En sonda söylemem gerektiğini hemen baştan söyleyeyim.
Tüm okuyucularıma yeni miladi yıl münasebetiyle en samimi temennilerimi arz eder sıhhat ve afiyetler niyaz ederim.
Genelde yeni yıl başlarken ileriye yönelik tahminler yapılır.
Artık herhangi bir öngörü lüzumsuz, çünkü dünyada ve ülkemizde, neler olacağı ve neler yaşayacağımız hemen hemen belli… Bu çizgilerin dışında bir olay olursa sürpriz veya kazadır.
Dilerseniz yurt dışı olaylarla başlayalım…
Ukrayna-Rusya çatışması devam edecek. Başından beri akla mantığa sığmayan ve hele yaşadığımız çağla hiçbir şekilde bağdaşmayan bu çatışma dolaylı veya doğrudan tüm dünyada önümüzdeki yıl da seyredilecektir…
Kulunuza göre kendilerini dünya sahnesinde baş aktör gören kişilerin çarpışmaları durdurmak konusunda, beceriksizliğini veya isteksizliğini ibretle seyrediyoruz.
Aynı şekilde barışı sağlamakla veya insan haklarını korumakla yetkili ve görevli uluslararası kurumların veya siyasi birliklerin atıl kalmalarını da izah etmekte zorlanıyoruz.
ABD kaynakları 2023 sonuna kadar bu savaş biter diyor… Yani bir sene daha Ukrayna-Rusya ihtilafını bir veri olarak defterimizin kenarına yazacağız.
Gündemde kalacak diğer olay da COVID salgınıdır. Bu konuda da inanılması güç davranışlar gördük ve bu tip hareketleri görmeye devam ettik ve maalesef devam edeceğiz…
Hatırlayın… İşin en başında Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Çin’e gidip hastalığın çıkış merkezini gezdikten sonra koydukları teşhis herhalde tıp tarihine kaydedilmiştir: Salgın tehlikesi yoktur.
Salgın patlayınca DSÖ yanılgıyı kabul etmişti. Derhal ve ciddiyetle tedbirler açıklamaya başlamış, önerilerde bulunup ek bütçe talep etmişti. ABD’nin tepkisi çok ilginçti, “Vay sen misin yanılan” anlamında beyanat verip, bırakın ek bütçe vermeyi, normal olarak verdikleri tahsisatı da kesmişlerdi.
Peki, tüm dünyaya adeta ışık hızıyla yayılan bu felakete karşı uluslararası kuruluşlar, mesela Birleşmiş Milletler Teşkilatı, ne yaptı? Fiilen, hiç bir şey. Ne genel kurul ne de güvenlik konseyi, bir tek kere bile toplanamadılar…
ABD ve AB ülkeleri bazı şirketlere mali destek vererek aşıların imalini çabuklaştırdı ve sonuçta aşılar bile bir ticari rekabet meta haline geldi… Tüm taraflar birbirlerinin aşılarını kötü göstermeye odaklandı.
Çin hükümetinin son aylarda aldıkları tedbirleri duydukça salgının henüz bitmediğini ve çeşitli şekillerde yayılabileceği ihtimali ortaya çıkmaktadır.
Diğer dünya devletleri henüz müşterek bir tedbir konusunda anlaşamadılar.
Dolayısıyla önümüzdeki aylarda da hastalıklara karşı duyarlı ve tedbirli olmamız gerektiği açıkça ortaya çıkmaktadır. Tüm tıp otoriteleri de esasen bağışıklık sistemimizi güçlendirmeyi önermektedirler.
Yurt dışını kısaca özetlemeye çalıştım.
Ülkemize gelince, 2023 programı çok açık.
En öndeki gündem maddeleri tahmin edeceğiniz gibi önce Lozan Antlaşmasının 100. yılını anmak ve bu ‘tapu’yu aldıktan hemen sonra kutlayacağımız Cumhuriyetimizin 100. yıldönümü…
Her iki yıldönümünün de yoğun etkinlikleri neredeyse belli diyebiliriz. İlaveten hazırlanan yayınların, TV dizilerinin, kongrelerin, açık oturumların sayılarını tahmin etmek zor değildir.
Gurur, coşku ve güven içinde ve ulu önderimiz Atatürk’ü daima anarak kutlamalara katılacağız.
Seçim sathı mailinde olduğumuz malumunuz. Eh, bu dönemde nelerin yapıldığını ve bizleri nelerin beklediğini biliyoruz. Seçim olup bittikten sonra hükümetin kurulması, programların mecliste okunması gibi safhaların da atlatılmasını göreceğiz. Zaten meclis de yaz tatiline girecek. Ezcümle siyaseten sene sonunu da görür gibiyiz.
Temennimiz, ümidimiz, oy kullanırken kişiden ziyade, onun kurduğu veya kuracağı takıma bakarak pusulamızı sandığa atmamızdır. Bu takımın, genç, fikir alışverişlerine ve yeniliklere açık, geniş görüşlü, cesur, egolarını aşmış, çerçeve dışında düşünebilen ve atak kişilerden oluşması gerekir.
Ülkemizin şu anda çözmesi şart olan girift meselelerin halli ancak sıra dışı bir takımla başarılabilir…
2023 yılının başarılarla dolu olması dileğiyle…
