutmuştuk. Ligin en büyük iki kulübü tekrardan aramıza geldiler. Açıkçası ben bu aranın Fenerbahçe’ye yarayacağı düşüncesindeyim. Zira, Avrupa’da grubunu lider bitirmiş, üç-dört günde bir maç yapan takım, son maçında kendi evinde Giresun’a takılmışken bu ara o takıma ilaç gibi gelir. Üstelik Giresun’a yenildikten sonra Galatasaray Başakşehir’e yedi atıp ensenize yapışmışken. Fenerbahçe’nin bu mağlubiyetin yaralarını sarabilecek zamanı ve kredisi var. Oyuncularını dinlendirip, 45 günlük aradan sonra lige iyi dönerse, dönüş sonrası ilk maçı Trabzon deplasmanını kayıpsız geçecektir.
Galatasaray ise haklı olarak bu aradan en çok yakınan taraf. Tam işler yoluna girmiş, Başakşehir’e yedi atılmış; hop ara giriyor. Fakat Galatasaray şampiyonluk ateşini yaktı, Fenerbahçe ile kapışacakladır. Hatta kağıt üzerinde kadro kalitesi daha iyi. Dünya Kupası dönüşü İstanbulspor maçını zararsız atlatacaklarını bekliyorum. Tabii kupa dönüşü Mertens, Torreria ve Muslera’nın sağlıklı bir şekilde dönmeleri gerekiyor. Umarız öyle de olur. Galatasaray bana kalırsa kendini biraz geç hatırladı, fakat eninde sonunda hatırladı. Bir yarışta Galatasaray varsa, her zaman ihtimal vardır.
Bana, şu anda ipi göğüslemeye daha yakın taraf, oynadığı futboldan ötürü Fenerbahçe geliyor. Her takıma göre ayrı taktik çıkaran ligimizdeki tek hoca Jorge Jesus. Fakat daha önce de hep bahsettiğim gibi, Fenerbahçe’nin en büyük düşmanı kendi taraftarı. Bir mağlubiyette her şeyin bittiğini idda eden kitle… Futbol takımları yenilir, bu aşırı doğal bir durumdur. Uyandırayom, takımınız lider…