Euroleague´de yedi maç önce sadece bir mağlubiyetle lider durumda bulunan Fenerbahçe Beko, son yedi maçta ise altı mağlubiyet birden alarak altıncı sıraya geriledi. Bu düşüşün sebeplerine biraz daha derinlemesine bakalım.
Sakatlıklar
Fenerbahçe Beko takım kimyasını oturtmuşken ve neredeyse her oyuncusundan çok iyi performans alırken önemli sakatlıklar takımın belini büktü. Yüksek skor bulma potansiyeli olan Scottie Wilbekin ve pota altı rotasyonunun en önemli oyuncusu Johnathan Motley sakatlıklar nedeniyle takımdan uzak kaldı. Hücum planlarında kritik yere sahip olan Dyshawn Pierre de uzun süre forma giyemedi. Nemanja Bjelica gibi çok şey beklenen bir oyuncu zaten hiç forma giyememişken; Tonye Jekiri de ameliyat olmak zorunda kaldı. Bu sakatlıklarla rotasyonun her maçta değişmesi takımın formunu kaybetmesine yol açtı. Yeni transfer edilen Kostas Antetokounmpo hemen dakika almaya başlasa da henüz katkı verebilecek seviyede değil.
Savunma Problemleri
Fenerbahçe Beko’nun kazandığı maçlarda öne çıkan en önemli detay savunma performansıydı. Her pozisyonda doğru kaymalar ve yardımlaşma ile çok iyi savunma yapıyor ve rakibini hücumda kısıtlıyordu. Ancak son yedi maçta ortaya çıkan skorlar savunma veriminin açıkça düştüğünü gösteriyor. Son yedi maçlık periyotta kazanılan Alba Berlin ve evde bir sayı ile kaybedilen Partizan karşılaşmalarını çıkardığımızda; Sarı-Lacivertliler potasında ortalama 86,6 sayı görmüş; bu durumda zaten mağlubiyetlerin gelmesi de kaçınılmaz.
Kadro kurulma aşamasında iken Scottie Wilbekin ile sözleşme imzalandıktan sonra; Nick Calathes ile anlaşma aşamasına gelindiği duyumlarını aldığımda bu kısa rotasyonunun savunma açısından sorunlu olacağını tahmin etmiştim. Sezonun ilk bölümünde, takımdaki tüm oyuncuların enerjisi yüksekken yardımlaşma üst düzeye çıkıyor ve geçilen oyuncunun açığı kapatılıyordu. Ancak yoğun maç trafiğinde, üstüne bir de sakatlıklar nedeniyle kadrodaki oyuncu sayısı da azalınca; bu yardımlaşmayı yapmak daha zor oluyor.
Fenerbahçe Beko Litvanya deplasmanında oynadığı karşılaşmada 66 sayıda kalırken, hiç fast-break kaynaklı sayı bulamadığını görüyoruz. Bu da savunma enerjisinin ne kadar düşük olduğunu gösteriyor ve hücum da bundan etkileniyor.
Hedef Ne Olmalı?
Bu sezon Euroleague’de sıralamada ilginç bir tablo ile karşı karşıyayız. Son sıradaki Alba Berlin ile lider durumdaki Olympiakos arasında altı galibiyet fark var. Genelde ilk iki sıradaki takımlar biraz daha arayı açar ve rahat bir şekilde play-off’a girerlerdi. Ancak bu sezon play-off’tan yer kapmak için aday birçok takım var.
Fenerbahçe Beko’nun fikstürüne baktığımızda, bu sezon kötü durumdaki Panathinaikos deplasmanından sonra; altı karşılaşmanın beşini kendi sahasında oynayacak. Tek deplasman ise Alba Berlin’in hemen üstündeki Asvel deplasmanı. Panathiniakos maçını da sayarsak bu periyottan çıkartılabilecek altı ve hatta yedi galibiyet tekrar ilk dört için önemli bir dayanak olabilir. Ancak bunun için takımın eski yardımlaşmayı, formu ve savunma çabasını yakalaması gerekiyor.
Bu kadro içerisinde en önemli oyunculardan biri bana göre Carsen Edwards. Euroleague arenasına yabancı olsa da ilk geldiği zamanlarda hem hücumda hem de beklenenin ötesinde savunmada da katkı veren Edwards daha çok dakikayı hak ediyor. Özellikle son dönemdeki dış şut yüzdesine baktığımızda Edwards’ın bir an önce ritim yakalaması gerekiyor. Onun ritim yakalayıp şutları sokması Calathes ve Wilbekin’e de alan ve fırsat yaratacaktır. Bjelica’nın ne zaman döneceğini tam olarak bilemiyoruz ancak O’nun katılıp, çok ihtiyaç olan uzun rotasyonun süre alıp katkı vermesi play-off hedefine destek olacaktır.
