Acayip işler oluyor. Kırk yıl düşünseniz aklınıza gelmeyecek işler... Avrupa, ABD’den sonra en büyük kokain pazarı haline geldi. Özellikle COVID salgını sonrasında bu pazar hızla büyüdü. Atlas Okyanusunun ortasında, Kanarya ve Azor Adaları civarındaki sularda kokain denizaltısı mezarlıkları bulunduğu, bunların kargolarını başarıyla yerine ulaştırdıktan sonra özellikle batırıldıkları söyleniyor. İnanılacak gibi değil ama kokain kaçakçılığı için üretilen denizaltılar varmış. BBC’nin haberine göre, 20 metre uzunluğunda karbon elyafından ve, evet inanılacak gibi değil ama, ‘ev yapımı’ denizaltılar bunlar…
Birleşmiş Milletler uyuşturucuyla mücadele kurumu kokain üretiminin 2020-2021 yıllarında üçte bir oranında arttığını, bunun 2016’dan bu yana en büyük yıllık artış olduğunu açıkladı. Piyasaya sürülen uyuşturucunun gözle görünür şekilde arttığı yer ise Belçika'nın Antwerp kenti.
Oysa ‘kokain’in hikayesi çok masum başlamıştı… Kokain, Güney Amerika koka bitkisinin yapraklarından yapılan uyarıcı bir madde. Binlerce yıldır, Amazon Yağmur Ormanları ve And Dağlarındaki yerli halk, enerjik bir yükselme elde etmek için koka yapraklarını çiğnedi. Avrupalı bilim insanları kokaini koka yapraklarından ilk kez 1850’lerde izole ederek, tıbbi açıdan ‘mucize ilaç’ olarak piyasaya sundu. Günümüzde ise kokain, dünyadaki en bağımlılık yapan maddelerden biri olarak kabul ediliyor.
1551’de, sömürgeleştirilmiş Güney Amerika’nın Katolik Kilisesi, koka yaprağının Hıristiyanlığın yayılmasını baltaladığını gördü ve piskoposlar Peru hükümetini koka kullanımını yasaklamaya çağırdı. Sonuçta yasaklanmadı, ancak koka ekimi için kullanılan arazi miktarına kısıtlamalar getirildi.
‘Dinamit’in başına gelen felaket yani başlangıçta amacı yol veya inşaat işlerinde insanlığa büyük yararlar sağlaması iken savaşlarda kullanılması, ‘kokain’in de başına geldi. Tamamen iyi niyetlerle, insanlığın refahı, sağlığı için yapılan bir buluş, bilim insanları tarafından yaratılan faydalar, anlamını ve amacını zaman içinde, kötü niyetlilerin elinde yitirdi. Alman Kimyager Albert Nieman, 1860’ta koka yapraklarını kokainden ayrıştırdı. Toz halindeki beyaz maddenin dilini uyuşturduğunu fark etti. Aynı dönemde Fransız kimyager Angelo Mariani, Bordeaux şarabı ve koka yapraklarından yapılmış bir tonik yaparak Vin Mariani adını verdi. Reklamlar, popüler içeceğin "sağlığı ve canlılığı geri getirebileceğini" iddia etti. Yaklaşık yirmi yıl sonra, Avusturyalı göz doktoru Carl Koller, kokaini cerrahi anestezi olarak denedi çünkü o dönemde katarakt ameliyatı anestezi olmadan yapılıyordu. Eter ve kloroform, hastaları kusturduğu için kullanılamıyordu ve bu durum hassas göz ameliyatlarında bariz bir sorundu. Sonuçta, çoğu katarakt hastası dayanılmaz bir acıya katlandı. Koller, göze bir kokain solüsyonu damlattıktan sonra, neşter gözlerine değdiğinde hastaların artık ürkmediğini keşfetti. İlaç şirketleri çok geçmeden kokain pazarlamaya başladı. Ancak, ameliyat sırasında kazara aşırı dozdan ölen hastaların sayısı arttıkça, tıp camiasında anestetik kokaine duyulan coşku hızla azaldı.
Psikanalizi kuran Avusturyalı Nörolog Sigmund Freud kokaini kariyerinin başlarında denemeye başladı. 1884’te, 28 yaşındayken Freud, ‘bu büyülü maddeye övgü şarkısı’ olarak tanımladığı ‘Uber Coca’ adlı bir makale yazdı. Ama, kokainin önemli bir dezavantajını gözden kaçırdı: Bağımlılık… Freud, sonraki 12 yıl boyunca kokain alışkanlığından kurtulmak için mücadele etti. Amerikalı eczacı John Stith Pemberton, 1886’da kokain yaprakları ve şekerli şuruptan oluşan bir içecek karışımıyla Coca-Cola’yı kurdu. Başta soda çeşmelerinde satılan Coca-Cola, zamanla beyaz orta sınıf arasında popüler hale geldi. 1899’da Coca-Cola şişelerde satılmaya başlandı. Alt sınıflar ve azınlıklar artık kokain aşılanmış toniğe erişebiliyordu. Şirket, 1903’te kokaini ürünlerinden kaldırdı.
Tarihine kısaca göz gezdirdikten sonra günümüze gelelim. Bugün bu madde insanlık için ciddi bir sorun. 2021 itibariyle ABD’de kokain, esrarın ardından en çok kullanılan ikinci yasa dışı uyuşturucu; yaklaşık 40,9 milyon insan yaşamları boyunca en az bir kez kokain kullanmış. Aynı korkunç rakamlar maalesef AB ülkelerini de kıskacına almış durumda; yaklaşık 3,5 milyon Avrupalı (15-64 yaş), uyuşturucuyu son bir yılda, 14 milyonu yaşamları boyunca kullandığını bildirdi. Kokain, 2020’de 10,5 milyar Euro (7,7 ila 12,8 milyar Euro) olarak tahmin edilen piyasa değeriyle, AB’de esrardan sonra en yaygın tüketilen ikinci yasa dışı uyuşturucudur.
İnsanlığı bekleyen türlü felaketlerden en tehlikelisi insanın kendi isteğiyle, başta eğlence ya da sorunlardan kurtulma amacıyla giriştiği bu eylemler. Bu işlere başvurmadan sağlığımızı kaybetmeden yaşamak dileğiyle…