2022’nin son virajına giriyoruz. Ne de çabuk geçti koca yıl? Adeta yokuş aşağı yuvarlanan varil misali hızla indik en diplere ve kirlettik önümüze açılan beyaz sayfaları. Çok hazin… Hazinden öte isyan ettirici bir durum bu… Nereye dönseniz, hangi taşı kaldırsanız, insanı iyimserlikten uzaklara savuran olaylar okuyor, duyuyor, görüyoruz.
Sosyal medya tam bir kavga alanı olmuş çoktandır. Her şeyde kavga arayanların beslendikleri verimli bir ortam, özellikle Twitter. İnanılır gibi değil. O ana dek saygınlığından kuşku duymayacağınız isimler dahi genelin akışına kaptırıveriyorlar kendilerini. Kamuoyunun her konuda bölünmüş olma hali, başlıklara taraf olanların sıklıkla konusuna veya muhatabına göre mevzi değiştirmelerine rağmen, birbirlerine yazdıklarını, yakıştırdıklarını okumak bana ağır geliyor desem yalan olmaz.
Spordaki başarının yetmemesi, başarısızlığın üslupsuz bir şekilde lanetlenmesinden başlayarak, sağlıktaki aşı konusu dâhil, inanç, duygu ve düşünce, yaşam şekli, kimlik üzerinden yapılan saldırılar artık ötekileştirmeden çok daha ileri gitmiş durumda. Sosyal medyada yazarken takınılan küstahça tavrın, karşı karşıya gelindiğinde yerini daha mülayim bir davranışa bıraktığı da tam bir hayal bana göre. Kentsel yaşantının kendini su yüzüne vurduğu ortak alan trafik bu tespitimi kanıtlar nitelikte. Bunun gündelik koşuşturma içinde, insanda oluşturduğu tahribatı düşünmek dahi, uzun zamandır bu konuda detoks hayatı yaşayan benim için zül.
İşin ilginci durumun dünya geneli için de bir gerçeklik ifade etmeye başlaması. Devlet mekanizmaları adeta varlıklarını adamış olmaları gereken halkların iniltilerine kulaklarını tıkamış durumdalar. Gelişmiş ülkeler de bu durumdan nasiplerini alıyorlar.
İngilizler Brexit’in getirmiş olduğu olumsuzluklardan kendilerini kurtarabilmiş değiller. Kısa süre içinde üçüncü başbakanları görevde… Almanya’nın, özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan süreci ne kadar başarı ile yönettiği konusu var. Benzer gerilimler ultra milliyetçi kadroların iktidara geldiği İtalya’da, yeni hükümeti kurma sürecinin sallantılı geçtiği İsrail’de de yok değil. ABD ise halen Trump dönemini atlatmaya çalışıyor. Kanada’da kitapçılarda gördüğüm bu dönemle ilgili kaleme alınmış eserlerin sayısı azımsanmayacak miktarda. Capitol Hill hadisesi arkası dönülerek yürüyüp gidilecek bir olay değil Amerikan kamuoyu nezdinde.
Kanada ilk olarak 2022 Şubat’ında, COVID-19 önlemlerini protesto etmek üzere Ottawa’daki federal parlamento yerleşkesini ablukaya alarak başlatılan eylemlerle bir ‘yeni’ ile karşılaştı. Demokratik hak olarak görülen protestoların kamu düzenini nasıl bozabileceğinin, nispeten uyum içinde yaşayan bir toplumun, yeri gelince birbirine nasıl da yan gözle bakabileceğinin bir örneği yaşandı. Buradakilerin alışık olmadıkları komplo teorileri de dolaştı dilden dile.
Ne kadarı doğru ne kadarı yanlıştı? Veya mesele nasıl bir anda gündemden düştü? Belli değil… Şu anda, bu sokaktaki adamın problemi de değil artık. Düzgün geliri olanlar 2023, hatta 2024 tatil programlarını düşünmekle meşgul… Düzgün geliri olmayanlar ise planlarını daha mütevazı tutuyorlar. Ama her şeye rağmen plan yapabilme durumu halen var. Buradakilerin bunun nasıl bir ayrıcalık olduğunun farkında olmamaları ise, onlara izah edilebilecek bir şey olmaktan çok uzak.
Tabii fiyatların artma eğiliminde olması, yükselmiş enflasyona karşı faizlerin de benzer bir trend izlemesi, konut fiyatlarının yılın ilk yarısında anormal artışlar göstermesi ve buna rağmen vahşi bir talep ile karşılaşması not edilmesi gereken haller oldu.
En korkulan pandemi koşulların hortlaması, yeniden kapanma ve bunun getireceği sosyal ekonomik zorluklar olsa gerek. Kanada, çalışanlarını, emeklilerini, küçük işletme sahiplerini, şirketlerini COVID-19 zamanında en çok destekleyen ülkelerden biri oldu. Ülke ekonomisi böylesi bir destek ihtiyacını bir kez daha karşılayabilir mi? Bilemiyorum.
2023 geldi çattı… “Gelen gideni aratır” iyi bilinen bir tabirdir. Öyle umarım ki öyle olmaz. İklim konusu, mülteci sorunu, bir türlü sıfırlanamayan pandemi, dünyayı her an ateşe sürükleme potansiyeli bulunan bölgesel savaşlar ve anlaşmazlıklar, devletler topluluğunun sağduyusu ve uyumlu davranışları ile hız keser, dizginlenemeyen hallerinden vazgeçer…