Eyvah! Küremiz soğuyor mu?

Sami AJİ Köşe Yazısı
12 Nisan 2023 Çarşamba

Resme bakıp hemen heyecanlanmayın. Temsili bir resimdir. Eğer küremiz soğumaya başlarsa, Paris’te Eyfel Kulesi ve civarının ne hale dönüşeceğini hayal eden bir sanatkârın eseridir.

Dünya ülkelerinin neredeyse tamamı küresel ısınmanın bir gerçek olduğunda mutabık kalmış ve bu ısınmanın gezegenimiz üzerinde yaratacağı dehşet verici sahneler her gün önümüzde sergilenirken, bu soğuma da nereden çıktı?1

Hele en son BM raporunda (20 Mart 2023) 125 bin yıldır böyle bir sıcaklık görülmediği beyan edilince çelişki ortaya çıkmıyor mu?

Hele hele son iki aydır bilhassa İstanbul’da geçirdiğimiz stresli dönemi hatırlayın. Neredeyse kar duasına çıkacaktık.

Peki, bazı jeoloji ve meteoroloji uzmanları niçin aksi tezi, yani küresel soğumayı, savunmaya başladı?  

Önce, bulunması ve anlaşılması asırlar süren “ilmî” gerçekleri ortaya koymakla başlayalım:

a) Dünyamız topa benzer bir yuvarlıktadır,

b) Dünyamız kuzey ve güney olmak üzere iki yarıküreden oluşmuştur,

c) Dünyamız Güneş’in bir uydusu olup onun etrafında döner.

Birinci gerçekten başlarsak, iklim değişikliği veya ısınmanın dünyamızın hangi bölgelerini en fazla etkileyeceği hususunda tam bir mutabakat sağlanmamıştır. Sevgili beyaz ayılarımız sık sık ekranlarda boy göstermekle birlikte, maşallah hem keyifleri yerinde hem de sayıları en son istatistiklere göre artıyor. Deniz seviyelerinin artışından bahsediliyor ama yapılan son tespitler, nerede ve kaç santim yükseldiğini veya yükseleceğini belirtilmiyor.

İkinci noktaya gelelim. Avrupa, ABD ve Ortadoğu şu anda normal bahar mevsiminin nimetlerini ve şakalarını yaşıyor… Örneğin şu anda (cumartesi günü) İstanbul güllük güneşliktir. Erzincan’da kar yağıyor. Çeşme’de iki gün evvel kar, dolu yağdı, vs. vs.

Peki, güney yarıkürede neler oluyor? Cevabı çok basit. Genel anlamda Kuzey Yarıküremizin tersi diyebiliriz. Ancak Güney Karıküredeki kara parçaları kuzeye nazaran çok daha geniş deniz alanları ile çevrili olduklarından ısınma veya soğuma daha yavaş tempolarda oluşuyor…

Kuzey Kutbunun buz kütlelerinin azaldığı hesaplarla belirtiliyor. Ancak Güney Kutbundaki buzlar konusunda medyada pek yazılar çıkmıyor. Ben söyleyeyim: uzaydan çekilen fotoğraflara göre hem buz kütlesinin kalınlığı artıyor hem de buzların kapladığı alanlar da genişliyor. Demek ki Güney Yarımküre ile Kuzey Yarımküre arasında atmosferik olaylar farklı yönlerde gelişiyor. Diğer bir deyimle küresel anlamda bir değişiklikten bahsedemeyiz.

Dünyanın Güneş ile var olan ilişkileri (3. madde) bence konunun en can alıcı noktasını teşkil ediyor.

İlkokuldan itibaren bize öğretilenleri hatırlayınız. Dünya Güneş’ten kopmuş bir parçadır. Koptuktan sonra belli bir mesafe uzaklaşıyor ama başını alıp gitmiyor. O parça Güneş’in etrafında dönüyor, döndükçe soğuyor; belli bir süre sonra ince bir kabuk bağlıyor. O kabuk da, bilhassa Güneş’ten aldığı enerjiyle, çeşitli şekillere giriyor…

Yine aynı yaşlarda iken bize anlatılanları anımsarsak, güneş ışınlarının dünyamıza -eğik ekseninden dolayı- vuruş açılarına göre, iklim kuşakları oluşuyor. Ilıman iklim kuşağı, tropikal iklim kuşakları gibi…

İşte bu basit gerçekten yola çıkarak başta John L. Casey2 olmak üzere bazı NASA mühendisleri ve meteoroloji uzmanları, Güneş’in, Dünya tarihi boyunca, belli süreler, ısıtma ve ışın yayma faaliyetini yavaşlattığını iddia etmekteler. Bu gibi dönemlerde, güneşte beliren siyah gölgeler ile ani ve çok şiddetli infilaklar bu durgunluk evresini uzatıp kısaltabilmekte.

Casey’nin 2015 yılındaki hesaplamalarına göre, muhtemelen 2017’den başlamak üzere, 30 yıl boyunca, Güneş’in ürettiği enerjide tarihi bir düşüş görülecek. Bu durum, Sibirya soğuklarını gölgede bırakacak hava akımlarına sebep olacak ve milyonlarca insan soğuk ve açlıktan hayatlarını kaybedecek.

Casey, kesin konuşuyor; “Uluslararası kamuoyunun (bu deyim de son zamanlarda her meseleye çeşni gibi katılıyor), ilim çevrelerinin bir an evvel tehlikenin bilincine varıp, çare ve çözümler üretmeleri şart. Küresel ısınma gibi söylemlerle vakit ve para harcanmamalıdır.”

Takdir edeceğiniz gibi Casey’nin görüşlerine karşı çıkan birçok ilim adamı da var. Onun gündemden istifade edip karşı fikirlerle tanınmak istediği iddia ediliyor.

 Ama Dünya’nın döndüğünü sadece son 400 yıl evvel kabullendik. Yani Homo Sapiens’in var olduğundan 17. asrın ortasına kadar geçen neredeyse 200 bin yıl boyunca biz hep dünyanın dönmediğini sandık. Hâlbuki Galileo haklıydı ve bu söylemi yüzünden başına gelmeyen bela kalmadı.

Ya Casey de haklı çıkarsa!

---

1 Geçen yazım küresel ısınmaya karşı alacağımız tedbirlerle ilgili idi. Dengeyi muhafaza uğruna bir de soğumacıların da görüşlerini paylaşayım dedim.

2 John L. Casey emekli NASA mühendisi ve meteoroloji danışmanı. ‘Dark Winter’ ve ‘Cold Sun’ adlı eserleri epey tartışma yaratmıştı (hâlâ tartışılıyor).

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün