Bir yıldır süren vahşet…
Daha sürecekmiş gibi görünen sıcak savaşın sonunda beklenen “soğuk savaş” …
Avrupa’nın dört bir yanına yayılmış mülteciler…
Dünyadaki buğday krizinin mağduru yoksullar…
Tırmanan hayat pahalılığı…
Can veren ve toprağa gömülen nice yaşam ve hikâye… Tamamlanamamış hayaller ve yarım kalmış umutlar…
Putin gibi sert ve yıkıcı konuşan liderlerin dünyasında yapıcı olmaya çalışanların sesinin çıkmadığı ya da yetmediği âdil olmayan hayat…
Korku ikliminde vahşetin, garipliğin ve adaletsizliğin ortasında mantık aramaya devam ettiğimiz dünya düzeni…
***
Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Biden’ın Kiev ziyareti Beyaz Saray’ın desteğinin devamının ilanı idi…
Her ne kadar Putin, Amerika ve Avrupa’nın Kiev’e desteğinin bir gün sona ereceğini düşündüğünü belirtse de Çin’den Moskova’ya yardımın pekişeceğini, yeni bir Amerikan Başkanı’nın 2025’te geleceğini öngörse dahi son yaptığı açıklama her şeyden bağımsız olarak saldırıların devam edeceğine dair oldu…
Rusya’nın sıcak savaşın yıllarca süreceğinin habercisi olan açıklamanın ardından “Şimdi ne olacak?” sorusuyla kalakaldık…
Batı’nın elinde Rusya’ya karşı silahlanmak ve olası bir ‘küresel facianın’ önüne geçebilmek için ‘hazır olmak’ dışında seçeneği yokmuş gibi görünüyor.
Kimin daha çok silahı varsa, kimin ordusu daha tedarikli ise ‘talih’ ondan yana olacağa benziyor…
Bu baharda saldırıların artmasını beklenirken her iki taraf toprak konusunda geri adım atmayacağını belirtti.
Kiev, hedefinin 1991’deki sınırlarını ve daha sonra ilhak edilen Kırım’ı geri almak olduğunu duyurdu.
Meşru idare edilen bir ülkenin sınırlarına tecavüz etmenin gayrı kanuni olması haricinde topraklarını geri istemelerinin stratejik sebepleri de mevcut.
Doğu ve güney Ukrayna yeraltı kaynakları ve tarım bakımından zengin olmakla beraber sanayinin de güçlü olduğu bölgeler. Karadeniz kıyılarından yapılan ihracat ve ithalat için Ukrayna toprağı olarak tanınan Kırım’ın geri alınması Kiev için mühim…
Putin ise Kırım’ın ehemmiyetinin gayet farkında ve icap ederse nükleer güç kullanmaktan çekinmeyeceğini de yer açıklamasında dile getiriyor…
Bu savaş elbet bir gün bitecek! Mesele ne zaman, nasıl ve hangi şartlarda olacağı…
İstikbaldeki bir ateşkeste Kuzey ve Güney Kore modeli varî bir hâl olası…
Amerika’nın Rusya ile bir savaş istememesi sebebiyle en makul görünen çözüm Ukrayna’nın NATO üyesi olmasıdır. Böylece Vladimir Putin Kiev’e göz diktiği vakit karşısına bütün Batı’yı alacağını ve üçüncü dünya savaşını başlatacağını bilir… Çünkü bir NATO üyesine yapılan saldırı her üyeye yapılmış sayılır…
Her halükârda Ukrayna’nın NATO’ya girip girmemesinden bağımsız olarak silahlandırılması ve askerî bakımdan yenilmez olması şarttır.
Economist dergisine göre Ukrayna’da her ay atılan bomba ve mühimmatın tamamı Amerika’da ancak bir yılda üretilebiliyor. Bunun sürdürülebilirliği ve stoklanması nasıl sağlanacak? Uzun menzilli silahlar, uçak savarlar, tanklar, mermiler nasıl üretilip, nasıl yedeklenebilir?
Dönüp dolaşıp Körfez Savaşının ve çocukluğumun unutulmaz figürlerinden Amerikalı General Norman Schwarzkopf’un dediği aklıma geliyor; “Barış zamanı ne kadar terlersen savaş zamanı o kadar az kanarsın” …
Batı’nın barış zamanı yapılan silah üretimi Ukrayna’nın müdafaası için kâfi değil… Hem Kiev için hem kendi orduları için yeterli silah üretmek pek mümkün gibi görünmüyor…
Bu mesele de başka bir konuyu beraberinde getiriyor. Silah üretimi için ortak yapılacak üretim ve büyütülecek bir sanayii de teşekkül ediyor.
Sermayeyi bir türlü iyilik için kullanamıyoruz…
Eninde sonunda silahlara, tanklara ve bombalara giden milyarlarca dolarla temiz bir dünya kurmak varken biz kirletmeye ve yok etmeye devam ediyoruz…
Ne bitmek bilmeyen bir hırsmış bu… Muktedirlerin şiddetinden kaçamamak ve onların zehrine mahkûm yaşamak ne acı…
***
Gerçek o ki; Putin Lahey’de yargılanmayacak…
İran ve Rusya birbirini desteklemeye devam edecek…
Alman Leopard tanklarının ve Amerikan M1Abrams tanklarının Ukrayna’ya varması aylar sürecek…
Ukrayna, Washington’dan F-16 isteğini yineleyecek…
Rusya’nın savaşı kazanması ihtimali vahşetin devamı ve Batı’nın teyakkuz halini tırmandırır.
Ukrayna’nın olası zaferi ise Kiev’in içişlerine mütemadiyen karışan koltuğuna yapışmış Putin’e utanç verici bir mağlubiyet getirir…
Ama her ne olursa olsun savaşta ve barışta da artık bize huzur yok… Silahların sağlayacağı sulh nereye kadar?
Maalesef yedekler tükenene kadar…