Dolu dolu, uzun mu uzun, bitmeyecek gibi görünen futbol sezonu artık sona erdi. Galatasaray’ın şampiyonluğuyla noktalanan lig, kasım ila aralık ayları arasında düzenlenen Dünya Kupası, 6 Şubat tarihinde yaşanan deprem felaketi ve ülke genelinde iki kez yapılan genel seçimler nedeniyle mütemadiyen kesintiye uğrasa da takvimler haziranı gösterdi. Geçtiğimiz sezonu 13. sırada noktalayan Galatasaray, iki elin parmaklarından fazla sayıda transfer yaparak değiştirdiği kabuğu, yıl geneline yaydığı oyun ve oyuncu kalitesi, camia olarak yakaladığı birliktelikle taraflı – tarafsız birçok kişiye göre 23. şampiyonluğunu hak etti.
Geriye dönüp baktığımızda sezonun en iyi onbirine koyacağımız oyuncuların önemli bir kısmı Galatasaray’dan olacağa benziyor. Her ne kadar Beşiktaş kalecisi Mert Günok eldivenleri teslim aldıktan sonra iyi bir grafik yakalamış olsa da; ligin en az gol yiyen kalecisi olarak Fernando Muslera’nın yılın onbirinde yer almasına gönlü razı olanlar daha çoktur diye düşünmekteyim. Muslera’nın yanı sıra; savunma tandeminde yıl boyunca ortaya koydukları performans ve yakaladıkları uyumla Victor Nelsson ve Abdülkerim Bardakcı’nın yılın onbirinde yer almayı hak ettiğini düşünenlerin sayısı hiç de az değildir. Hakeza, sezona rezerv takımda başlayan hatta sezon öncesi hazırlık kampı kadrosuna bile dahil edilmeyen Sacha Boey’in mevcut performansı şimdilerde İngiltere Premier Lig takımlarının dikkatini çekiyor. Başarılı sağ bek öyle bir sezon geçirdi ki; Fransa 21 Yaş Altı Milli Takımı’nın Avrupa Şampiyonası kadrosunda kendisine yer buldu.
Orta sahada ligin anahtar oyuncusu ise hiç kuşku yok ki; Lucas Torreira oldu. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi nedeniyle Galatasaray taraftarlarının ‘Atom Karınca’ lakabını taktıkları Uruguaylı futbolcu, Sarı-Kırmızılı takım adına hem rakip atakları önleme ve hem de atakları başlatma fazında omuzlarına yüklenen sorumlulukların üstesinden fazlasıyla geldi. Torreira ile birlikte ligin kaderini değiştiren bir diğer futbolcu Kerem Aktürkoğlu oldu. Galatasaray’daki henüz üçüncü sezonunda üçüncü kaptanlık görevine getirilen, A Milli Takım’ın değişmez oyuncularından biri olan Kerem, Mauro Icardi ile aynı telden çalmayı başararak sarı kırmızılıların mutlu sona ulaşmasında çok önemli rol oynadı. Geçtiğimiz yıllarda saha içinde doğaçlama futbol oynadığı ve zihinsel açıdan bazı zorluklar yaşadığı gözlemlenen Kerem Aktürkoğlu, bu sezon bambaşka bir kimliğe büründü. Olgunlaşmış futbolu ve mental bariyerleri aşmış haliyle takımına büyük katkı sağladı.
Ve sezonun oyuncusu Mauro Icardi. Deyim yerindeyse ligi kıran oyuncu oldu Arjantinli golcü. Transfer olduğunda kendisinden beklenen neyse; karşılığını verdi. En kritik maçlarda sahne aldı, kırılma anlarında sorumluluk üstlendi, kalitesinin bu ligin çok üzerinde olduğunu sahada olduğu her an izleyenlere ispatladı. Takım arkadaşlarıyla yakaladığı ahenk ve muazzam saha içi performansıyla ligde şampiyonluk ibresinin Galatasaray lehine dönmesini sağladı. Kendisi için söylenen şarkıda olduğu gibi; taraftarların aşkı oldu.
Yılın teknik direktörü adayım da Okan Buruk. Çehresi değişen bir takımın başına geçmesine, yeni baştan oluşturulan kadroya saçılan birbirinden yıldız oyuncuların ihtiraslarına ve Galatasaray’da teknik adam olarak ilk sezonunu geçirmesine rağmen; dengeyi mükemmel bir şekilde buldu. Üst üste 14 galibiyet alarak rekor kıran takımın başında yer aldığı sezonda, kariyerinin ikinci lig şampiyonluğunu yaşama başarısını gösterdi.
Sezonun en çok öne çıkan isimlerini sayarken, şampiyon takımdan fazla sayıda isme yer veriyorsanız; bu değişmez bir kuraldır ki; ligde ipi göğüsleyen takım hak ederek o kupayı kazanmıştır. Tebrikler Galatasaray’a ve ligin kaderini değiştiren oyuncularına…