Alışık olmadığımız şekilde kış aylarında gerçekleşen Dünya Kupası, geçen hafta başladı. Katar’da oynanan maçlar bir kesim tarafından takip etmeye değer bulunmasa da her kıtadan 32 ülkeyi bir araya getiren futbolun zirvesi Dünya Kupası tüm hızıyla devam ediyor.
Rüşvet iddiaları, statlara gitmesi için ücret teklif edilen taraftarlar olduğu dedikoduları, statlar dolmadığı için biletsiz seyircilerin içeri alındığı haberleri gölgesinde saha içinde neler yaşanıyor peki?
Yarı Otomatik Ofsayt Teknolojisi
Gol teknolojisi ve VAR gibi teknolojilerin yanında artık Yarı Otomatik Ofsayt Teknolojisi de girdi hayatımıza. VAR uygulamasında önemli iki kriter olan topun ayaktan çıktığı an ve oyuncuların kaleye en yakın noktaları manuel olarak işaretleniyordu. Yarı Otomatik Ofsayt Teknolojisinde ise bu noktalar otomatik belirleniyor ve topun içerisindeki çip ile doğru an yakalanıyor. 12 kamera futbolcuların 29 noktasını takip ediyor ve saniyede 50 görüntü alabiliyor. Bu sistem ile hem hataların daha da azaltılması hem de sonucun daha çabuk ulaşılması hedefleniyor.
Bu sistemde benim dikkatimi çeken bir başka nokta ise; VAR’da savunma oyuncusunun ayağı referans alınırken, bu sistemde kolun topla oynanabilecek kısmı olan omzun biraz aşağısı referans alınıyor. Bu sistem de belki eleştiri ile karşılaşabilir ama şimdilik daha iyi sonuç veriyor gibi görünüyor.
Uzun Uzatma Dakikaları
Bu Dünya Kupası’nda dikkatimi çeken başka bir nokta ise uzun uzatma dakikaları. Özellikle grupların ilk hafta maçlarında hem ilk yarı hem ikinci yarılarına 9-10 dakikalık uzatmalar eklendi. FIFA Hakem Komitesi Başkanı Pierluigi Collina, hakemlere topun oyunda olmadığı her anı uzatmaya dahil etmeleri talimatı verdiğini belirtti. Örneğin bir gol olduğunda bile sevinçler nedeniyle oyunun en az bir dakika durduğunu iletti. VAR kontrolleri, sakatlıklar, oyuncu değişiklikleri, taç ve aut atışı gibi nedenler de bu uzatma dakikalarına artık dahil ediliyor. İki yarıda da 10’ar dakika uzatma verildiğinde, 90 dakikanın üstüne bir 20 dakika daha eklenmiş oluyor.
Kaybedilen zamanın tekrar oyun oynanan vakte dahil edilmesi fikri doğru bir yaklaşım. Ancak yöntem konusunda endişelerim var. Öncelikle o zamanı maçın sonuna eklemiş olsanız da maç içerisinde o süre çalınmış oluyor. İkincisi de aynı standardı her hakem tutturamayabiliyor. Örneğin İspanya – Almanya maçında ikinci yarının sonuna altı dakika ilave edildi. O altı dakika içerisinde oyun durmuş olmasına rağmen hakem maçı 5:48’de bitirdi. Basketbol gibi, topun oyunda olmadığı zaman sürenin durdurulması bana göre daha uygun bir yöntem olur. Bu yöntem biraz daha radikal belki ancak 120 dakika içerisinde topun oyunda uzun süre olmadığı bir senaryodan daha çok ilgi çeker diye düşünüyorum.
Gol Özlemi
Şu ana kadar oynanan maçların çoğunda gol özlemi dikkat çekti. Turnuvalarda gruptan çıkma adına takımların daha korumacı olması alışık olduğumuz bir konu zaten. Ancak birçok maçın 0-0 veya 1-0 bitmesi taraftarlar adına biraz üzücü oluyor. 6-2, 7-0 ve 4-1 gibi skorlar da elde edilmiş olmasına rağmen, seyirciler daha fazla gol ve çekişme istiyor. 3-2 biten Portekiz-Gana veya 3-3 biten Kamerun-Sırbistan karşılaşmaları gibi hem golün hem çekişmenin yüksek olduğu maçlar ise benim favorim. İzlerken hem heyecan duyuyorsunuz hem de futbolun meyvesi golü de yaşama imkanı buluyorsunuz.
Messi ve Ronaldo
Futbolun iki süper yıldızı adına bu turnuva Dünya Kupası’na ulaşabilmek için muhtemelen son şans. Sayısız başarı tatmış ancak ülkesi Arjantin ile Dünya Kupası’na erişememiş Lionel Messi ve turnuva başlamadan hemen önce Manchester United ile sözleşmesi feshedilmiş, şu anda kulüpsüz olan Cristiano Ronaldo. Arjantin ilk maçında mağlup olup “Acaba yine hüsran mı yaşayacaklar?” derken ikinci maçında Meksika’yı Messi’nin kilidi açan golü ile mağlup edip rahat bir nefes aldı. Maradona ile yapılan kıyaslamalardaki ilk argüman olan Dünya Kupası getiremedi savını bakalım çürütebilecek mi Paris St.Germain’li yıldız?
Portekiz ise zorlansa da ilk maçında Gana’yı mağlup etti ve sonraki turlara göz kırptı. Şu anda hangi kulübe transfer olacağını değil Dünya Kupası’nı düşündüğünü net bir şekilde gösteren Cristiano Ronaldo ise takım arkadaşları ile bakalım nereye kadar gidebilecek?
Kalan maçlarda umarım seyir zevki ve taktiksel yaklaşımlar açısından keyifli bir futbol ve bol gol izleriz. Hak eden ülke Dünya Kupası’nı kazansın.