Halen sürmekte olan ve ne kadar süreceği de -şimdilik- belli olmayan bu savaşla ilgili olarak ilk yazım daha çatışmalar başlamadan, 16 Şubat 2022’de yayınlanmıştı1.
Aradan bir sene geçti.
Bir yıl evvel şöyle başlamıştım:
“Önce sizi rahatlatmaya çalışayım. Bence, birbirlerine saldırmayacaklar. Başta Ukraynalıların böyle bir niyetleri yok.
Ancak şundan da emin olun. Rusya hiçbir şekilde batılı bir askeri gücün ve hele NATO’nun Ukrayna’ya yerleşmesine asla müsaade etmez… Buna paralel olarak da Kırım Yarımadasının hâkimiyetini de başka hiçbir devlete bırakmaz.”
Daha sonra Batı’nın tarih boyunca Ukrayna’nın da iştirakiyle Rusya’ya karşı saldırılarını ve sonuçlarını sıralayarak yazıma şöyle son vermiştim:
“Şimdi başa dönelim. Siz bir Rus yöneticisi olsanız Ukrayna’da yabancı güçlerin yerleşmesine müsaade eder misiniz? Kırım’ı başka bir ülkenin hâkimiyetine bırakır mısınız?”
Maalesef ümidimin aksine, taraflar, masaya oturmak ve süresi ne olursa olsun konuşarak, tartışarak bir antlaşmaya varmak yerine savaşı tercih ettiler…
Bir ara, bilanço çıkarıp geriye bakarsak ortaya muazzam kayıplar çıkıyor…
Önce insan kayıplarından ve insanların çektiği acılardan başlayalım:
Ukrayna’da -son tahminlere göre- yüz binden fazla asker ve kırk binden fazla sivil kayıplardan bahsediliyor. Ayrıca en az 6 milyon kişi ülkesini terk ederek dünyanın her tarafına dağılmış. (Bunlarda iki buçuk milyondan fazlası Rusya’ya sığınmış). Bu sayıya ilaveten 8 milyon kişi de oturduğu yerden kaçıp Ukrayna’nın değişik yerlerine göç etmek zorunda kalmış. Yaşanmış ve yaşanmakta olan dramların büyüklüğünü değerlendirmenize bırakıyorum…
Rusya cenahında da yüz bin askerin öldüğünden bahsediliyor. Sivil kayıplar hakkında bilgi yok… Bilhassa askerlik görevinden kaçmak için başka ülkelere göç edenler varmış.
Maddî hasarları görür ve okurken insanın gözlerine inanası gelmiyor. Altı Ukrayna şehri tamamen yıkılmış. Büyük hasar gören şehir ve limanların sayıları tam olarak belirlenmedi. 350 bin bina yıkılmış. Bunların içinde okul, hastane, AVM’ler var… Enerji santrallerinin tahribatı sonucu şu anda ülkenin yarısı elektrikten mahrum kalmış vaziyette. On binlerce dönüm tarım arazisi tahrip edilmiş durumda.
Gelelim malî duruma. Önce Ukrayna’yı destekleyen batılı ülkelerin bütçelerinden çıkan meblağlara göz atalım.
ABD açık farkla başı çekiyor… Toplam taahhüdü 100 milyar dolara çıkıyor. Avrupa Birliği ülkeleri ise 18 milyar dolar harcadılar veya harcayacaklar. Bu rakama birkaç ay içerisinde verilecek tanklar ve füzeler dâhil değil… Ayrıca mülteciler için ayrılan fonlar da hariç tutuluyor.
Peki, Rusya’nın durumu ne? Batılı kaynaklara göre şu ana kadar 150 milyar dolar harcamışlar… Takriben 350 milyar dolar mevduatı bloke edilmiş vaziyette. İlaveten uygulanan yaptırımlar dolayısıyla bazı ham maddeleri, doğalgazı ve tarım ürünlerini ihraç etmekte zorlandığını görüyoruz.
Ancak, sonuçta, ekonomisinin pek etkilendiği söylenemez. Basit bir örnek vermek gerekirse 28 Şubat 2022’de bir dolar 108 ruble iken bugünlerde bir dolar 70 ruble civarında seyretmektedir… Uluslararası yetkili kuruluşlar Rus ekonomisinin 2023 yılında en fazla yüzde bir küçülmeye maruz kalabileceğini beyan etmektedirler.
Bu meyanda ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’in yaptırımların beklendiği kadar etkili olmadığı hususundaki beyanatını da not etmek gerekir. İlaveten Rus tarım sektörünün 2022 yılında rekor bir başarı gösterdiği de çeşitli bağımsız raporlarda yer almaktadır.
Bu yazıma 26 Şubat 2023 tarihinde son şeklini vermekteyim. Bu gün itibariyle ABD-Rusya-Ukrayna cenahlarından gelen beyanatlar savaşın pek kısa zamanda bitmeyeceğini gösteriyor.
Ancak, belki bir ümit ışığı belirir gibi oldu. Çin hükumetinin ortaya attığı 12 maddelik barış planı yönlendirici bir adım olarak kabul görmeye başladı. Batı cephesinden Fransa Cumhurbaşkanı bu öneriye sıcak baktığını söyledi. Diğer AB ülkeleri de en azından ılımlı karşıladılar.
Tüm malî ve emtia piyasaları da plana çok müspet tepkiler verdiler.
21. yüzyılda, insan varlığının sürekli yüceltildiği bir zamanda, mantığın ve vicdanın kabul edemediği kayıplar ve acılar yaşandı. Kendilerini ‘medeni’ sınıfına sokan tüm ülke liderlerinin, sadece barışı aramalarını ve barış yolunu takip etmeleri dileğiyle…