Yıllar önce Fransa’ya gittiğimizde eşimin uzun zamandır görmediği akrabaları Nora Saporta De Toledo ile oğlu Alain De Toledo’yu ziyaret ettik. Baba tarafı Edirne/İstanbul kökenli ailenin sayısız kuzenleri yad edildi. ‘Kimler hayattaydı, ne yapıyorlardı?’ sohbetiyle araya Judeo-Espanyol sözcükler karışarak özlem giderildi. Konuşulanların bir kısmını anlamamıştım ama herkes mutlu görünüyordu.
Ailenin II. Dünya Savaşı sırasında yaşadığı hazin öyküyü ise, ziyaret sonrasında öğrenecektim. Arada kalan bilinmeyenleri geçtiğimiz hafta İstanbul’u ziyaret eden, üniversitede öğretim üyesi olan Alain De Toledo’dan dinledim.
26 Ocak’ta 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesinin davetlisi olarak gelen De Toledo, ‘Memorial Des Déportés Judeo-Espanyol’ (Fransa’da Ölüm Kamplarına gönderilen Sefarad Yahudileri) projesinin nasıl oluştuğunu irdeledi. Bu yıl 27 Ocak’ta İstanbul Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleşen Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü’nde konuk konuşmacı olarak söz aldı.
↔↔↔
Judeo-Espanyol, ekonomi profesörü olan De Toledo’ya nasıl bir dünyanın kapısını aralamıştı?
“Çocukluğumda evde iki lisan konuşulurdu. Biri ebeveynlerimin konuştuğu Judeo-Espanyol, diğeri benimle konuşulan Fransızca. Amaç iyi bir Fransız olarak yetişmemdi. Dini kimlik ön planda değildi. Zamanla evde konuşulan İspanyolca ile okulda konuşulan İspanyolcanın çok farklı olduğunu fark ettim. Birkaç sınıf büyük bir çocuğun sarf ettiği sözlerin antisemit bir yaklaşım taşıdığını ileriki yıllarda kavrayacaktım.(…)
II. Dünya Savaşı konusu evde bir tabuydu. Babamın 1941’de Fransız polisi tarafından tutuklanıp Gestapo’ya teslim edildiğini, 1942’de Auschwitz’e gönderilmelerinden on beş gün evvel kurtulduğunu, Selanikli olan annemle trende tanıştığını biliyordum. Gerisi anlatılmamıştı.
1964’te babamın vefatından sonra belgeleri arasında bir kâğıt buldum. Üstünde ‘AUSWEIS’ (Nazilerin verdiği kimlik) yazıyordu. İlginç olan çıkış tarihinin yanı sıra bir damga ve zamanın İspanya Başkonsolosu Bernardo Rolland’ın imzası vardı. Araştırmaya başladım.
Babam İspanya tebaalıydı. Başkonsolos zamanın Franco politikasına rağmen, birkaç yüz İspanyol pasaportluyu Compiegne Toplama Kampından çıkarmayı başarmıştı. Hepsi de Sefarad’dı. Ondan sonra, çok bilinmeyen bir konu olan, ‘Holokost’ta yitirilen Sefaradları araştırmaya başladım. 2010’da yedi kuruluş birleşerek, ‘Muestros Dezaparesidos’u oluşturduk. On yıl süren bir çalışmanın ardından, ‘Memorial des Déportés Judeo-Espanyol’ adlı kitap yayınlandı. Yitirilen 5330 kişilik isim listesi kitapta yer aldı. Bu süreçte Serge Klarsfeld de büyük destek verdi.”
Alain De Toledo, söz konusu çalışmada eksikler olabileceğinin bilincinde. Bu amaçla, bir web sayfası düzenleyerek, ‘ilave bilgiler’ başlıklı bir bölüm oluşturdu.
↔↔↔
Söz konusu kitabın yanı sıra De Toledo’nun daha önce bir ekiple birlikte hazırlamaya başladığı bir sözlük var. “Belli aralıkları da katarsak tamamlanması 40 yıl sürdü” diyor yazar.
Holokost’un Sefaradlarını araştırırken, kendi neslinin Judeo-Espanyol’u gerektiği kadar bilmediğinden yola çıkarak, vaktiyle Joseph Nehama’nın yayınladığı Judeo-Espanyol-Fransızca Sözlüğünün bir tamamlayıcısı sayılan, ‘El Nehama al Reverso’yu Fransızca - Judeo-Espanyol olarak hazırladı.
Alain De Toledo, babası gibi yüzlerce Yahudi’yi ölümden kurtaran dönemin İspanya Başkonsolosu Bernardo Rolland’la ilgili tanıklıklar dâhil, kapsamlı bir dosya hazırlayarak, Kudüs Soykırım Müzesi, Yad Vaşem’de, ‘Uluslararası Dürüst/ Righteous Among Nations’ unvanı ile onurlandırılması için öneride bulundu. Bilindiği üzere, bu unvan hayatını riske atarak Holokost’ta yaşam kurtaran, Yahudi olmayanlara verilen bir payedir.
De Toledo, “Yad Vaşem’den henüz bir onay gelmedi. Ama her yolu deneyeceğim” diyor.
Sağlıkla kalın.