Bu hafta biraz bize, biraz çocuklara, biraz da gençlere yine kitap önerilerim var. Ne de olsa hâlâ kitap okuyan, bu güzel alışkanlığı geliştiren çocuklarımız var, etraflarındaki bütün cazibelere ve bütün o teknolojik uyaranlara rağmen…
Bizimse kitaplara sığınmaya ihtiyacımız var. Gündemin yoğunluğundan, kışın soğuğundan, hayatın karmaşasından kaçmak için bizi güldürecek, düşündürecek, bize bir şeyler katacak kitaplara.
1.Çocukların becerilerini esnek hale getirmek için bir öneri:
Dr. Şirin Seçkin ve Dr. Alper Hasanoğlu’ nun kaleme aldıkları ‘Çocukta Rezilyans’ adlı kitabın adındaki terminolojiye aldanmayın, çok kolay okunan, nefis bir yardımcı kitap anne babalar için…
“Rezilyans, olumsuzluklara karşı hazırlıklı olma, stres ve travmayla başa çıkabilme, zor koşullara uyum sağlama, yıkıcı deneyimlerden bir şeyler öğrenerek onlarla başa çıkma ve gelişme kapasitesi” demekmiş.
Böyle açıklıyor kitap, başlığında saklı olanı. Bu beceriyi geliştirebilen çocukların, ömür boyu mutlu, girişimci, kendine yeten, kendiyle barışık ve başarılarından haz alan bireyler olabildiği yazıyor.
Çocuk yetiştirmek başlı başına bir sanat… Hele bugünkü zor, karmaşık ve bir o kadar da tehlikelerle dolu dünyada! İstiyoruz ki onlar mutlu, sağlıklı, başarılı ve şahane olsunlar. Ama neye ve kime göre bu şahanelik? Mutluluk bizim tanımımızla mı sınırlı kalıyor, yoksa onunla ortak bir paydada buluşabiliyor muyuz onu yetiştirirken? Bize bu yolculukta neler düşüyor, sorusunun cevabını duru bir Türkçeyle bulabileceğiniz çok güzel bir çalışma...
2.İyi bir taraftar olmanın temeli:
Fenerbahçelilere:
“Geride oğlum vardı nasılsa. Şu Fenerliler, ‘Herkes Fenerbahçeli doğar, sonra diğer takımlara geçerler’ demezler miydi?... İşte kızım o evrimi yapamamış ve Fener’de kalmıştı. Ama inanıyordum ki benim aslan oğlum, aslan gibi Galatasaraylı olacaktı ve bu zavallı ba-basının yüzünü kara çıkarmayacaktı. Fethedilmeyen tek kalem, son umudum Güçlü’ydü artık…
Ağız dolusu gülmeli çocuklar! Aynı noktada buluştukları Büyükler kadar…”
Galatasaraylılara:
“Böyle diyor Canan Tan, kitabın ön sözünde. Mizah öyküleriyle her yaştan insana hitap ettiğini anlatmak için. Gerçek bir Fenerbahçelinin, millî maç söz konusu olduğunda, fanatik bir Galatasaraylıya dönüşebilmesi…Bilgisayarda tavla oynamakla işe başlayan, kısa sürede tam bir internet kurdu olan anneanne… 23 Nisan’ın sıra dışı, ateş topu gibi bir belediye başkanı…Televizyonlardaki yarışma programlarına katılan aileler, canlı yayın sürprizleri…
Salatalığı bile dört taksitle alanlar… ‘Gülmeye, gülmeye, gülmeye geldik!!!’ diyen herkes için…”
Beşiktaşlılara:
“19 Mayıs’ın, Türk gençliğine Beşiktaş’ın bir armağanı olduğunu biliyor muydunuz?
Karakartal sözünün nereden geldiğini?.. Kulübün kuruluş renklerinin kırmızı beyazken, neden siyah beyaza dönüştüğünü?..
Beşiktaş Beşlemesi bölümündeki espri yüklü beş öyküde bunların yanıtlarını bulacaksınız.
Annesi Fenerbahçeli, babası Galatasaraylı iki kardeşin, dayılarının çabalarıyla Beşiktaşlı oluşları… Beraber gidilen ilk maçın heyecanı, rakip takımın tribününden izlenen karşılaşma…
Yazlık Serüvenleri bölümünde ise yazlık bir siteden eğlenceli öyküler var. Sitenin afacanı Efecan’ın şirin yaramazlıkları, paylaşılamayan babalar, ‘Evlenmek istemiyorum!’ diye haykıran bıcırıklar… Bu kitabı okumak için Beşiktaşlı olmak gerekmiyor!
Kitabımız, keyifli zaman geçirmek ve gülmek isteyen herkes için…
Canan Tan, yine şahane kitaplar yazmış ama bu sefer çocuklar için…
3.Genç olmak, zordur …
Gençlik kitapları yazmak kolay değildir. Onların hayatlarına dokunabilmek için yaşadıklarınızı unutmamak, gençleri çok iyi gözlemlemek hatta bazen uzmanlarla görüşmek gerekir. Tecrübeler yetmez onları iyi ifade edebilmek için. Çiğdem Sezer, ‘Hayat Pastanesi’ adlı kitabını, editörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği Köprü Kitaplar dizisinin 20. kitabı olarak kaleme aldı.
Genç olmanın zorluklarının, hayata atılma korku ve heyecanlarının, meslek seçimi konusunda gençlerin içine düştüğü zorlukların yine gençlerin dilinden anlatıldığı, çok keyifli bir kitap. Üniversite sınavına hazırlanan Ozan’ın yaşadıklarıyla gençleri daha iyi anlayacaksınız.
İyi bir seçki değil mi? Ben de öyle olduğunu düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte, biraz daha derinleşmek istiyorum mevzularda… Biraz daha yaşı büyütmek, biraz daha bizi düşündürmek…
Ne dersiniz?
Nasılsa yazmak için şahane zamanlarım var!