25 Aralık Pazar günü Türk Yahudi Toplumu’nun 14 vakfının seçimleri gerçekleşti. Seçimler, uzaktan bakıldığında, Çanakkale Mekor Hayim Vakfı dışında diğer tüm vakıfların seçime tek aday listeyle gitmesi nedeniyle çekişmesiz ve genel isimlerin aynı olması ile de ‘aynı tas aynı hamam’ havasını vermekteydi.
Ancak listelere dikkatlice bakan ve toplumumuzu tanıyan biri uzun yıllar sonra, mevcut isimlerin yanında toplumumuz gönüllülerinden yeni isimlerin de vakıf yönetimlerinde yer aldığını görebilecek. Vakıf seçimleri öncesi kimi farklı azınlık toplumu vakfının listelerinin kıyasıya rekabetini sosyal medyada izleyen, gençlerin ön planda olmasını arzu eden biri olarak kimi sinagog vakıflarımızda artık bayrağı devretmesi gereken bazı ağabeylerimizin inatla devam ettiklerini görmek ise tam bir hayal kırıklığıydı. Öte yandan, 14 değişik vakfın bu zor dönemde ve sonrasında uyum içinde çalışması, toplumumuz için umut vermekte...
Toplumun küçük bir kesiminin seçimlere katılması, dışardan bakıldığında her vakıfta sanki tek aday listeyle gidilmesi, oy kullanan toplum bireyi sayısı, bir yandan uyum ve ahenk gibi okunabilirken öte yandan ise azalmışlığımızın sayılara yansıyan bir göstergesiydi.
Dilerim bu seçimler ve vakıf yönetimlerine yeni katılan kardeşlerimiz sinagog vakıflarımızın yönetimlerinde yeniliklere vesile olsun.
Anlamı Beth Knesset yani toplanma mekanı da olan sinagoglarımızın bazılarının mütevazi Şabat seudaları yerine kahvaltılar ve döner partileriyle sinagoglarını doldurmaya ve o bölgede oturmayan toplum bireylerinden de adam toplamaya çalışması son derece üzücü ve düşündürücüdür. Ayrıca bağışçıların kendi inisiyatifi dışında yapıldığında bu tarz ikramlar mekanlarımızın kutsiyeti ile bağdaşmamaktadır. Bir taraftan artık cemaat bireylerimizin yaşamadığı semtlerdeki sinagogları yaşatmak amacı, öte yandan ise sırf o sinagogları açmak gayesiyle toplumun kaynaklarıyla farklı bölgelerden servisle cemaatini sinagoga Şabat günü taşımak ise Şabat’ın ruhu ile çelişmektedir. Gelecekte sinagoglarımızı yaşatmak ortak gayemiz olsa da bu gibi gerçeklerimizle de samimice yüzleşmemiz gerekecektir.
Sinagoglarımızın fiziksel şartlarının yanında entelektüel ve ruhani düzeyini de yükseltmenin yeni vakıf yönetimleriyle ön planda olması gerektiğine inanıyorum. Gençlerimizin sinagoglarımızı ilham verici bir mekan olarak görebilmesi ve hafta arası toplantılarına da katılabilmesi ancak bu tip etkinliklerle mümkün olabilir.
Öte yandan Göktürk’te oturan bir toplum bireyi olarak, bu toplumun büyüyen genç cemaati ve sinagog vakfını temsilen, tüm hizmetleri fiziki zorluklara rağmen eşit olarak alırken, Ortaköy’deki veya Yeniköy ya da Kuzguncuk Vakıfları’nın daha fazla olan imkanlarını diğer vakıflarımızı ve toplumumuzu desteklemek için kullanmalarının bize yakışacağına inanıyorum. Sinagog vakıflarına farklı vesilelerle bağış yapan kardeşlerimiz eminim ki bu desteklerini tek bir sinagog vakfı için değil, tüm toplumumuza yapmaktalar. Sayıca azalan ve desteğe her geçen gün daha da ihtiyaç duyacak toplumumuzda tek bir vakfımızın başarıları ile ön plana çıkması değil, ‘Biz’ olarak nereye gittiğimiz önemlidir.
Sinagog vakıflarımızın nerede olursa olsun o semtteki kardeşlerimizin gelir düzeyinden bağımsız tüm toplum bireylerimize eşit mesafede hizmet sunmaları gerektiğine inanıyorum. Üyelerin yükümlülüklerini önceden ve değişmeyecek şekilde bilmeleri yanlış anlamaları da ortadan kaldıracaktır.
Geçtiğimiz haftalarda yabancı misafirlerimle Ortaköy’de, 17. yüzyılın önemli Kabalist hahamlarından Rav Naftali Katz Akohen’in mezarını ziyaret ettik. Hafta arası özel açılmakta olan bu mezarlığı ziyarete bağış toplanmasını anlayabilmekle birlikte, görevlinin çıkarken yolumuzu kesercesine “Şimdi de bana bahşiş verecekler!” diye diretmesi, hatta bunu vakıf yetkisiyle yaptığını söylemesi son derece düşündürücüydü. Vakıflarımız ancak bizler varsak varolabilirler.
Vakıf yönetimlerimizde ihtiyaçlı kardeşlerimizle düzenli iletişimde kalabilecek, kimseyi çemberin dışında bırakmadan onlara dokunabilecek bir sistem olabilir mi? Gençlerimizin doğru yönlendirmelerle ve profesyonel yaşamlarına da uyumlu bir şekilde görev almaları nasıl sağlanabilir?
İçinden geçtiğimiz olağan dışı zor dönemlerde, seçim yapılamadığı zamanlarda, binbir fedakarlıkla, ailelerinden ve sevdiklerinden aldıkları zamanı topluma adayan, seçim sürecinin kusursuz gerçekleşmesini sağlayan onlarca gönüllümüze gönül dolusu teşekkürlerimizle… Seçimlerin hepimize hayırlı olması dileklerimizle…