Hanuka Bayramı’nın kurallarını öğreten Rabi Yosef Karo, Bet Yosef kitabında Hanuka’nın birinci gecesinin yağ mucizesine dâhil olmadığını belirtir. Gerçekten de birinci gece yağla ilgili bir mucize yoktur. Mucize diğer akşamlar bir günlük yağın hâlâ yanması üzerinedir. O halde birinci gece kutladığımız olay nedir?
Bilindiği gibi Tora’da 613 mitsva vardır. Bu mitsvalara Allel okunması, Şabat mumlarının yakılması, Purim ve Hanuka ve benzerleri gibi yedi Rabinik mitsva da eklenince bulunan sayı 620’dir. 620 ‘Keter’ yani taç sözcüğünün gematria yani sayısal değerine eşittir. Her mitsva bir pırlantadır ve bir pırlantası dahi eksik olan bir taç gerçek anlamda taç değildir. Rabinik mitsvalara en son eklenen mitsva, kraliyet tacını tamamlayan mitsva da Hanuka mitsvasıdır. Saaadya Gaon bütün emirlerin aslında On Emir’de yazılı olduğunu belirtir. Her harf bir sayıya denk gelir. On Emir’de yer alan harflerin sayısı da 620’dir. Kısacası Hanuka’nın ilk gecesi kraliyet tacının tamamlanmasını kutluyoruz.
Rabi Yaakov Hillel bir konuşmasında şöyle bir örnek verir: Kralın biri hazinesindeki mücevherleri parçalar ve bunları sahilde kuma gömer. Bu parçaları bulup mücevheri tamamlayacak kişiye de bu mücevheri vaat eder. Kimileri bu duyuruyu dikkate alırken, kimileri de umursamaz. Çünkü bu ciddi anlamda bir çaba gerektirmektedir. Bu çabayı harcamak istemeyenler bu mücevherden mahrum kalmayı göze alır. Benzer şekilde Tanrı da mitsvaları yapmamız karşılığında o taca ulaşmamızı vaat etmektedir. Kimimiz bu çağrıya kulak verirken kimimiz pek fazla dikkat etmemekteyiz. Mitsvaların da yapılması bir istek ve çaba gerektirir. Pirke Avot’un beşinci bölümünü tamamlayan Mişna, çaba ne kadar fazlaysa kazancın da o denli değerli olacağını öğretmektedir.
Hanuka Bayramı’nda yer alan iki mucize de bir çaba sonucu hayata geçmiştir. Askeri anlamdaki zafer, gösterilen çabanın ve bu uğurda hayatını feda edenlerin bir sonucudur. Yağ mucizesi de zor durumlarda saf olmayan yağla dahi yakılabilen Menora’nın saf olmayan yağla yakılmasına razı olmayanların gerçek saf zeytinyağı bulmak için gösterdikleri aramaların bir sonucu olarak karşımıza çıkmıştır. Onlar ‘olmasa da olur’ sözüne değer vermeyerek mitsvanın mükemmel şekilde yerine gelmesi için çaba gösterenlerdir. Çünkü bu ve benzeri söylemler her çağda Yahudilik adına bir tehlikedir.
Günümüzde Tora ve mitsvalar söz konusu olunca “Olmasa da olur” veya “Bu zamanda bu kadar da olur mu?” söylemlerinin ne kadar anlamsız ancak bir o kadar da tehlikeli olduğunu görmemezlikten gelmek gelecek adına filizlenen umutları bugünden tüketmek demektir. Günümüzde içinde bulunduğumuz durum ne yazık ki bu söyleneni destekler niteliktedir.
Bu duruma gelmek için “Ne yaptık ki?” diye sorabiliriz. Aslında hiçbir şey yapmadık. Sahiplenirken çocuklarımızı kefil gösterdiğimiz Tora’yı öğrenmedik ve öğretmedik. Yapacağız ve dinleyeceğiz dediğimiz mitsvaları uygulamadık, uygulasak da hakkını vermedik, umursamadık, önemsemedik. Çocuklarımıza rehber olmamız gerekirken yabancı kültürlerin rehberliğine izin verdik, onların yanlış olan karışık evlilikler yapmasına neden olarak kendi geleceğimizi yok etmek yolunda dev adımlar attık. Kendimizle, benliğimizle, sahip olduğumuz Yahudi yaşam tarzıyla gurur duyacağımıza farklı görünmeye çalıştık, farklılaştık, sahip olduklarımızı küçümsedik, uygulamak isteyenleri engelledik, hor gördük.
Doğrudur. Birçok yanlış yaptık. Ama bizler iki bin yıldır umudunu yitirmeyen bir toplumuz. Zamanında “Od lo avda tikvatenu” diyen şair bu sözü elbette ki boş yere kullanmamıştır. Gelin birkaç adım atalım. Hanuka Bayramı’nı kutladığımız bu günlerde Hanukiya’nın ışığının bizlere verdiği mesajı doğru algılamak suretiyle kalplerimizi Tora ışığı ile aydınlatalım. Geleceğimizi doğru adımlar atarak kuralım. Birliğimizi bozmayalım bozmak isteyenlere de izin vermeyelim.
Gerekli olan cesaret Tora’da Moşe Rabenu’nun da söylediği gibi çok uzaklarda; denizlerin ötesinde veya göklerde değildir. Çok yakınımızda kalbimizin derinliklerinde bir kıvılcımla gizlidir. O kıvılcım da Tora’dan başkası değildir.