Görkemli geçmişten yok olmakta olan bir cemaate 'Fas Yahudileri'

Mois GABAY Köşe Yazısı
10 Mayıs 2023 Çarşamba

Şu sıralar Atatürk Türkiyesi’nin, modern Cumhuriyetimizin kazanımlarını halen anlamayanlara Fas ülkesini, Afrika’yı, Ortadoğu’yu ve tüm krallıkla yönetilen ülkeleri özellikle ziyaret etmelerini öneririm. Dilinden, ekonomisine, hayat tarzından yönetimine kadar yıllarca bağımlı olmak, yıllar içinde bu halkların tüm ışığının sömürülmesini getirmiş.

Fas ‘protectorat’ adını verdikleri sömürgelerle yaşamış olmasına rağmen özüne, kültürüne sahip çıkmaya çalışmış. Binalar, sokaklar, kıyafetler, yemekler Fransızlara, İspanyollara rağmen yepyeni harmanlamalarla renklerini korumaya gayret etmiş.

Bir Şabat sabahı, Marakeş’in Yahudi mahallesi Mellah içerisinde yürüyorum. Yol beni Slat Al Azama Sinagoguna çıkarıyor. İçeride Amerikan Yahudileri’nden oluşan bir grup, bizim ekimizdeki dindaşlarımızla 250 kişi kalmış Marakeş Yahudileri’nin Şabat dualarına ses veriyoruz.

Ertesi gün yolculuk argan yağı üretimiyle ünlenen Marakeş’ten üç saat kadar uzaklıktaki sahili ve rüzgarıyla bilinen Essaouira (Süveyre) şehriyle devam ediyor. Bu şehirde de Yahudi nüfusun zamanında bolca yaşadığı Mellah bölümünü ziyaret ediyoruz.

Kendisi de Süveyreli olan Fas Kralı 6.Muhammed’in danışmanlarından, Fas Yahudi Toplumu liderlerinden Andre Azoulay ile karşılaşmamız ve kısa sohbetimiz hoş bir anı olarak akıllarda yer ediyor. Fas Krallığı’nın desteğiyle eski Yahudi mahallesi, Tora mektebi, Yahudi evlerinin restorasyonu başlamış. Tora mektebi ziyaretimizde görevli okuldan son mezun olmuş öğrencilerin karnesini gösteriyor. İçimde Balat ve Hasköy’ün hüznünü hissediyorum.

Şu sıralar hiç seçim vaatlerinde Türkiye’deki farklı inançlar arasındaki çoğulculuğu koruyacağına, ülkenin gayrimüslüm azınlığının varlığını daim kılacağına dair söz verebilen bir siyasi duydunuz mu?

Mevcudiyet kalmadıktan sonra binaları restore etmek yeterli midir? Hayatına burada devam etmeyi seçenlere, gençlerimize sizce ne tür bir destek verilebilir?

Bugün Fas’ın kurucu toplumları arasında Amazighler, Araplar ile birlikte Yahudiler de 2700 yıllık yaşamlarıyla sayılmakta. Tıpkı Fatih’in şehri fethettiğinde burada halihazırda yaşayan Romaniyot Yahudilerine eklenecek Balkan Yahudileri’ni davet ettiği gibi, tıpkı Sultan II.Beyazıt’ın Sefarad Yahudilerini sonrasında davet edeceği gibi…

COVID sonrasında yüzleşmekte olduğumuz gerçeklerde, ülkemizin yöneticilerinin desteğiyle varolanı koruyabildiğimiz bir Yahudi toplumu dileklerimle…

***

Türk Basınında Yahudi Mülteciler

Değerli dostum, gazeteci, yazar Serdar Korucu geçtiğimiz haftalarda yine bugüne kadar araştırılmamış bir konuyu, geleceğe ışık tutması için mercek altına almış. Üşenmeyip taradığı yüzlerce gazete makalesinden II.Dünya Savaşı ve Holokost döneminde Türk basınının Yahudi mülteci sorununa bakış açısını satırlara yansıtmış.

Türkiye’de antisemitizm yoktur ve hiç olmamıştır diyenlere ezber bozan karikatürler, makalelerle dönemin anlayışını yansıtan Korucu, bu vesileyle günümüzde de mültecilere yönelik ırkçı yaklaşımların da izini sürmekte.

Dönemin Başbakanı Refik Saydam’ın mecliste sarf ettiği “Türkiye başkaları tarafından arzu edilmeyen insanlar için vatan hizmeti göremez. Bizim tuttuğumuz yol budur” sözlerinde somutlaşan bu bakış açısını tıpkı Struma faciasındaki gibi, Türk limanlarını bir an önce terk etmeye zorlanan gemilerden Salvador ve Mefkûre’nin yaşadıkları sonda da görebiliriz.

Alanında Türkçedeki en kapsamlı çalışma olan bu eserin antisemitizm ve Holokost eğitim müfredatında da kullanılması dileklerimle…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün