Altılı Masa; CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi tarafından ilk toplantısı 12 Şubat 2022'de yapılarak kurulmuş siyasi bir oluşumdur. İlk toplantıdan önce Kılıçdaroğlu’nun çağrısıyla parlamenter sistem için çalışma yürüten partilerin kurmayları çalışmalarını ortaklaştırdı. Görüşmeler doğrultusunda, 28 Şubat 2022’de Ankara Bilkent Otel’de altı partinin üzerinde uzlaştığı ‘güçlendirilmiş parlamenter’ sisteme geçiş mutabakatını partilerin liderleri imzaladı. Altılı Masa’nın bir başka misyonu da 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimi için muhalefeti temsil eden altı siyasi partinin ortak ‘Cumhurbaşkanı Adayı’nı belirlemekti. Benim bu yazıyı yazdığım gün, yani 6 Mart Pazartesi günü Altılı Masa’nın adayı açıklanacak. Ve aday CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olacak.
Ama keşke 3 Mart Cuma akşamı o masada yaşananlar yaşanmasaydı… Meral Akşener, masadan, masayı devirerek, ifadeleriyle pek çok da çam devirerek kalktı ve gitti. Masa 6 Mart Pazartesi sabahına kadar Beşli Masa haline dönüştü. Ancak 3 Mart Cuma akşamından itibaren müthiş bir bilgi, eleştiri, medya bombardımanı altında zaten deprem nedeniyle şaşkına dönmüş olan belleğimiz daha da bulanarak neredeyse tamamen durma noktasına geldi. Çok sevdiğim bir dostumun ifadesiyle; “Uzaylılar gelip kapıyı çalsa, şaşırmam; kahvenizi nasıl alırsınız?” diye soracak durumdayız.
Cuma gerginliği yetmezmiş gibi, 6 Mart Pazartesi sabahı, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP'li belediye başkanları Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmelerin ardından ağır ithamlarla ayrıldığı Altılı Masa'ya geri döndü. Akşener'in, Kılıçdaroğlu'nun adaylığının ‘dayatıldığını’ savunarak, ağır ithamlarla Altılı Masa'dan ayrılması ve CHP'li iki belediye başkanını adaylığa çağırması siyasetin gündemine otururken; İYİ Parti'nin Millet İttifakı'na dönüşü konusunda yeni bir öneri sunuldu. İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, Akşener'in, İmamoğlu ve Yavaş'a cumhurbaşkanı yardımcısı olma önerisini ilettiğini söyledi. CHP'li iki belediye başkanı ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bilgisi dahilinde, Akşener ile bu konuyu görüşmek üzere bir araya geldi. Çocukken papatya toplayıp kopardığımız papatya yaprakları gibi bir hayatımız oldu; altılı masa, beşli masa, altılı masa, beşli masa… Ve böyle sürüp giden bir şımarıklıklar silsilesi karşısında oradan buraya savrulan Türk seçmeni… Ayrıca bunca çok başlılık içinde nasıl yönetilebileceğini bir türlü kavrayamayan bizler… Bu neydi başımıza geldi? diye sorular içinde şaşkına dönmüş muhalifler…
Siyasetçiler ittifak kurarak önlerindeki seçimi kazanma ihtimallerini artırır. Büyük bir parti için ittifak, ana rakibini yenmesine ve nihayetinde seçimden sonra bir hükümet kurmasına yardımcı olabilir. Çok yönlü bir yarışta birçok sandalye kazanma olasılığı genellikle düşük olan küçük bir parti için, seçim öncesi ittifaklar, daha büyük bir partinin desteği olmadan kazanabileceklerinden çok daha fazla sandalye kazanmalarına izin verebilir.
CHP’nin İYİ Parti’ye yaptığı iyilikler, İYİ Parti’nin seçimlere katılabileceği resmen kesinleştikten sonra 22 Nisan 2018’te başladı. Seçim yasasına göre TBMM'de 20 vekile sahip olup grup kuran tüm partiler otomatik olarak seçimlere katılabiliyor, ayrıca seçim için hazine yardımı da alabiliyordu. İYİ Parti'nin zaten Meclis'te beş vekili vardı. CHP'den geçen 15 vekille 20 sandalyeye ulaşan İYİ Parti seçimlere katılmayı garantiledi. Üstelik hazine yardımının da önü açıldı.
Tarafların ittifaklarla ilişkili riski yönetebilmelerinin bir yolu, sosyal ve coğrafi destek açısından farklı taraflarla ittifak kurmaktır. Bu farklılık stratejisi yalnızca ideolojik olarak benzer partiler arasındaki ittifakları öngören parti davranışına ilişkin çoğu geleneksel görüşe aykırıdır. Örneğin, Batı Avrupa'nın çoğu çok partili demokrasisinde ittifaklar; hem seçim öncesi hem de sonrası, tipik olarak ideolojik olarak benzer partileri içerir. Örneğin, İsveç'in mevcut hükümeti iki ılımlı orta-sol parti içerir ve çeşitli orta-sağ partilerin yanı sıra aşırı sol bir partiyi dışlar. Partilerin siyasi duruşları veya ideolojilerinin farklılıklarından çok, seçmenler için mesela Türkiye gibi ‘Parlamenter düzeni geri getirme hedefi’ne dayalı olarak ortak bir manifesto yazmaları, bütün ideolojik farklılıklarına rağmen çok anlamlıdır, çok önemlidir. Hele de bu denli kutuplaşılmış, bu denli yankı odalarına kendini hapsetmiş Türk insanı için daha da değerlidir. Bu işin başmimarı da muhalefetin en yüksek oy oranına sahip olması hasebiyle Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Kemal Kılıçdaroğlu cephesinden bakarsak, Millet İttifakı ciddi ölçüde kazançtadır. Seçimin ibresi kim ne derse desin ona dönmüştür.
Sözlerimi Bülent Ecevit’in bir şiiriyle tamamlamak istiyorum: Pek o kadar göremesek de uzağı/ kuşların uçuşundan belli/ bir şeyler olacak yarın/ öbür günden önemsiz/ yarından önemli… (1975)