Geçen hafta, tam da Sivasspor Fiorentina UEFA maçı günü Floransa’daydım. Yürümesi çok keyifli bir şehir, dilediğinde otur bir Negrino yudumla, dilediğinde Tripperia Pollini gibi cümbüş bir gıda kamyonundan itiş kakışla sulu bir tripa alıp mideye indir. Hatta kamyonun sahibinin doğum günü olsun bütün sıra bekleyen müşterilere kendi patlattığı şampanyadan ikram etsin. Ancak biraz da şehrin dışına çıkayım dersen Chianti bölgesine uzan, iki Michelin yıldızla ödüllendirilmiş Arnolfo’da bir tadıma şahit ol. Her önünden geçtiğinde Medusa’nın kafasını elinde tutan Perseus ile selamlaş, Medici Ailesinin öncü olduğu ihtişamlı yapıların altında kurulan gürültülü açık pazarlardaki deri ürünlerin kokusunu içine çek. Kafanı hafifçe çevirdiğinde ülkenin Prada, Loro Piana gibi markaları boy boy önüne açılsın…
Tam da bugünlerde İtalya’da muhteşem bir şey oldu! Eğitimini bu bölgede tamamlamış genç bir kadın olan Elly Schlein İtalya’nın sol partisi PD’nin seçilmiş başkanı olarak ana muhalefet lideri oldu. Bu kadını incelemek isterim. Zira, inanılmaz bir sentezi temsil ediyor. Öncelikle babası Ukrayna’dan Amerika’ya göç etmiş Aşkenaz bir aileden. ABD’de siyaset eğitimi almış bir akademisyen. Annesi ise İtalya Sosyalist partiden eski senatör ve yüce divan üyesi Viviani’nin kızı.
New York Times’ın “İtalyan siyaseti sarsılıyor” başlığıyla, mercek altına aldığı ’85 doğumlu Schlein hem ABD vatandaşı hem de açık açık lezbiyen.
“Kişisel geçmişim beni milliyetçiliğin Avrupa’yı getirdiği noktaya karşı duyarlı hale getirdi. Bunun içinde gurur duyduğum Yahudi kökenim de LGBT dünyasına ait olmam da var” diyebiliyor.
Makyajsız, fönsüz, tayyörsüz, geniş gülümsemeli, geçmişi sinemaya dayalı genç bir kadın.
Uzun süredir yaşlı erkekler tarafından temsil edilen İtalya önce genç bir kadın başbakan, ardından da yine çok genç bir kadın muhalefet lideriyle boyut değiştiriyor.
İtalya’da iktidar ve muhalefet partilerinin ikisinin de kadın liderleri olması onların benzer insanlar olduğunu düşündürmesin. Birbirine tamamen zıt iki karakterden bahsediyoruz.
Bekar bir anne tarafından büyütülen Başbakan Meloni “Ben kadınım, anneyim, Hristiyan’ım” derken Schlein “Anlamıyorum, kadınlık, annelik, Hristiyanlık İtalyanların faturalarını ödemeye nasıl yardımcı olabilir. Ben de bir kadınım, başka bir kadını seviyorum. Anne değilim ama bu beni daha az kadın yapmıyor” diyor. Elly, Meloni’nin göçmen politikalarını insanlık dışı buluyor.
Elly, unutulan işçi sınıfının yeniden korunmaya alınmasını, yeşil politikaya yatırım yapılmasını, eşcinsellerin ve göçmenlerin hakları için mücadele edilmesini savunarak bütün Avrupa solunun geleceğini şekillendirecek öncü bir isim olabilir.
Yetmezmiş gibi neo-realist sinema ve Amerikan komedilerini seviyor. Kendisi de Arnavut mülteciler ve Barack Obama’nın seçim kampanyası ile ilgili ödüllü belgeselleri üretmiş. Sinema hakkında yazdığı bir blogu var.
Doğal olarak, bu seyahatte, Bolonya’da eğitim görmüş, Floransa sokaklarında seçmenle kucaklaşan çilli, sapsade Yahudi kökenli bir kadının muhalefet liderinin varlığı ve Avrupa soluna bir umut olması beni çok heyecanlandırdı. Umarım sol adına dile getirilen pek çok köhne düşünce bu gencecik kadın ile yeni bir ufka uzanır.