Birkaç yıl önce, İstanbul’da yaşayan, Şalom Gazetemizi ve yazılarımı yakından takip eden Hataylı bir okuyucumuzla tanışıp dost oluverdik. Ailesi halen Hatay’da yaşıyor. Onları her ziyarete gittiğinde bana oradan mutlaka bir şeyler getirir.
İsmi Umut…
7 Şubat sabah 07.00’de Umut bana şöyle bir mesaj yolladı:
“Elda, babam enkaz altında. Diğerleri iyi sanırım fakat hiçbirine ulaşamıyorum.
Durum göründüğünden çok daha kötü ve arama kurtarma çok az. Dua et lütfen…”
Depremden beri sıkça adı geçen Hatay, nice kültüre, medeniyete, inanca kucak açmış kadim şehir… Barışın, dostluk ve sevginin bir araya geldiği tarihi, kadim topraklar… Kimler kimler geçti bu topraklardan: Akat, Hitit, Mısır, Asur, Yeni Babilliler, Persler, Roma, Arap, Bizanslar.
Sultan Selim, bu toprakları fethederek Osmanlı İmparatorluğuna katmıştı.
Osmanlı döneminde bugünkü Hatay'ın bulunduğu topraklar İskenderun ve / veya Antakya olarak adlandırılıyordu. Osmanlı döneminde ise bu bölge Halep Eyaleti'ne bağlı bir sancaktı.1939’da Türkiye’ye katılan bu şehir kıtalar arası ticarette önemli rol oynamış, yolcu ve kervanlar için bir konaklama yeri ile çeşitli bölgelerden gelenler için tam bir kültür yelpazesi oluvermişti. İskenderun Limanı ise tarihi boyunca önce Mezopotamya’nın, sonra da Güneydoğu Anadolu’nun ithal ve ihraç limanı olarak hizmet vermişti.
Deprem sabahı duyulan acı çok büyüktü. Bu çeşit trajediler yaşandığında, acıya ve olanlara verilen tepki ile insanlık adeta imtihan ediliyor. Her insan vicdanı ile hareket eder ve tepkilerimiz genel ya da toplumsal kaderin yansıması olur. Bazılarımız acızadelere yardıma koşarak ışığın birer elçileri olurken onların kaderini kucaklayıp bu duyguları paylaşırlar; bazıları da sadece seyirci olarak uzaktan seyreder.
Türkiye’miz ve dünyanın çeşitli bölgelerinden deprem bölgesine şartsız sevgi dolu gönüllü insanların yardım seli aktı. Kendi canlarını önemsemeden gelen kurtarıcıların yanı sıra, onlarla birlikte hareket eden pati dostlarımız köpekler, “İnsanlık nedir?” sorusuna örnek bir ders verdi. Menfaatsiz, iç güdüleriyle birçok kişiyi kurtaran bu asil canlara minnettar olmamak mümkün müdür?
Depremden sonra sosyal medyada sıkça paylaşılan yerde oturan ufak bir çocukla koca bir köpeğin resmi çok dokunaklıydı. Fotoğraftaki koca köpek gözleri ve bakışları ile çocuğa sessizce ve derinden bakarak adeta, “Acını paylaşıyorum, yalnız değilsin, burada seninleyim” der gibiydi.
Bu ara sık sık biz kimiz, neyiz, sorusunu kendime sorduğum şu sıralarda “Karşımdakini yüreğimle görüyor ve hissediyorsam belki o zaman, bu vefalı köpek veya kedi kadar insan olabilmişim demektir” diye düşündüm.
Dilerim umudun ışığı ve varlığı yüreklerden hiç kaybolmasın.