Emor peraşası içeriğinde bayramların açıklamalarını da içerir. Pesah Bayramının açıklanmasından sonra Şavuot Bayramının adı zikredilmese de bayramın 49 günlük bir sayımın ardından geleceği belirtilir. Hepimizin yakından bildiği gibi ‘omer’ dediğimiz bu sayım süresinin başlangıcı belirtilir ve bu belirtme aslında birçok sorunun da kaynağıdır.
Tora Omer sayımı için “Usfartem lahem” ifadesini kullanmakta ve sayımın kendi yararımız için olacağı belirtilmektedir. Bu sayımın bize yararının ne olduğu bir sorunun da konusudur. Sayım için “mimahorat aŞabat” ifadesi sayım başlangıcının Şabat ertesinden ziyade Pesah yom tov çıkışında başlayacağı anlamına gelir. Mişna bu konuda detaylı bir şekilde sayımın ne zaman yapılacağını anlatır. Ancak soru neden bu sayımın Pesah’ın birinci gününde başlamadığıdır. Aslında bu sayımın başlamasının iki kriterinden söz etmek gerekir. Tora hem zamanının yom tov sonrası olduğunu belirtmekte hem de sayım başlama zamanı olarak Omer korbanının Bet Amikdaş’a getirilmesini işaret etmektedir. Yani Omer korbanının getirilmediği çöldeki zamanda kriter yom tov sonrası iken korbanın getirildiği Bet Amikdaş zamanında kriter korbanın getirilme zamanıdır.
Öncelikle sayımın bize ne yarar getirdiği sorusunun yanıtını bulalım. Yitro peraşasında yer alan “Bahodeş aşelişi letset Bene Yisrael meerets Mitsrayim bayom au bau midbar Sinay” cümlesinde Rabi Hayim ben Atar Tanrı’nın Tora vermek için neden üçüncü aya kadar veya yedi hafta beklediğini sorgular. Bu sorgulamanın yanıtı aslında pasuğun içindedir. “Letset Bene Yisrael meerest Mitsrayim.” Bene Yisrael tuma dediğimiz safsizliğin en büyük merkezi olan Mısır diyarını terk etmiştir. Bu yüzden de bu bekleme süresi oldukça uygundur. Kaldı ki rabilerin ortak görüşü Bene Yisrael’in bu safsızlık ortamında kurtulmaları için kendilerinin Mısır’dan çıkmaları değil Mısır’ın kendi içlerinden çıkarılması gerektiğidir. Bunun yedi haftadan çok daha uzun zaman alacağı çölde geçirilen olayların tecrübesiyle anlaşılacaktır. Ancak ilk etapta bu yedi haftanın beklenmesi oldukça gereklidir.
Mısır içindeki safsızlık yani tuma son derece kapsamlı ve büyüktür. Normal şartlar altında ‘nida’ dediğimiz tumadan arınmak yedi gün sürmektedir. Bu tekil bir kadın için doğrudur. Ancak orada yer alan tuma bunun çok üzerindedir ve bir toplumun tamamını etkilemektedir. Zohar’a göre bu safsızlığın bertaraf edilmesi için yedi kez yedi gün beklenmiştir. Bu da 49 günlük Omer süresine denk gelmektedir. Burada sayım zamanı kendimizin safsızlıktan arınması için gerekmektedir ve bizim yararımızadır. Bu yüzden pasuk “usfartem lahem” ifadesine yer vermiştir.
Sorularımızın bir başkası sayıma neden Pesah’ın ikinci gecesinde başladığımızla ilgilidir. Rabi Hayim ben Atar bu soruyu da ilk soruya verdiği açıklamaya dayandırarak yanıtlar. Nida dediğimiz olayda kadın ‘yedi temiz gün’ saymak durumundadır. Alaha bu günlere ‘şeva nekiyim’ adını verir. Bu sayıma başlaması için o günde Nida olayının bitmiş olması arttır. Nida olayının bitiminden bir gün sonra şiva nekiyim sayılmaya başlanır. Mısır çıkışının günü 15 Nisan tarihinde bizler kısmen Mısır’da tuma dediğimiz olayın içindeydik. Bu olay gerçekleştikten sonraki ilk günde saf günler sayılmaya başlanır. Rabiler burada bir soru daha sorar. Pesah Misrayim dediğimiz Mısır çıkışının gerçekleştiği gün elbet kısmen de olsa Mısır’daydık. Ancak ondan sonraki günlerde Mısır içinde olmadığımız aşikardır. Zamanımıza kadar gelen Pesah Dorot zamanında neden hâlâ ikinci gecede sayıma başlamak gerekmektedir. Rabi Hayim ben Atar aslında bütün bayramlar ve önemli günler için genel olan bir yanıtla bu soruyu açıklar.
Bene Yisrael bayram veya önemli günleri sadece hatırlamaz. Sadece hatırlama olsaydı bu güne kadar devam etmesi mümkün olamazdı. Bene Yisrael her Pesah’ta kendini Mısır’dan çıkmış gibi hissetmelidir. Yani Pesah’ı ve diğer bayramları yaşamalıdır. Bu yaşanmışlık o anda Mısır terk edilmiş gibi olduğundan aynı nedenlerden ötürü Omer sayımı ertesi günde başlamaktadır. Birçok berahada kullandığımız “Bayamim aem bazeman aze/ o günderden bu günlere” ifadesi açıklamamıza destek vermektedir.
‘On Emir’in yazılı olduğu iki tablet safirden imal edilmiştir. Safir parlayan, ışldayan çok değerli bir taştı. İçimizdeki neşama da bu şekilde parlamaktadır. Ancak fiziksel anlamda işlediğimiz günahlar parlayan neşama üzerinde bazı kirlenmelere neden olabilir, bu da neşama’nın parıltısını azaltır, bir anlamda neşama kararır. İşte bu sayım sürecinde neşama yeniden parıldayacak saflığa ve ruhaniliğe her gün biraz daha yaklaşacaktır. Bunun için de matan Tora öncesinde gerekli hazırlıkların yapılması gerekecektir. ‘Usfartem’ sözcüğünün ‘safir’ sözcüğüyle benzer harfler içermesi tesadüfi değildir.
Pasuktaki ‘mimahorat aŞabat’ ifadesi yerine aslında ‘mimahorat yom tov’ ifadesi daha anlamlı gelebilirdi. Ancak Şabat kavramının simgelediği birçok şeye baktığımızda asıl ifadenin bu olması gerektiği anlaşılır.
Tanrı başlangıçta ‘altı günlük dünya’ yaratmıştır. Pasuk “Ki şeşet yamim” demektedir. Altı günlük dünyanın varolma enerjisi cuma akşamı alarm vermeye başlar ve tükenir. Şabat gelecek altı gün için gerekli enerjiyi kainatın şarj edebilmesinin anahtarıdır. Bir anlamda saflığımızı kazanmak için gerekli enerjinin kaynağı da Şabat günüdür. Bu yüzden Tora saymamız gereken süreyi ‘şiva Şavuot’ yani yedi hafta şeklinde değil ‘şeva Şabatot’ yedi Şabat şeklinde vermiştir. Haftanın her günü aslında ‘mimahorat Şabat’ yani Şabat ertesidir. Çünkü enerjisinin kaynağı Şabat günüdür.
Bizler de Şabat gününün güzelliğini ve kutsallığını hissederek bu enerjinin ve saflaşabilmenin bir parçası olma şansına sahip olabiliriz.