Sayın okur şayet şu anda nasıl bir tenis periyoduna denk gelmediğini anlamadıysan ufak bir noktayla başlayalım. 35 yaşındaki Novak Djokovic, geçtiğimiz pazar günü Avustralya Açık turnuvasını bir set bile vermeden kazandı. Farkındalığı biraz daha arttırmak isterim. Son oynanan 78 Grand Slam’in 64’ünü büyük üçlü (Federer, Nadal, Djokovic) kazandı. Bu gerçekten altın çağ. Bu, tenisin altın çağı. Son olarak ise Djokovic, nam-ı değer ‘makine’. Spor dünyasının belki de gelmiş geçmiş en mental gücü yüksek sporcusu. 35 yaşında, karşısındaki 24 yaşındaki Yunan raket Tsitsipas’a set puanı gösterdi fakat set vermedi. Finali gösterdi fakat kupayı vermedi. Böyle istedi Djokovic. 22. Grand Slam’ine ulaştı, Nadal’ı yakaladı. Bu altın çağ hala devam ediyor!
Yazılarımı okuyanlar bilir, çok büyük bir Federer hayranıyımdır. Kendisinin jübilesine gidecek kadar delisiyim. Delisiydim desem daha doğru olur tabii. Biliyorsunuz kendisi eylülde jübilesini yaptı ve raketini astı. Fakat onun başlattığı, 2003’ten bu yana süregelen altın çağ hala sürüyor. Böyle bir dönem bir daha gelir mi? Pek kolay gözükmüyor. Son 78 Grand slam’in 64’ünü üç farklı tenisçinin paylaşması demek bir nevii imkansızlık demek. Çok ciddi bir istatistik bu. Bunun farkına varalım, keyfini çıkaralım. Üç büyükten geriye iki büyük kaldı aktif tenis oynayan. Fakat onlar da sanırım ‘next gen’ diye adlandırılan yeni jenerasyona taş çıkarmaya başladılar bile. Sanırım bir jenerasyon daha ‘kayıp jenerasyon’ olarak gelip geçecek tenis dünyasından. Baksanıza, Djokovic 35 yaşında hala yeni jenerasyona tek set vermeden kupaya uzanıyor. Üstelik şovuna kaldığı yerden de devam ediyor ve henüz emekliliğiyle ilgili tel bir şey söylemiyor. Buradan next gen bir ders çıkarabilir mi? Yoksa, “Gerçekten yapacak bir şey yok, bu bir Allah vergisidir” diyip yollarına devam mı etmeliler, karar veremiyorum. Fakat şunu biliyorum ki, hep söylediğim gibi, tenisi gelecekte bir tehlike bekliyor. Bütün tenisseverler olarak böyle bir altın çağdan sonra boşluğa düşeceğimiz kesin.
Henüz endişeye mahal var mı? Sanmıyorum. Neden mi? Çünkü böyle buyurdu Djokovic. O oldukça, altın çağ sürecek gibi. Nadal’ı unuttum sanmayın. Sakatlanıp turnuvaya veda etse de, önümüzde daha nice fransa açıklar var. Vamos Rafa diye bağracağımız çok maç var.
Üç büyükler istedikçe biz tenisi daha çok seveceğiz, onlar oldukça tenis daha da güzel olacak. Djokovic istedikçe böyle gidecek.