Vayeşev peraşası Yaakov’un babasının yaşadığı Kenaan topraklarında yerleştiğini bildirmesiyle başlar. İlk olarak göze çarpan fazlalık Yitshak’ın zaten Erets Kenaan’da yaşadığının bilinmesine rağmen bunun tekrar ifade edilmesidir. Tora Yaakov’un babasının yaşadığı yerlerde yerleşmesini vurgulamak suretiyle bizlere ne anlatmak istemiştir:
Bununla ilgili ilk açıklama Midraş kaynaklarının oldukça ilginç bir yaklaşımını sunar: “Bikeş Yaakov leşev beşalva miyad kafats alav rogzo şel Yosef/ Yaakov huzur içinde yaşamayı arzu etmiştir ama hemen su yüzüne Yosef ile ilgili sıkıntılar çıkmıştır.” Midraş’a göre Yaakov bunca yıl süren zorluk ve sınavlardan sonra huzur ve dinginliğin tadını çıkarmayı umar. Ancak umduğu gerçekleşmez. Hayatı sakinleşir sakinleşmez Yosef’in kardeşleri tarafından köle olarak satılmasıyla ilgili trajik olaylar birbiri ardına patlak vermeye başlar. Yaakov neden huzurlu bir yaşam sürememiştir? Böyle bir arzuda nasıl bir yanlışlık vardır sorusunun yanıtını aramaya çalışalım.
Bazı Tora açıklayıcıları Midraş’ın bu yaklaşımını Vayişlah peraşasındaki bir duruma bağlarlar. Yaakov, Esav’ın kendisine doğru dört yüz kişi ile geldiğini duyunca korkar. Aslında temelde Yaakov’un gerek fiziksel gerekse manevi olarak Esav’dan korkacak bir şeyi yoktur. Ancak Esav’ın gerçekleştirdiği ve Yaakov’un yapamadığı iki mitsvanın değerinden Yaakov ürker. Esav anne baba saygısı konusunda çok hassastır ve bu mitsvayı yerine getirmektedir. Esav aynı zamanda Erets Yisrael’de yaşamaktadır. Yaakov ise yirmi iki yıl boyunca bu iki mitsvayı yerine getirememiştir. Yaakov’un korkusu bu iki mitsvanın Esav tarafından yerine getirilmesinin zehutudur.
Şimdi Yaakov Erets Yisrael’e dönmüştür ve bu iki mitsvayı da rahatlıkla yapabilme şansına sahiptir. Babasına yakın olarak ona saygısını ifade edebilme ve elbette ki Erets Yisrael’de yaşayabilme şansına sahiptir. İşte babasının yaşadığı yerde yaşamasının Tora tarafından anılmasının sebebi bu iki mitsvayı yerine getirebilecek potansiyeli yakalamasının zikredilmesi olarak açıklanabilir. Yaakov artık kardeşinden korkmadan da yaşayabilir. Çünkü kardeşinin zehutuna o da erişebilmiştir.
Ancak Yaakov bu arzusuna ulaşamaz. Kardeşler arasında meydana gelen sürtüşme sonucunda Yosef’in satılması ve yirmi iki sene sürecek ayrılıkla ilgili olarak süreç başlar. Yaakov huzur bulmak yerine derin bir yasın içinde kendini bulur. En büyük mitsvaların erdemi bile birbirimizle savaştığımız ve iç çekişmelerle zaman kaybettiğimizde bizleri korumaya yeterli değildir. Birbirimizle savaştığımız ve mücadele ettiğimiz sürece mitsvot dediğimiz iyi edimlerin bizlere sağlayacağı yararlı kazanımları kazanmamız mümkün değildir.
‘Mihtav MeEliyau’ kitabının yazarı olan Rabi Eliyau Dessler dört büyük sürgünün sebebi olarak dört farklı yanlışın görüldüğünü öğretir. Defalarca yinelediğimiz gibi birinci Bet Amikdaş üç büyük günah dediğimiz putperestlik, zina ve suçsuz kanı dökmek nedeniyle yıkılmıştır. Bundan dolayı Tanrı Bene Yisrael’in üç krallığın; Babil, Pers ve Yunan krallıklarının egemenliği altına girmesini sağlamıştır. Rav Dessler'in gösterdiği gibi, bu imparatorlukların her biri bu üç büyük günahtan birini içerir. Yahudiler, bu toplumların baskılarına direnerek ve bu ağır ihlallerden kaçınarak günahlarını düzeltmek için kendilerini bu krallıkların istilasına uğramış ve onların boyunduruğu altına girmiş olarak bulurlar.
İkinci Bet Amikdaş ise bilindiği gibi sebepsiz nefret dediğimiz ‘sinat hinam’ nedeniyle yıkılmıştır. Bu yüzden Yahudi halkına karşı nefret ve küçümseme ile karakterize edilen Edom yani Esav’ın nesilleri tarafından sürgüne gönderilmişlerdir. Yüzyıllar boyunca, Yahudiler, onlara karşı irrasyonel bir nefretten kaynaklanan birçok farklı biçimde düşmanlığa katlanmak zorunda kalırlar. Günümüzde bile devam eden acı ve zor sürgün koşullarında hedefimiz nefret sergileyenler arasında yaşamamıza rağmen kardeşlerimize barışçıl ve sevgiyle yaklaşarak sebepsiz nefretin neden olduğu bozukluğu düzeltmek olmalıydı. Bunu biri demircinin diğeri ise kuyumcunun örsleri arasındaki tartışmaya benzetmek mümkündür. Kuyumcunun kullandığı altın örs, demircinin kullandığı demir örse dönerek, “Demir çekiç sana çarptığında neden benim çıkardığım sesten çok daha yüksek bir ses çıkarıyorsun?” diye sorar. Demircinin örsü, “Ben demirden yapılmışım ve bu yüzden bana bir demir çekiç vurduğunda, senden daha yüksek sesle bağırırım. Kardeşler birbirine zarar verdiğinde durum çok daha acı verici olur” diye yanıtlar.
Ne mutlu ki bizler pek çok mitsvot gerçekleştirip birçok meziyet kazanma şansına sahibiz. Ama unutmayalım ki, kendi aramızda savaşırsak, birbirimizle geçinemediğimiz zaman bu erdemi kaybederiz. Gelin tüm kardeşlerimize sevgi ve saygı duyarak bu acı sürgünü sona erdirmek için çalışalım, bizi çok uzun süredir rahatsız eden Sinat Hinam belasına bir kez ve kesin olarak son verelim.