Musa'nın yolculuğu ve kaderi

Ve Şavuot Bayramında kutlanan Leyl Hatikunim

Elda SASUN Köşe Yazısı
7 Haziran 2023 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta, kökünde yedi sayısı ‘şeva’ ve haftalar anlamına gelen Şavuot Bayramını kutladık. Hamursuz Bayramından yedi hafta sonra kutlanan bayramın bir özelliği de, Tanrı’nın Sina Dağında, İsrailoğulları’na 10 Emir ve Tora’yı (Tevrat) verdiği günün bayramı olmasıdır.

Şavuot, antik çağlarda buğday hasadına rastlardı. Şavuot adetleri arasında, Tikkun Leyl Şavuot olarak da bilinen ve tüm gece süren Tora okumaları, süt ürünleri yenmesi, ev ve sinagogların yeşilliklerle süslenmesi ve saflığı temsilen beyaz kıyafetler giyilmesi de vardır.

Eskiden hiç bilmediğim, Tikun Leyl Şavuot veya Şavuot’ta telefi, ıslah gecesinin ne olduğunu, bu geleneğin kaynağını incelemek istedim.

İsrail halkı, bu bayramda, Tora'yı adeta yeniden alıyor gibi kutlama yapar. Bu nedenle Orta Çağ’da, İspanya’daki Kabalistler, uyanık kaldıkları ve tüm geceyi adadıkları Şavuot gecesi çalışmasına ‘Tikun Shavuot gecesi’ geleneğini başlatmış.
Sokakta rastladığınız birine neden Şavuot'ta Tikun gecesi yapılır diye sorarsanız, büyük olasılıkla bugünün tam anlamını bilecek çok fazla kişi olmaz.

Musa’nın Tanrı ile anlaşmasının sonucunda ilk tabletleriyle Sina Dağından indiği zaman halkı, onu beklemekten usanıp, eski inançlarında olduğu gibi tapmak için yaptıkları altından buzağının etrafında dans eden insanları görür: “Moşe Sina Dağından indiğinde, buzağının günahını gördü ve Tanrı'ya karşı günah işledikleri için öfkeyle doldu ve antlaşma levhalarını kırdı.”  İşte, 10 Emrin yazılı olduğu tabletleri yere atıp, kırdığı bu gecenin telafisi olarak, Tevrat ve 10 Emir tabletlerin verildiği gece anısına tüm gece Musa’yı beklediklerini temsil etmek adına Tikkun/telafi gecesi yapılır.

“Ve Musa dağa çıktı ve bulut dağı kapladı. - Musa dağa çıkar ve bulut dağı kaplar.

Tanrı'nın görkemi Sina Dağının üzerinde durdu ve bulut onu altı gün boyunca kapladı. -Bulut ve içindeki Tanrı altı gün boyunca dağda kalır.

Ve yedinci gün bulutun içinden Musa'ya seslendi. - Tanrı Musa'yı buluttan çağırır.

Ve İsrailoğullarının gözünde Rabbin izzeti dağın tepesindeki yakıp yok eden bir ateş gibi göründü. Musa bulutun içinde gelip dağa çıktı ve Musa kırk gün kırk gece dağda kaldı. Tanrı ona ahit levhalarını ve Tevrat'ı orada verdi. Moşe, onu sadece fiziki olarak almadı, aynı zamanda inceledi, detaylarını ve içindeki derin anlamları anladı. Musa özel bir insandı, ‘Tanrı adamı’ idi.

Dağın eteğinde yalnız kalan İsrailoğulları sizce nasıl hissetti? İnsanlar ne umuyor ve neden korkuyordu?

Belki de Musa geri döndüğünde, onları rahatsız eden sorulara daha fazla yanıt alacağını umuyorlardı. Belki de Musa'nın yanan bir ateşe girdiği ve bir bulutla örtüldüğü ve artık görülemeyeceği için hiç geri dönmeyeceğinden; lidersiz kalacaklarından korktular.”

Yahudilikte, Moşe Rabenu, gelmiş geçmiş tüm peygamberler arasında en önemlisi ve kanun koyucusu olarak kabul edilir.

Zamanımızda, Şavuot gecesi, sosyal ve ideolojik değişik güncel konuları incelemeye adayan dindar olmayan insanlar tarafından da gözlemlenmektedir.

Bu yıl, bu geceye, Tel Aviv’de ‘dua evi’ dedikleri bir salonda tanıklık ettim. Çeşitli konuşmacıların yer aldığı bu liberal, inanç ve birlik evinde (Beit Shalom Aleichem: herkes için barış ve birlik evi) oldukça ilginç bir gece yaşandı. Bayram gecesi yemeğinden sonra konuşmaya gelenlerden biri de coşku ve alkışlarla karşılanan, günümüz muhalefet başkanı Yair Lapid’di.

Lapid’in konusu Musa’nın kişiliği, liderliği ve Tanrı’dan halkı için su isteğini yerine getirmesini beklerken kayaya hiddetle vurup, onun dediğine karşı geldiği için, Musa’ya ceza olarak, kutsal İsrail topraklarına girmesini yasaklamasıydı. Her zaman baba, oğul kadar yakın bir ilişkileri olan, tüm amacı halkı esaretten kutsal topraklara götürmek ve oraya erişmek olan bu kuluna Tanrı neden bu kadar ağır bir ceza verdi?

Lapid, kendi yorumunda, Tanrı’nın aslında bir bahane bularak, bu ceza diye düşündüğümüz şeyin belki de daha önceden planlanmış olduğunu, Musa’yı engellemeyi onu hayal kırıklığından korumak için olduğunu savundu. İsrail topraklarını bal ve süt olarak tanıtan Musa, oraya gelince bu toprakların hiç de öyle olmadığını, belki de orasının ona uymadığını görünce ne hissedecekti? Ayrıca 40 yılı çölde geçirip, ailesini, sevdiklerini kaybeden Musa, yepyeni bir nesille oralarda yaşamına kimlerle devam edecekti?

Musa büyük hayallerin adamıydı. Tüm hayalleri ne olacaktı? Belki yolculuk, her zaman amaçlanan bir yere varmak değil de o yolun kendisini yaşamaktır.

Bazen başımıza gelen olaylar, bizler için bir ceza değil de bizi hayal kırıklıklarından ve bilmediğimiz gerçeklerden korumak için midir? Belki de her şey de hakikatten bir hayır mı vardır?

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün