Recep İvedik filmlerinin çoğunu geçmişte izledim. Birincisi zaten vizyona girdiğinde Türkiye’nin en çok izlenen filmi olduğundan, ikincisinde bir arkadaşım oynadığı için meraktan, üçüncüsünü de bir nevi alışkanlıktan… Sonra özel bir sebep olmadan Recep İvedik serisini seyretmem seyrekleşti, esprilerin biraz tekrara düştüğünü düşündüm, dijital platformlar çıktı, sinemaya gitmeler azaldı derken seyredemediğim iki Recep İvedik filmi oldu. Geçtiğimiz hafta Disney+ dijital platformunda yayınlanmaya başlayan Recep İvedik 7’yi konusundan ve evimin konforunda seyredebilme olanağından dolayı pazar günü izledim.
***
Normalde “güldürürken düşündüren” konseptini sevmem. Komedi kategorisindeki bir dizi veya filmin güldürürken çok da mantık aramamasını, kafa boşaltmasını ve zaten fazlasıyla sorumluluk sahibi hayatımızda ders vermemesini yeğlerim. O anda fazla düşünmek istemem, sadece gülmek isterim çünkü ertesi gün iş, okul, aile, özel her türlü sorumluluk devam edecektir. Komedi film ve dizileri mümkünse düşündürmeden güldürsün derim. Tabii ki bu sadece komedi dizileri seyrediyorum anlamına gelmez, gerçek konulara dayalı filmlere, kitaplardan uyarlanmış dizilere de bayılırım. Ağladığım, üzüldüğüm, düşündüğüm beğenerek izlediğim filmler de çok olur. Sözüm sadece komedi dizi ve filmleri için geçerli. Anne tipi çikolatalı zebra kek ısmarlarsam karabuğday unundan yapılma stevyalı, ham kakaolu, Hindistan cevizi unundan yapılma yalancı kek topları çıkmasın isterim.
***
İstisna olarak, Recep İvedik 7’de verilen mesajlar ve düşündürdükleri hoşuma gitti. Film yapılan büyük otel, tatil köyü inşaatlarının köyleri nasıl bitirdiklerini, köylüleri aslında hiç düşünmediklerini, arsalara çok ucuza konduklarını işliyor. Arsaları aldıktan sonra köylülerin aslında hayatının iyi anlamda değişmeyeceğini, köylerin yok olmaya yüz tutacağını anlatıyor. Sosyal medyanın gücünü de işliyor. Sosyal medyanın günümüzde yazılı basının izin verdiğinden daha fazlasını organik olarak aktardığını, çok daha fazla izleyiciye ulaştığını, gerçek hikayeler ve gerçek insanlarla takipçilerin aslında duygusal bir bağ kurduğunu da gösteriyor. Ülkemizde doğal güzelliklerin yıkılarak dev inşaatlarla kaplanması büyük bir sorun, yeşil bitiyor, çevre kirleniyor dolayısıyla doğa bitiyor. Bunun Recep İvedik gibi geniş kitlelere uzanan bir film serisinde işlenmesi hoşuma gitti. Makyavelist inşaat patronları, köylülerin kandırılması gibi konuları komediyle harmanlayıp işleyen Recep İvedik 7’nin bu konuda bir duyarlılık, farkındalık yaratacağına eminim. Belki de -konusuna göre- güldürürken düşündürmek gerekli olabiliyor. Seyretmeyi düşünenler için daha fazla anlatıp filmi bozmayacağım, nitekim anlattıklarımın çoğu fragmanlarda da var. Sorumluluk sahibi bir İvedik’in dijital platformda yer alması da hoşuma gitti. Artık İvedik sadece turuncu gömlek ve kaba esprilerden ibaret değil. Doğayı korumak, arsa sahiplerini bilinçlendirmek için kaç kişiye ulaşabilse kar. Merak edenler için küfür oranı da sinemadaki dönemine göre biraz azalmış ama tabii ki İvedik İvedikliğini yapıyor. Zaten izleyici rekorları kırmasının bir nevi sebebi de o değil mi?