Şu sıralar sokakta “14 Mayıs’ta seçim sonucu istediğim gibi gelmezse artık bu ülkede yaşamaya devam etmeyeceğim” tarzı sözleri sıklıkla duyuyorum. İnsanın inandığı yoldan vazgeçmesi sadece bir seçime mi bağlı olmalı? Siz hiç her sene mayıs ayının sonlarında başlayıp haziranda da süregelen, inci kefallerinin Van Gölünün sodalı sularından tatlı suya ulaşana kadar, ölüm pahasına nesillerini devam ettirmek için kilometrelerce verdiği mücadeleyi izlediniz mi?
Dünyada sadece Van Gölünde yaşayan endemik balık türü inci kefalinin neslinin korunmasında büyük mücadele veren Prof. Dr. Mustafa Sarı'nın 23 yıllık hayali ve Tedx Talks konuşmasıydı bana vazgeçmeme yolunda ilham veren. Mustafa Hoca kararlılıkla dolu mücadelesinde önce yerel makamları sonra da kaçak avlanan balıkçıları ikna etmeye gayret etmişti. Kimi zaman ölümle tehdit edilen, bazen de yerel otorite tarafından usülsüzlükle suçlanan hoca kararlılığıyla geç de sonuca ulaşmıştı. Bugün eğer Van Gölünde halen inci kefallerinin göçünü izleyebiliyorsak onun sayesindedir.
Seçimlerle ilgili sadece kendi mahallesi veya sosyal medya çevresini görüp fikir sahibi olmak yerine, ülkemizin dinamiklerini anlamak için Anadolu’yu keşfetmenizi öneririm.
MÖ 900 ile 700 yılları arasında Doğu Anadolu bölgesinde hüküm sürmüş Urartu medeniyetinin başkenti Tuşpa (Van), Ahtamar Adası, Urartu medeniyetini gözler önüne seren Van Arkeoloji Müzesi, tüm ihtişamını koruyan kale, el sanatları, bitki örtüsüyle mutlaka görülmesi gereken, günümüze ışık tutan bir coğrafya…
Van Gölünün Gevaş ilçesi tarafında karlı tepeleriyle Artos Dağı, Erciş tarafında ise Süphan Dağı, yemyeşil doğa, masmavi göl size masal tonunda manzaralar sunar.
Van’dan sonra, volkanik Tendürek Dağlarının taş kesilmiş lavlarını seyrederek Doğubayazıt’a gidilirse, Küçük ve Büyük Ağrı manzarası, eşsiz taş işçiliği ile İshak Paşa Sarayı, günün her saatinde size hoş geldiniz der. Elbette hemen yanındaki Ahmedi Hani Türbesi Saray’ın manevi bekçisi olarak ‘Mem u Zin’in hikayesini paylaşacak, sizlere sessizce “aşk olsun” diye seslenecektir.
Anadolu’nun dört bir yanını gruplarımla karış karış turlayan biri olarak son yıllarda hiç duymadığım kadar değişime yönelik bir hasret, beklenti gözlemliyorum.
Selam olsun Anadolu’nun yüreği sıcak, sabırlı, tekamülü yüksek güzel gönüllü insanlarına. Nasıl ki doğa her bahar bıkıp usanmadan bitki örtüsünü değiştiriyorsa bizler de aradığımız ve bulacağımız uğruna bıkmadan mücadele etmeliyiz.
“İnci kefali asla yolundan dönmez.”
Yaşar Kemal’in 30 Mayıs 1973’te kaleme aldığı ‘Doğayı Öldürmek’ yazısında tam da dile getirdiği gibi, bizim derdimiz, düzen değişikliği istememiz, salt düzen için değil, bir yurdun, can damarı kesilmiş bir yurdun toptan kurtuluşu içindir de. Ölmekte, can çekişen bir toprak parçasını diriltmek içindir. Can çekişmekte olan toprakların üstünde oturanlar, altındaki toprağın öldüğünü görüp oturanlar uzun süre bu can çekişmeye izin veremezler. Türkiye ya ölecek, ya kurtulacak demiyorum. Türkiye kurtulacak…
Hep birlikte tek bir yeşil yaprak, tek bir çimen, tek bir ağaç uğruna bile mücadeleden vazgeçmeyeceğimiz daha özgür, daha mutlu yarınlar dileğiyle!
***
75 yıllık bir mucize
Bugün İsrail 9,5 milyonluk nüfusu, yaklaşık Akdeniz Bölgesinden biraz daha küçük toprakları ile dünyanın nüfus başına en çok teknoloji girişimi olan ülkesi.
Her gün kullandığımız USB drive’lardan, internet güvenliğimizi sağlayan Firewall’lara, tıp alanında başta kansere yönelik tedavi yöntemlerinden, felçli hastalara mucize buluşlara 75 yıl evvel gerçekleşen Yahudi mucizesi dünyaya ışık saçmaya devam ediyor!
Bayram tatilinde Sacred7 Travel dostlarımızla her yıl olduğu gibi ziyaret ettiğim kutsal topraklarda yine ekibimizle çölün ortasında yaşayan bir vaha olarak bu mucizeye tanıklık ettik.
Şu sıralar 75. bağımsızlık yılını kutlayan İsrail mucizesine hiçbir yönetim kadrosu gölge düşürmemeli, ülkenin kuruluş bildirgesinde yer alan çoğulculuğa engel olacak girişimlerden kaçınılmalıdır. İsrail’in zenginliği farklı ulusları tek bir çatı altında toplayabilmesidir.
Bu vesile dünya Yahudiliğinin bir sigortası olan İsrail’in kuruluşundan bugüne tüm hayatlarını kaybeden masum insanları rahmetle anıyor, barış dolu nice 75 yıllar diliyorum.