Kökeni Dyonisos ve Poseidon şenliklerine dayanan, Rumların kırk günlük oruç başlangıcının habercisi olan Kathara Deftera (Temiz Pazartesi) ve en renkli dönemine denk gelen ve maskeli baloyu andıran kıyafetleri ve birbirinden değişik maskeleriyle kutlanan Baklohorani (Tatavla Karnavalı) ile son dönemlerde dışarıdan gelenler için popüler bir yer olan Şişli aslında aynı, Baklohorani gibi kalbinde yıllardır bin bir renk barındırmakta. Her noktası tarih kokan. Şişli, 77 milletin 77 kültürünü geçmişte nasıl barındırıyorsa, halen de bu özelliğini taşımakta. Şişli denilince akla kiliseler, literatüre geçen sanat eserlerinin yer aldığı anıt mezarlıklar, Cumhuriyet döneminde mimari ve sanatsal açıdan ayrı bir anlamı olan Şişli Camii ve -adı Tanzimat Dönemi ile birlikte anılan- Teşvikiye Camii hemen ilk akla gelen simge isimler. Geçtiğimiz sene Şişli Belediyesi’nin başlattığı bir çalışmayla ilçenin kültürel ve tarihi envanter listesi çıkarılmış. Elde edilen veriler muhteşem: 25 mahallede, üç farklı dine ait 112 kültürel taşınmaz varlık kayıtlara geçmiş. Osmanlı’da modernleşme nasıl oldu veya Cumhuriyet’in ilk yıllarında nasıl bir şehirli hayatı vardı gibi soruların cevaplarını bulabilmek için kuşkusuz, Şişli’ye bakmak yeterli olacaktır. Nişantaşı ve Maçka o dönemlerde nasıl popülerse, demografik yapının değişmesine rağmen şimdilerde de öyle.
Resmi rakamlara göre 17 milyona dayanmış olan nüfusun çoğunluğunun hemen her gün önünden geçtiği İstanbul’un en merkezi noktalarından birinde, Mecidiyeköy’de, yer alan Şişli Ermeni Mezarlığı, içindeki anıt mezarlarla ister istemez herkesin dikkatini çeker. Şişli Katolik Ermeni Mezarlığı ile Metamorfosis Rum Mezarlığı sırt sırta vererek, büyükçe bir alanı kaplar. Feriköy, Kazım Orbay Caddesi Üzerinde, Bomonti Gürcü Katolik Kilisesi ve Manastırı olarak da bilinen Notre Dame De Lourdes Gürcü Katolik Kilisesi yer alır. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rusya’nın Gürcistan'ın Meshet-Cavaheti bölgesini ele geçirmesiyle bölgede yaşayan Katolik Gürcüleri göçe zorlaması sonucu 10 bin kadar Katolik Gürcü’nün İstanbul'a göç etmesiyle kilise, 1861 yılında kurulur. Günümüzde cemaatinin büyük kısmının Türk ve Ermeni Katoliklerden oluşması ise Katolik kilisesine mensup olan Gürcülerin sayısının oldukça azalmasıdır.
1861’de ibadete açılan Surp Vartanants Ermeni Kilisesi ve 9. yüzyıl ortalarında Rum Cemaati üyelerinin Feriköy bölgesine yerleşmeleriyle oluşan ibadethane ihtiyacı ile 1868 yılında On iki Apastol’ü (Oniki Havari) simgeleyen Feriköy On iki Apostol Rum Ortodoks Kilisesi, Kurtuluş tarafındadır. Kaba bir tarifle Dolmabahçe-Bomonti Tüneli bu tarihi yapıların bulunduğu noktaların altından geçmektedir diyebiliriz. Osmanbey metrosunun çok yakınında ise Beth İsrael Sinagogu yer alır. Bir iplik fabrikasından ibadethaneye dönüştürülen sinagog, ünlü mimarlar Aram Deragobyan ve Jak Pardo’nun eseridir. Havra için 1951 yılında düzenlenen proje yarışması sonunda Pardo’nun ve aynı zamanda Surp Agop Hastanesi ile Gedik Paşa'daki Ermeni Protestan Kilisesi de inşa eden Deragobyan’ın projesi kazanmış ve yapının inşasına başlanmıştı. Beth İsrael Sinagogunun hafızalara kazınan iki özelliği bulunmaktadır. Birincisi, Aram Deragobyan’ın daha sonra öğrendiği İbranicesi ile havra girişine kendi tasarımı olan ‘Kal Kadoş Bet İsrael’i yazması ve 2003 yılında Türk Yahudi Toplumunu derinden sarsan terör eylemlerinden birinin burada gerçekleşerek, 24 kişinin hayatını kaybetmesidir. Terör saldırısından sonra 2011 yılında sinagog yeniden ibadete açılmıştı.
Şişli Bulgar Ortodoks Mezarlığı, Aya Lefter Kurtuluş Rum Ortodoks Mezarlığı ve Aya Dimitri Kilisesi, Kurtuluş Caddesi etrafında toplanmış diğer dini yapılardır. Bu yapıların tarihleri incelenirken yine Gürcü Kilisesi ve Surp Vartanants Kilisesinde olduğu gibi 1860’lar karşımıza çıkar. Bu yıl İstanbul’da kolera salgını olarak kayıtlara geçmişti ve ölenlerin sayısının çok olmasından dolayı bazı mezarlıkların şehir dışına taşınması kararı verilmişti. Feriköy Protestan Mezarlığı ve Pangaltı’daki (Fransız) Latin Katolik Mezarlığı da bu bölgede yer alır. Fatma Selva Suman’ın (2019) İstanbul Feriköy Latin Katolik Mezarlığındaki anıtlar üzerine yapmış olduğu bir çalışmada 19. yüzyıl İstanbul’unun neo-klasik yaklaşımının bu mezarlıkta yer aldığı belirtilir. Cumhuriyet Caddesi üzerinde Notre Dame de Sion Fransız Lisesi kompleksi içerisinde ise St. Esprit Kilisesi yer alır. Bu lisenin öğrencilerinin tarihini hepimizden çok daha iyi bileceği ve göz hafızalarında yer edinmiş bu kilise, 1846 yılında o yıllara göre ‘şehir merkezinden uzak’ olarak tabir edilen noktada kurulmuştu.
Kültür mirası çerçevesinde yapılan son dönem çalışmalarda doğusunda Beşiktaş, batısında Eyüp ve Kâğıthane, kuzeyinde Sarıyer, güneyinde ise Beyoğlu ilçeleriyle çevrili olan Şişli’nin güzel insanlarının semtin üzerine iğnelediği nice anısı ortaya çıkmakta. İbadethaneler ve mezarlıklar insanı bambaşka düşüncelere götürse de operetlere ve şarkılara konu olan Şişli’yi arşınlarken insanın içini kıpır kıpır eden bir ezgi tüm hınzırlığı ile o gezintiye her zaman eşlik etmekte:
“Şişli’de bir apartıman, yoksa eğer halin yaman… Nikel kübik mobilyalar, duvarda yağlı boyalar… İki tane otomobil, biri açık biri değil… Aşçı, uşak, hizmetçiler, Dolu mutfak dolu kiler… Hanım gider sen gidersin, Gündüzleri çaydan çaya; Gece olur davetlisin, Ya dineye ya baloya; Hey! Lüküs hayat lüküs hayat… Bak keyfine yan gel de yat… Ne ömür şey, oh ne rahat! Yoktur eşin lüküs hayat…”